İçinde dü olan 6 harfli 52 kelime var. İçerisinde DÜ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında dü olan kelimeler listesine ya da Sonu dü ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DÜZLÜK
-
-
[isim]
Düz olma durumu
-
Geniş, düz yer
- "Derenin önündeki düzlükten birdenbire bir ses duydum, durdum." (Halide Edip Adıvar)
-
Deniz yüzeyine göre değişik yüksekliklerde olan az eğimli yer
-
[isim]
Düz olma durumu
- BÜGDÜZ
- ...
- İYODÜR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İyodun bir element veya bir birleşikle verdiği birleşim
-
[isim]
İyodun bir element veya bir birleşikle verdiği birleşim
- DÜZİÇİ
- ...
- DÜŞLEM
-
-
[isim]
Düş yoluyla beliren görüntü
- "Öykümde, düşlemi uç noktasına vardırıp, bir öykü kişisinden söz etmiştim." (Selim İleri)
-
[isim]
Düş yoluyla beliren görüntü
- DÜKLÜK
-
-
[isim]
Dük olma durumu
-
Bir dükün yönetimindeki ülke
-
[isim]
Dük olma durumu
- BORDÜR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kaldırımların kenarlarında bulunan taşlar
-
Genellikle giyim kuşam malzemesindeki kenar süsü
-
Cilt kapağındaki kalın çizgiler
-
Banyo, tuvalet, mutfak vb. ıslak zeminlerde duvar döşemeleri arasına konan motifli bir tür fayans
-
[isim]
Kaldırımların kenarlarında bulunan taşlar
- PANDÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sarkaç
-
[isim]
Sarkaç
- DÖRDÜN
-
-
[isim]
Ay vb. gök cisimlerine ait daire biçimindeki görünümlerinin yarısının aydınlık olduğu evre, yarım ay, terbi
-
[isim]
Ay vb. gök cisimlerine ait daire biçimindeki görünümlerinin yarısının aydınlık olduğu evre, yarım ay, terbi
- DÜLGER
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yapıların kaba ağaç işlerini yapan kimse
- "Rumeli Hisarı'nda Fatih Sultan Mehmet'in duvarcı ve dülgerleri, Bizans üzerine açılacak büyük savaşın namlı hisarını ya bugün yükseltecek ya yarın." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Yapıların kaba ağaç işlerini yapan kimse
- DÜZLEM
-
-
[sıfat]
Üzerinde girinti ve çıkıntı olmayan, düz, yassı
-
Üzerine, kesişen iki doğrunun her noktasının dokunması gereken yüzey, müstevi
-
[isim]
Ortam
- "Böyle bir anlaşma var, hem ulusal hem uluslararası düzlemde sessiz bir anlaşma." (Tahsin Yücel)
-
[sıfat]
Üzerinde girinti ve çıkıntı olmayan, düz, yassı
- DÜRTÜŞ
-
-
[isim]
Dürtme işi veya biçimi
-
[isim]
Dürtme işi veya biçimi
- DÜRÜST
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Sözünde ve davranışlarında doğruluktan ayrılmayan, doğru (kimse)
- "... zaman zaman dürüst, mert, açık yürekli dostlar bulunur." (Necati Cumalı)
-
Kurallara uygun, yanlışsız
- "İyi giyinmek her zaman dürüst bir zevk ifade etmez." (Halide Edip Adıvar)
-
[sıfat]
Sözünde ve davranışlarında doğruluktan ayrılmayan, doğru (kimse)
- DÜŞKÜN
-
-
[sıfat]
Bir şeye kendini aşırı vermiş olan, çok bağlı, meraklı, tutkun
- "Onlar kadar birbirine düşkün, birbirine uymuş bir çift daha ömrümde görmedim desem yeri vardır." (Halide Edip Adıvar)
- "Şiire milletçe düşkün oluşumuzun sebeplerini araştırırken kafiye merakımıza takıldım." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
- "Sigara düşkünü."
-
Geçim sıkıntısına düşmüş
- "Eski arkadaşının düşkün bulunduğu hâlinden anlaşılıyordu." (Refik Halit Karay)
-
Yoksulluk sebebiyle mutluluk ve refahını yitirmiş
- "Zavallı, arabasını satmış, düşkün bir hâldeydi." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Yaşlılık, hastalık vb. sebeplerle çalışma gücünü yitirmiş
-
Değer ve onurunu yitirmiş
- "Düşkün kadın."
-
[sıfat]
Bir şeye kendini aşırı vermiş olan, çok bağlı, meraklı, tutkun
- DÜSTUR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genel kural
-
Yasaları içine alan kitap
-
[isim]
Genel kural
- ÖDÜNLÜ
-
-
[sıfat]
Ödün niteliğinde olan, ödün vererek yapılan, ivazlı
-
Ödün veren (kimse)
-
[sıfat]
Ödün niteliğinde olan, ödün vererek yapılan, ivazlı
- DÜŞSÜZ
-
-
[sıfat]
Düşü olmayan
- "Geceleri bile düşsüz koyu bir uyku çekerdi." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Düşü olmayan
- DÜRÜŞT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Sert, gücendirici, kırıcı
- "Ömründe bir defa kimseye dürüşt bir söz söylememişti." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[sıfat]
Sert, gücendirici, kırıcı
- İÇGÜDÜ
-
-
[isim]
Bir canlı türünün bütün bireylerinde akıl ve düşünceden bağımsız olarak doğuştan gelen bilinçsiz her türlü hareket ve davranış, insiyak, sevkitabii
- "Bir çeşit içgüdüyle fincanı alıyor tepsiden ve hemen dudaklarına götürüyor." (Erhan Bener)
-
Organizmayı o türe özgü olan bir amaca ulaşmaya sürükleyen davranış eğilimi
-
[isim]
Bir canlı türünün bütün bireylerinde akıl ve düşünceden bağımsız olarak doğuştan gelen bilinçsiz her türlü hareket ve davranış, insiyak, sevkitabii
- DÜMDÜZ
-
-
[sıfat]
Çok düz
- "Mühendislerin keşfine göre, taş ocağı olarak işletilirse yirmi senede dümdüz olabilirmiş." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Sade, basit
- "Yirmi iki senelik dümdüz bir hayat." (Aka Gündüz)
-
Bilgisi, görgüsü çok dar bir sınır içinde kalan (kimse)
-
[sıfat]
Çok düz