İçinde e olan 8 harfli 4067 kelime var. İçerisinde E harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında e harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu e harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

APTERİKS

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Kivi (I)

BİSİKLET

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Tekerlekleri pedal aracılığıyla ayakla döndürülen binek aracı, çiftteker
    • "Bisikletini, o her tarafı pırıl pırıl nikelajlı bisikletini alıp almamayı düşündü." (Sait Faik Abasıyanık)

BONKÖRCE

  1. [zarf] Bonköre yaraşır bir biçimde

ÇİMENLİK

  1. [isim] Çimeni olan yer
    • "Çimenliklerde bir tek kuru yaprak yoktu." (Cahit Uçuk)

ÇÖZÜLMEK

  1. [nsz] Çözme işine konu olmak
    • "Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri / Atlarımız çözüldü girdik handan içeri." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
  2. Gevşeyip yumuşamak, erimeye başlamak
  3. Birliğini, beraberliğini yitirmek, dağılmak, parçalanmak
  4. Gevşemek, güçsüz kalmak
    • "Acı haberi duyunca eli ayağı çözülmüş."
  5. Dağılmak, çökmek
    • "Yunan cephesinin çözülüp Anadolu'dan çekilmesiyle yine sulh elde edilmez." (Yahya Kemal Beyatlı)

DERECELİ

  1. [sıfat] Derecesi olan
    • "Balkonda orta dereceli memurlar, zabitler, kadınlar..." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Derecelere ayrılmış, kademeli
    • "Tek dereceli seçim."

DİSKOTEK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Plak, ses bandı koleksiyonu
  2. Çalınan plak, bant vb. eşliğinde dans edilen kulüp, disko

DÖKÜLMEK

  1. [nsz] Dökme işi yapılmak veya dökme işine konu olmak
    • "Tepesinden saçları bir hayli dökülmüştü." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Kumaş dökümlü olmak
  3. Bir işi, bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik olmak
  4. [-e] Düşmek
    • "Bizim motor ikiye bölünüp suya döküldüğümüzde, dört kişiydik." (Zeyyat Selimoğlu)
  5. Çıkmak, ortaya konulmak
    • "Âdeta düşünmeksizin kaleminden masal sahnelerine benzeyen dağ, dere, uçurum resimleri dökülüyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
  6. Kaplamak, yayılmak
    • "Duvarlar, bütün ışıkları yutuyor, halkın üstüne bir toprak rengi dökülüyor." (Memduh Şevket Esendal)
  7. [-e] Salınmak, serbest bırakılmak
    • "Saçlarını arkaya atıp ensesine dökülen buklelerini kabarttı." (Haldun Taner)
  8. [-e] Kır, sokak vb. yerlerde insanlar çokça birikmek
    • "Bahar o sene erken gelmiş, herkes tarlalara dökülmüştü." (Sait Faik Abasıyanık)
  9. Çok eskimiş olmak, değerini ve güzelliğini yitirmek
    • "Yaşayan, var olan her şey eskiyip dökülecek." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  10. Çok yorgun, hasta olmak
    • "Erkek arıların takatleri kesilmeye başlar, bir bir dökülür, ölür giderler." (Tarık Buğra)
  11. Akarsular, göl veya denize akmak

ENDOSKOP

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] İnsan vücudunun herhangi bir boşluğunu, muayeneyi kolaylaştırmak için aydınlatıp görünür duruma getiren alet

FAÇETALI

  1. [sıfat] Üzerinde façetaları bulunan
    • "Binbir façetalı bir elmas, her façetada ayrı bir pırıltı." (Cemil Meriç)

GİDERTME

  1. [isim] Gidertmek işi

HERMETİK

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Yalıtımlı

İDEOGRAM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Sözleri veya düşünceleri sesleri gösteren harflerle değil çeşitli işaret veya simgelerle ifade eden yazı
    • "Çince, ideogramlardan oluşan bir yazı sistemine sahiptir."

İLKELLİK

  1. [isim] İlkel olma durumu, iptidailik

İSTEMSİZ

  1. [sıfat] İstenmeden yapılan
  2. İstemeyerek yapılan

KAYETMEK
...
MÜSELLİM

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Osmanlı Devleti'nde eyalet ve sancakta yönetimi elinde bulunduran kişi

NAÇİZANE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [zarf] Önemsiz bir şey olarak, haddi olmayarak
    • "Bunun için sizlere, naçizane, bir tavsiyem olacak." (Tarık Buğra)
  2. Çok küçük, önemsiz bir şey olarak

PENDNAME

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Öğüt kitabı

PEŞKİRCİ

  1. [isim] Peşkir dokuyan veya satan kimse

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü