İçinde eb olan 7 harfli 56 kelime var. İçerisinde EB bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında eb olan kelimeler listesine ya da Sonu eb ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
B E Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
BE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KEBZECİ
-
-
[isim]
Koyunların kürek kemiğine bakarak gelecekten haber verdiğini ileri süren kimse
-
[isim]
Koyunların kürek kemiğine bakarak gelecekten haber verdiğini ileri süren kimse
- İNEBOLU
- ...
- SAYEBAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gölgelik
-
[isim]
Gölgelik
- KEBAPÇI
-
-
[isim]
Kebap yapıp satan kimse
-
Kebap yenilen veya satılan yer
-
[isim]
Kebap yapıp satan kimse
- RUZUŞEB
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[zarf]
Gece gündüz
-
Sürekli
-
[zarf]
Gece gündüz
- DEBAGAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tabaklık, sepicilik
-
[isim]
Tabaklık, sepicilik
- CEBERUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tanrı'nın her şeyin üstünde olan kudreti
- "Sahibikâinat olan ceberut." (Tevfik Fikret)
-
Tasavvufta Allah'a varmanın üçüncü basamağı
-
Merhametsizlik, zorbalık
- "Böyle ceberut sahibi firavunlar karşısında ağız açmak haddimize mi düşmüş." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Acımasız, merhametsiz, zorba
- "Ceberut hanım, hiçbir şeye izin vermiyordu ki!" (Atilla İlhan)
-
[isim]
Tanrı'nın her şeyin üstünde olan kudreti
- EBEVEYN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Anne ve baba
- "Ebeveynim çok bedbaht insanlardı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Anne ve baba
- MERTEBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aşama, derece, rütbe
- "Bu sanatkârı bir yarım ilah mertebesine yükselten ne kuvvet ne de hususiyettir." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Evre, safha
-
[isim]
Aşama, derece, rütbe
- SEBATLI
-
-
[sıfat]
Sebat eden, direşken, sebatkâr
-
[sıfat]
Sebat eden, direşken, sebatkâr
- TEBERLİ
-
-
[sıfat]
Teberi olan
- "Alayın en önünde de elleri teberli, Bektaşi babaları yer alır." (Salâh Birsel)
-
[sıfat]
Teberi olan
- KEBAPLI
-
-
[sıfat]
Kebabı olan, içine kebap konulmuş olan
-
[sıfat]
Kebabı olan, içine kebap konulmuş olan
- NEBATAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bitkiler
-
Bitki bilimi
-
[isim]
Bitkiler
- DİDEBAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gümrük kolcusu
-
Gözcü, bekçi, nöbetçi, gözetleyici
-
[isim]
Gümrük kolcusu
- İLÇEBAY
-
-
[isim]
Kaymakam
-
[isim]
Kaymakam
- MUTEBER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Saygın, itibarı olan, hatırı sayılır, sözü geçer
- "Selanik'in en varlıklı, en muteber, en güzide ailelerinden sayılıyor." (Atilla İlhan)
- "Hükmün muteber olması için ittifakla alınması elzemdir." (Tarık Buğra)
-
İnanılır, güvenilir
-
Değerli
- "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi." (Muhibbî)
-
Geçerli
-
[sıfat]
Saygın, itibarı olan, hatırı sayılır, sözü geçer
- ŞEBEKÇİ
-
-
[isim]
Şebek oynatan kimse
- "Burgaz önlerinde birtakım ayıcılar, şebekçiler, kuklacılar..." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[isim]
Şebek oynatan kimse
- GEBELİK
-
-
[isim]
Gebe olma durumu, hamilelik
-
Döllenme ile doğum arasında geçen süre
-
Minnet altında kalma
-
[isim]
Gebe olma durumu, hamilelik
- DEBDEBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Görkem
- "Bir Tanzimat konağının şaşırtıcı debdebesi içinden bu küçük eve düşmüştü." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[isim]
Görkem
- GEBERİK
-
-
Ölü, ölmüş
-
Ölü, ölmüş