İçinde dır olan 9 harfli 80 kelime var. İçerisinde DIR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında dır olan kelimeler listesine ya da Sonu dır ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
D I R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
IR
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CAYDIRMAK
-
-
[-i]
Cayma işini yaptırmak
-
[-i]
Cayma işini yaptırmak
- ŞAMANDIRA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Halkalarına tekne bağlamak için limanda demirlenmiş olan, içi boş, her yanı kapalı, çoğunlukla metalden yapılan fıçı vb., yüzer top
-
Denizde yol göstermeye, bir tehlikeyi veya geçiş yolunu haber vermeye yarayan yüzer cisim
-
Kapama düzenini sağlayan, metal veya plastikten yapılmış, suda yüzen top
-
Kandilde fitili tutmak için yağda yüzen telli mantar düzeni
-
[isim]
Halkalarına tekne bağlamak için limanda demirlenmiş olan, içi boş, her yanı kapalı, çoğunlukla metalden yapılan fıçı vb., yüzer top
- KIZDIRMAK
-
-
[-i]
Kızmasına neden olmak, kızmasını sağlamak
-
Isıtmak
-
Öfkelenmesine neden olmak, öfkelendirmek, sinirlendirmek
- "Onları kızdıracak bir kötülük mü yaptın?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[-i]
Kızmasına neden olmak, kızmasını sağlamak
- ALDIRILMA
-
-
[isim]
Aldırılmak işi
-
[isim]
Aldırılmak işi
- SAYDIRMAK
-
-
[-i]
Sayma işini yaptırmak, sayısını buldurmak, sayı belirterek sonuç almak
-
Sözünü dinletmek, saygı gösterilmesini sağlamak
- "Şimdiye kadar hoşlandığı her kadına kendini sevdirmemişse bile saydırmıştır." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Sayma işini yaptırmak, sayısını buldurmak, sayı belirterek sonuç almak
- UYANDIRMA
-
-
[isim]
Uyandırmak işi
-
Anıları zihinde yeniden canlandırma
-
[isim]
Uyandırmak işi
- ANDIRIŞMA
-
-
[isim]
Analoji
-
İltibas
-
[isim]
Analoji
- SIĞDIRMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi bir kabın veya bir yerin içine aldırmak
- "Kitapları çantaya sığdıramadım."
-
[-i]
Bir şeyi bir kabın veya bir yerin içine aldırmak
- SAYDIRTMA
- ...
- KAZDIRTMA
-
-
[isim]
Kazdırtmak işi
-
[isim]
Kazdırtmak işi
- BILDIRCIN
-
-
[isim]
Tavukgillerden, boz renkli, benekli, yurdumuzda en çok sonbaharda eti için avlanan, etinden ve yumurtasından yararlanılan göçebe kuş (Coturnix)
-
[isim]
Tavukgillerden, boz renkli, benekli, yurdumuzda en çok sonbaharda eti için avlanan, etinden ve yumurtasından yararlanılan göçebe kuş (Coturnix)
- ARINDIRMA
-
-
[isim]
Arındırmak işi
-
[isim]
Arındırmak işi
- KIRDIRMAK
-
-
[-i]
Kırma işini yaptırmak
- "Kalemindeki odacıya aylığını kırdırırmış." (Sermet Muhtar Alus)
-
[-i]
Kırma işini yaptırmak
- SALDIRGAN
-
-
Başkasına saldıran, yapısında saldırma özelliği olan (devlet, kimse, hayvan), agresif, mütecaviz
-
Başkasına saldıran, yapısında saldırma özelliği olan (devlet, kimse, hayvan), agresif, mütecaviz
- UYANDIRIŞ
- ...
- DALDIRTMA
-
-
[isim]
Daldırtmak işi
-
[isim]
Daldırtmak işi
- CAYDIRICI
-
-
[isim]
Kararından, sözünden döndürücü kimse veya şey
-
[isim]
Kararından, sözünden döndürücü kimse veya şey
- ÇILDIRTMA
-
-
[isim]
Çıldırtmak işi
-
[isim]
Çıldırtmak işi
- AŞINDIRMA
-
-
[isim]
Aşındırmak işi
-
[isim]
Aşındırmak işi
- KALDIRMAK
-
-
[-i]
Bulunduğu yerden almak
- "Örtüyü masanın üzerinden kaldır."
-
Yukarı doğru hareket ettirmek
- "Gözlerini yüzüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yükseltmek
- "Duvarı bir metre daha kaldırmalı."
-
[nsz]
Ürün toplamak, taşımak
- "Harman kaldırmak."
-
Çekmek, taşımak
- "Bu araba bu yükü kaldırmaz."
-
Bir kuruluşun çalışmasına son vermek, feshetmek, lağvetmek
- "Meclis ... olağanüstü hâli kaldırabilir." (Anayasa)
-
[-e]
Hastayı hastaneye götürmek
- "Yarasının dikişleri koptu dün öğleden sonra, Fransız Hastanesi'ne kaldırdılar." (Aka Gündüz)
-
Tören yaparak ölüyü gömmek
-
Toplamak
- "Anası, kardeşi ile hep beraber sofrayı kaldırdılar." (Necati Cumalı)
-
Alıp başka yere götürmek
-
Uyandırmak
- "Bir gece yanında mihman olduğum / Sabah oldu deyi kaldırdın beni." (Halk türküsü)
-
Piyasadan çekmek
- "İstifçilerin piyasadan kaldırdığı mallar."
-
Elin ulaşamayacağı yere koymak, saklamak
- "Vazoyu ortadan kaldıralım, çocuğun eline geçmesin."
-
Kaçırmak
- "Yakın köyden kaldırdığı bir yosmayı sarhoş etmekle meşguldü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
İyi etmek, iyileştirmek
- "Bu ilaç onu yataktan kaldırdı."
-
Bir şeyden çokça satın almak
-
Tayin etmek, atamak
- "Günün birinde bu müdürü başka, daha önemli bir yere kaldırdılar, buraya da bir başka müdür getirdiler." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yok etmek, ortadan silmek
- "Yeryüzünden hayali kaldırın, dünya bir taş ve toprak yığınından ibaret kalır." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[nsz]
Katlanmak, tahammül etmek
- "Doğrusunu isterseniz onu çoktan kapı dışarı etmeliydim ama yüreğim kaldırmıyor, acıyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Uygun gelmek, götürmek, yakışmak
- "Bu kumaş fazla süs kaldırmaz."
-
Çalmak, aşırmak
-
[-i]
Bulunduğu yerden almak