İçinde dır olan 9 harfli 80 kelime var. İçerisinde DIR bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında dır olan kelimeler listesine ya da Sonu dır ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
D I R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
IR
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AZDIRILMA
-
-
[isim]
Azdırılmak işi
-
[isim]
Azdırılmak işi
- DIRLANMAK
-
-
[nsz]
Herkesi tedirgin edecek, bezdirecek biçimde söylenmek
- "Kapısını vurmalı, o zaman uyanır açar, diye başlayarak bir hayli dırlandı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[nsz]
Herkesi tedirgin edecek, bezdirecek biçimde söylenmek
- ACINDIRMA
-
-
[isim]
Acındırmak işi
-
[isim]
Acındırmak işi
- BILDIRCIN
-
-
[isim]
Tavukgillerden, boz renkli, benekli, yurdumuzda en çok sonbaharda eti için avlanan, etinden ve yumurtasından yararlanılan göçebe kuş (Coturnix)
-
[isim]
Tavukgillerden, boz renkli, benekli, yurdumuzda en çok sonbaharda eti için avlanan, etinden ve yumurtasından yararlanılan göçebe kuş (Coturnix)
- SALDIRTMA
-
-
[isim]
Saldırtmak işi
-
[isim]
Saldırtmak işi
- AÇINDIRMA
-
-
[isim]
Açındırmak işi
-
[isim]
Açındırmak işi
- ÇILDIRMAK
-
-
[nsz]
Delirmek, aklını oynatmak
- "Kendimi yalnız buluyorum. Kitaplarım olmasa çıldıracağım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Israrla istemek, büyük arzu göstermek
- "Eminim, resminizi yapmak için çıldırıyor." (Halide Edip Adıvar)
-
[nsz]
Delirmek, aklını oynatmak
- SAVDIRMAK
-
-
[-i]
Savma işini yaptırmak
-
[-i]
Savma işini yaptırmak
- ARINDIRMA
-
-
[isim]
Arındırmak işi
-
[isim]
Arındırmak işi
- KILDIRMAK
-
-
[-i]
Kılma işini yaptırmak
-
Namaz kılınmasını sağlamak
- "Böylece birçok cenaze namazı kıldırır, pek çok nikâh kıyarmış." (Salâh Birsel)
-
[-i]
Kılma işini yaptırmak
- YANDIRMAK
-
-
[-i]
Yanmasına sebep olmak, yakmak
-
[-i]
Yanmasına sebep olmak, yakmak
- ANDIRIŞMA
-
-
[isim]
Analoji
-
İltibas
-
[isim]
Analoji
- KALDIRMAK
-
-
[-i]
Bulunduğu yerden almak
- "Örtüyü masanın üzerinden kaldır."
-
Yukarı doğru hareket ettirmek
- "Gözlerini yüzüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Yükseltmek
- "Duvarı bir metre daha kaldırmalı."
-
[nsz]
Ürün toplamak, taşımak
- "Harman kaldırmak."
-
Çekmek, taşımak
- "Bu araba bu yükü kaldırmaz."
-
Bir kuruluşun çalışmasına son vermek, feshetmek, lağvetmek
- "Meclis ... olağanüstü hâli kaldırabilir." (Anayasa)
-
[-e]
Hastayı hastaneye götürmek
- "Yarasının dikişleri koptu dün öğleden sonra, Fransız Hastanesi'ne kaldırdılar." (Aka Gündüz)
-
Tören yaparak ölüyü gömmek
-
Toplamak
- "Anası, kardeşi ile hep beraber sofrayı kaldırdılar." (Necati Cumalı)
-
Alıp başka yere götürmek
-
Uyandırmak
- "Bir gece yanında mihman olduğum / Sabah oldu deyi kaldırdın beni." (Halk türküsü)
-
Piyasadan çekmek
- "İstifçilerin piyasadan kaldırdığı mallar."
-
Elin ulaşamayacağı yere koymak, saklamak
- "Vazoyu ortadan kaldıralım, çocuğun eline geçmesin."
-
Kaçırmak
- "Yakın köyden kaldırdığı bir yosmayı sarhoş etmekle meşguldü." (Sait Faik Abasıyanık)
-
İyi etmek, iyileştirmek
- "Bu ilaç onu yataktan kaldırdı."
-
Bir şeyden çokça satın almak
-
Tayin etmek, atamak
- "Günün birinde bu müdürü başka, daha önemli bir yere kaldırdılar, buraya da bir başka müdür getirdiler." (Memduh Şevket Esendal)
-
Yok etmek, ortadan silmek
- "Yeryüzünden hayali kaldırın, dünya bir taş ve toprak yığınından ibaret kalır." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[nsz]
Katlanmak, tahammül etmek
- "Doğrusunu isterseniz onu çoktan kapı dışarı etmeliydim ama yüreğim kaldırmıyor, acıyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[nsz]
Uygun gelmek, götürmek, yakışmak
- "Bu kumaş fazla süs kaldırmaz."
-
Çalmak, aşırmak
-
[-i]
Bulunduğu yerden almak
- YAYDIRMAK
-
-
[-i]
Yayma işini yaptırmak, yayılmasını sağlamak
-
[-i]
Yayma işini yaptırmak, yayılmasını sağlamak
- BANDIRALI
-
-
[sıfat]
Bandırası olan
- "İtalyan bandıralı gemiler ağızlarına kadar yüklü giderler." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Bandırası olan
- SIĞDIRMAK
-
-
[-i]
Bir şeyi bir kabın veya bir yerin içine aldırmak
- "Kitapları çantaya sığdıramadım."
-
[-i]
Bir şeyi bir kabın veya bir yerin içine aldırmak
- IZDIRAPLI
- ...
- KIYDIRMAK
-
-
[-i]
Kıyma işini yaptırmak
-
[-i]
Kıyma işini yaptırmak
- KANDIRMAK
-
-
[-i]
Kanmasını sağlamak, inandırmak, ikna etmek
- "Bu arkadaşları da ben kandırdım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Aldatmak
- "Kızcağızı yaşadığı muhitteki sabıkalılar kandırarak bir şebekeye sokmuş." (Refik Halit Karay)
-
İçme, yeme isteğini karşılamak
-
[-i]
Kanmasını sağlamak, inandırmak, ikna etmek
- BANDIRMAK
-
-
[-i]
Banmak
-
Üzüm salkımlarını, inciri çabuk kuruması ve renginin parlak olması için küllü veya potaslı ılık suya daldırıp çıkarmak
-
[-i]
Banmak