İçinde e olan 5 harfli 1995 kelime var. İçerisinde E harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında e harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu e harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CEKET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Erkeklerin ve kadınların giydiği, genellikle önden düğmeli, kalçayı örten, kollu üst giysisi
-
[isim]
Erkeklerin ve kadınların giydiği, genellikle önden düğmeli, kalçayı örten, kollu üst giysisi
- DÖKME
-
-
[isim]
Dökmek işi
-
[sıfat]
Bir yerden bir yere dökülen, aktarılan
- "Dökme su."
-
[sıfat]
Kapların içinde olmayan, yığın biçiminde ortaya dökülmüş olan
- "Dökme buğday. Dökme portakal. Dökme çimento."
-
[sıfat]
Kalıba dökülmek yoluyla yapılmış
- "Dökme soba."
-
[isim]
Dökmek işi
- İSALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Akıtma
-
[isim]
Akıtma
- MEDİH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Övme, övgü
- "Gel ha güzel ha methin söyleyim / Ağzın şeker, dudakların bal gibi." (Dadaloğlu)
-
[isim]
Övme, övgü
- NEFİY
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sürme, sürgüne gönderme
- "Bu nefiy hadisesinin dehşeti konakta, için için hissolunurdu." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Olumsuzluk
-
Olumsuz kılma
-
Yadsıma
-
[isim]
Sürme, sürgüne gönderme
- PAPEL
-
Kelime Kökeni : İspanyolca
-
[isim]
Bir liralık kâğıt para
- "Git haber ver, üç papel göndermezse şuradan şuraya adımımı atmam." (Peyami Safa)
- "Topunuzu satsam bir papel etmezsiniz. Hele bunu şehirde yapaydınız dumanınızı savururlardı dedi." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Bir liralık kâğıt para
- PELİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Meşe ağacı
-
Bu ağacın meyvesi, palamut
-
[isim]
Meşe ağacı
- PİNES
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Yumuşakçalardan, midye biçiminde, ondan daha büyük kabuklu bir deniz hayvanı (Pinna nobilis)
-
[isim]
Yumuşakçalardan, midye biçiminde, ondan daha büyük kabuklu bir deniz hayvanı (Pinna nobilis)
- CEVİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Cevizgillerin örnek bitkisi olan, uzun ömürlü, gövdesi kalın, kerestesi değerli, yurdumuzda çok yetişen ağaç (Juglans regia)
- "Ceviz ağaçlarının altına çökebilir, tabakalarınızdan birer sigara yakabilirsiniz." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Onun kırdığı cevizler artık haddini aştı." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[sıfat]
Bu ağacın kerestesinden yapılmış
- "Yedekleri ise ceviz dolabın alt tarafına kaldırılmıştı." (Necati Cumalı)
-
Bu ağacın dışı kabuklu, içi yağlı ve nişastalı yemişi, koz
-
[isim]
Cevizgillerin örnek bitkisi olan, uzun ömürlü, gövdesi kalın, kerestesi değerli, yurdumuzda çok yetişen ağaç (Juglans regia)
- ENSAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hz. Muhammed'e hicret zamanında yardım eden Medineliler
-
[isim]
Hz. Muhammed'e hicret zamanında yardım eden Medineliler
- EOSEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Üçüncü Çağın, memelilerin oluştuğu dönemi
-
[isim]
Üçüncü Çağın, memelilerin oluştuğu dönemi
- NEFES
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Soluk
- "Nefes aldıkça içime kurum ve is kokusu doluyor sanıyorum." (Ruşen Eşref Ünaydın)
- "Ramazan sigarasının izmaritinden birkaç nefes çekti." (Çetin Altan)
- "Ahalinin büyük bir kayıtsızlıkla "çiçek" ismini verdiği frengiye nefes eder, tütsü yapardı." (Refik Halit Karay)
- "Enişte istediği kadar nefes tüketsin, hepsi bir kulağımdan girer, öteki kulağımdan çıkar." (Sermet Muhtar Alus)
-
Şifa amacıyla hastaya okunan dua
- "İki güzel filmin arkasından peş peşe on tane moloz film sıralanınca insanın nefesi kesiliyor." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Sigara, pipo içilirken içe çekilen duman
- "Sigarasını efkârlı olduğu zamanlar yaptığı gibi sık nefeslerle çabuk çabuk içiyordu." (Haldun Taner)
- "Bu telgrafı okur okumaz, geniş bir nefes aldım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Canlılık, hayat belirtisi
- "Bir insan daha var çok şükür evde / Nefes var / Ayak sesi var / Çok şükür, çok şükür." (Orhan Veli Kanık)
- "Gezecek, eğlenecek, nefes alacak hiçbir yer yok." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bektaşi ve Alevilerin görüş ve düşüncelerini belirtmek için yazılmış şiir
-
[isim]
Soluk
- TEŞYİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Uğurlama
- "Onları kasabanın kenarına kadar teşyi ettim." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Uğurlama
- ÜCRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İş gücünün karşılığı olan para veya mal
- "Ücret emeğin karşılığıdır." (Anayasa)
-
Kiralanan veya satın alınan bir şey için ödenen para
- "Fiyatından daha yüksek bir ücretle satın aldı." (Peyami Safa)
-
[isim]
İş gücünün karşılığı olan para veya mal
- BALET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bale yapan erkek sanatçı
-
[isim]
Bale yapan erkek sanatçı
- HANEK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Söz, konuşma
-
[isim]
Söz, konuşma
- KEPEZ
-
-
[isim]
Yüksek tepe, dağ
-
Dağların oyuk, kuytu yerleri
-
Gelin başlığı
-
Tavuk ve kuşların ibiği veya başındaki uzun tüyler
-
[isim]
Yüksek tepe, dağ
- KETEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ketengillerden, çiçekleri mavi renkte ve beş taç yapraklı, lifleri dokumacılıkta kullanılan bir bitki (Linumusitatissimum)
-
[sıfat]
Bu bitkinin liflerinden yapılmış (dokuma vb.)
- "Saçları, yüzü, bolerosu, keten elbisesi, hepsi vücuduna yapışmış." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[isim]
Ketengillerden, çiçekleri mavi renkte ve beş taç yapraklı, lifleri dokumacılıkta kullanılan bir bitki (Linumusitatissimum)
- LEHİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Erime noktaları düşük metalleri tutturma işlemlerinde kullanılan, kalay ve kurşun alaşımlarının genel adı
-
Bu alaşımla yapılan işlem
-
[isim]
Erime noktaları düşük metalleri tutturma işlemlerinde kullanılan, kalay ve kurşun alaşımlarının genel adı
- LETÇE
- ...