İçinde du olan 6 harfli 40 kelime var. İçerisinde DU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında du olan kelimeler listesine ya da Sonu du ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DURMAK
-
-
[nsz]
Hareketsiz durumda olmak
- "Motorlu su taşıtlarından biri de kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Dur! Bu işi ben yaparım. Durun hele, bakalım ne olacak!"
- "Gayri bana dur durak yok... Muhasebe müdürü ... çalışmamdan hoşnut değilmiş." (Tarık Dursun K)
-
İşlemez olmak, çalışmamak
- "Bileğimdeki saat durmuş." (Aka Gündüz)
-
Bir yerde bir süre oyalanmak, eğlenmek, eğleşmek, tevakkuf etmek
- "Yolda nerede çeşme gördümse durdum, elimi yüzümü yıkadım, su içtim." (Necati Cumalı)
-
Dinmek, kesilmek
- "Yağmur durdu."
-
Varlığını sürdürmek
- "Türklerin yüzlerce yıl önceki kitabeleri hâlâ duruyor."
-
Var olmak
- "Bu kadar dersim dururken sinemaya nasıl gideyim?"
-
Beklemek, dikilmek
- "Oturacak değil, ayakta duracak yer yok." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yaşamak
- "Anneannen duruyor mu?"
-
Birisinin malı olarak bulunmak veya o malla ilişkisi olmak
- "Yazlık eviniz hâlâ duruyor mu?"
-
Kalmak
- "Artık çok durmamış, yanındaki hanımla birlikte balodan çıkmış!" (Mahmut Yesari)
-
Bir yerde olmak veya bulunmak
- "Aspirin getirmeyeceğini adı gibi biliyordu çünkü çekmecesinde dokunulmamış bir kutu duruyordu." (Tarık Buğra)
-
Belli bir durumda, bir görevde bulunmak
- "Her gelişimde ben de maçları seyreder, kaleci dururdum." (Haldun Taner)
-
Ara vermek
- "Sabahtan beri hiç durmadım."
-
Bir konuyla çok ilgilenmek, üstüne düşmek
-
[yardımcı fiil]
Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur: Çalışadurmak, bakadurmak, getiredurmak, yiyedurmak gibi
-
[nsz]
Hareketsiz durumda olmak
- UYDURU
- ...
- DUŞSUZ
- ...
- DUYSAL
-
-
[sıfat]
Duyuyla alınan
-
[sıfat]
Duyuyla alınan
- MORDUT
- ...
- ODUNLU
- ...
- BURDUR
- ...
- DUYURU
-
-
[isim]
Herhangi bir olguyu, bir işi, bir durumu duyurmak için yayımlanan yazılı veya sözlü haber, ilan, anons
-
[isim]
Herhangi bir olguyu, bir işi, bir durumu duyurmak için yayımlanan yazılı veya sözlü haber, ilan, anons
- SARDUN
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Balıkçıların kullandığı bir tür halat
-
[isim]
Balıkçıların kullandığı bir tür halat
- DUMAĞI
-
-
[isim]
Nezle
-
[isim]
Nezle
- HAYDUT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Silahlı soygun yapan kimse, eşkıya, şaki
- "Her insan öldüren serseri, haydut olmaz." (Aka Gündüz)
-
Yaramaz, sevimli çocuk
-
[isim]
Silahlı soygun yapan kimse, eşkıya, şaki
- ANADUT
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Ekin ve ot demetlerini arabaya yüklemeye veya harmanı aktarmaya yarayan uzun saplı, üç dişli, ahşap araç
-
[isim]
Ekin ve ot demetlerini arabaya yüklemeye veya harmanı aktarmaya yarayan uzun saplı, üç dişli, ahşap araç
- DURUCU
-
-
[isim]
Sürekli kalan, oturan kimse
-
[isim]
Sürekli kalan, oturan kimse
- DUETTO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir kadın ve bir erkek sesin sözleri dönüşümlü olarak okudukları hafif müzik parçası
-
[isim]
Bir kadın ve bir erkek sesin sözleri dönüşümlü olarak okudukları hafif müzik parçası
- DUAYEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir meslekte yaşça, kıdemce ileride ve yetenek bakımından üstün niteliğe sahip olan kimse
-
Kordiplomatikte kıdemlilik bakımından başta gelen diplomat
-
[isim]
Bir meslekte yaşça, kıdemce ileride ve yetenek bakımından üstün niteliğe sahip olan kimse
- DUBLİN
- ...
- MAHDUM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Erkek evlat, oğul
- "Fakat ne olmuşsa olmuş, geçen gün bizim mahdum top oynarken koca alameti devirmiş." (Haldun Taner)
-
[isim]
Erkek evlat, oğul
- ODUNSU
-
-
[sıfat]
Odunu andıran, oduna benzeyen, odun gibi, odunumsu
-
Kaba, iri, heybetli
-
[sıfat]
Odunu andıran, oduna benzeyen, odun gibi, odunumsu
- DUYGAN
-
-
[sıfat]
Aşırı duygulu
- "Sanat eseri yaratmamakla beraber fazla hisli, duygan olanlar, duygularının kuvveti nispetinde, muhakkak, şu beş hissin noksanını sezip sızlanırlar." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Aşırı duygulu
- ORDUCU
-
-
[isim]
Savaş alanına gitmek için yola çıkan Osmanlı ordusunun her türlü gereksinimini sağlamak için birlikte giden zanaatçılar ve esnaf
-
[isim]
Savaş alanına gitmek için yola çıkan Osmanlı ordusunun her türlü gereksinimini sağlamak için birlikte giden zanaatçılar ve esnaf