İçinde e olan 8 harfli 4067 kelime var. İçerisinde E harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında e harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu e harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- APTERİKS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kivi (I)
-
[isim]
Kivi (I)
- BİSİKLET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tekerlekleri pedal aracılığıyla ayakla döndürülen binek aracı, çiftteker
- "Bisikletini, o her tarafı pırıl pırıl nikelajlı bisikletini alıp almamayı düşündü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Tekerlekleri pedal aracılığıyla ayakla döndürülen binek aracı, çiftteker
- BONKÖRCE
-
-
[zarf]
Bonköre yaraşır bir biçimde
-
[zarf]
Bonköre yaraşır bir biçimde
- ÇİMENLİK
-
-
[isim]
Çimeni olan yer
- "Çimenliklerde bir tek kuru yaprak yoktu." (Cahit Uçuk)
-
[isim]
Çimeni olan yer
- ÇÖZÜLMEK
-
-
[nsz]
Çözme işine konu olmak
- "Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri / Atlarımız çözüldü girdik handan içeri." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
Gevşeyip yumuşamak, erimeye başlamak
-
Birliğini, beraberliğini yitirmek, dağılmak, parçalanmak
-
Gevşemek, güçsüz kalmak
- "Acı haberi duyunca eli ayağı çözülmüş."
-
Dağılmak, çökmek
- "Yunan cephesinin çözülüp Anadolu'dan çekilmesiyle yine sulh elde edilmez." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[nsz]
Çözme işine konu olmak
- DERECELİ
-
-
[sıfat]
Derecesi olan
- "Balkonda orta dereceli memurlar, zabitler, kadınlar..." (Memduh Şevket Esendal)
-
Derecelere ayrılmış, kademeli
- "Tek dereceli seçim."
-
[sıfat]
Derecesi olan
- DİSKOTEK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Plak, ses bandı koleksiyonu
-
Çalınan plak, bant vb. eşliğinde dans edilen kulüp, disko
-
[isim]
Plak, ses bandı koleksiyonu
- DÖKÜLMEK
-
-
[nsz]
Dökme işi yapılmak veya dökme işine konu olmak
- "Tepesinden saçları bir hayli dökülmüştü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Kumaş dökümlü olmak
-
Bir işi, bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik olmak
-
[-e]
Düşmek
- "Bizim motor ikiye bölünüp suya döküldüğümüzde, dört kişiydik." (Zeyyat Selimoğlu)
-
Çıkmak, ortaya konulmak
- "Âdeta düşünmeksizin kaleminden masal sahnelerine benzeyen dağ, dere, uçurum resimleri dökülüyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kaplamak, yayılmak
- "Duvarlar, bütün ışıkları yutuyor, halkın üstüne bir toprak rengi dökülüyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-e]
Salınmak, serbest bırakılmak
- "Saçlarını arkaya atıp ensesine dökülen buklelerini kabarttı." (Haldun Taner)
-
[-e]
Kır, sokak vb. yerlerde insanlar çokça birikmek
- "Bahar o sene erken gelmiş, herkes tarlalara dökülmüştü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Çok eskimiş olmak, değerini ve güzelliğini yitirmek
- "Yaşayan, var olan her şey eskiyip dökülecek." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Çok yorgun, hasta olmak
- "Erkek arıların takatleri kesilmeye başlar, bir bir dökülür, ölür giderler." (Tarık Buğra)
-
Akarsular, göl veya denize akmak
-
[nsz]
Dökme işi yapılmak veya dökme işine konu olmak
- ENDOSKOP
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İnsan vücudunun herhangi bir boşluğunu, muayeneyi kolaylaştırmak için aydınlatıp görünür duruma getiren alet
-
[isim]
İnsan vücudunun herhangi bir boşluğunu, muayeneyi kolaylaştırmak için aydınlatıp görünür duruma getiren alet
- FAÇETALI
-
-
[sıfat]
Üzerinde façetaları bulunan
- "Binbir façetalı bir elmas, her façetada ayrı bir pırıltı." (Cemil Meriç)
-
[sıfat]
Üzerinde façetaları bulunan
- GİDERTME
-
-
[isim]
Gidertmek işi
-
[isim]
Gidertmek işi
- HERMETİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Yalıtımlı
-
[sıfat]
Yalıtımlı
- İDEOGRAM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sözleri veya düşünceleri sesleri gösteren harflerle değil çeşitli işaret veya simgelerle ifade eden yazı
- "Çince, ideogramlardan oluşan bir yazı sistemine sahiptir."
-
[isim]
Sözleri veya düşünceleri sesleri gösteren harflerle değil çeşitli işaret veya simgelerle ifade eden yazı
- İLKELLİK
-
-
[isim]
İlkel olma durumu, iptidailik
-
[isim]
İlkel olma durumu, iptidailik
- İSTEMSİZ
-
-
[sıfat]
İstenmeden yapılan
-
İstemeyerek yapılan
-
[sıfat]
İstenmeden yapılan
- KAYETMEK
- ...
- MÜSELLİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Osmanlı Devleti'nde eyalet ve sancakta yönetimi elinde bulunduran kişi
-
[isim]
Osmanlı Devleti'nde eyalet ve sancakta yönetimi elinde bulunduran kişi
- NAÇİZANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[zarf]
Önemsiz bir şey olarak, haddi olmayarak
- "Bunun için sizlere, naçizane, bir tavsiyem olacak." (Tarık Buğra)
-
Çok küçük, önemsiz bir şey olarak
-
[zarf]
Önemsiz bir şey olarak, haddi olmayarak
- PENDNAME
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Öğüt kitabı
-
[isim]
Öğüt kitabı
- PEŞKİRCİ
-
-
[isim]
Peşkir dokuyan veya satan kimse
-
[isim]
Peşkir dokuyan veya satan kimse