İçinde du olan 4 harfli 10 kelime var. İçerisinde DU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında du olan kelimeler listesine ya da Sonu du ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DUDU
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Kadınlara verilen bir unvan, hanım
- "Ayşe dudu."
-
Yaşlı Ermeni kadını
-
Papağan
-
[isim]
Kadınlara verilen bir unvan, hanım
- ORDU
-
-
[isim]
Bir devletin silahlı kuvvetlerinin tümü
- "Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi / Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Bu topluluğun başlıca bölümlerinden her biri
- "Dördüncü Ordu Karargâhına gidiş, artık bir mabede çıkılıyor gibi baş döndürür." (Falih Rıfkı Atay)
-
Amaç, nitelik vb. yönlerden benzeyen insanların bütünü
-
Çok sayıda insan, kalabalık
-
[isim]
Bir devletin silahlı kuvvetlerinin tümü
- UYDU
-
-
[isim]
Bir gezegenin çekiminde bulunarak onun çevresinde dolanan daha küçük gezegen, peyk
- "Ay, yerin uydusudur."
-
Türlü amaçlarla yerden fırlatılan ve genellikle kapalı bir yörünge çizerek yer çevresinde dolanan araç
-
[sıfat]
İşlerini ve davranışlarını daha güçlü birinin isteğine uyduran (devlet, kurum, kişi)
-
[isim]
Bir gezegenin çekiminde bulunarak onun çevresinde dolanan daha küçük gezegen, peyk
- DUMA
- ...
- OLDU
-
-
[edat]
Evet
-
[ünlem]
Başüstüne
-
[edat]
Evet
- DUKA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Dük unvanının eskiden kullanılan biçimi
- "Sırplar bir defa İpek'te kongreye benzer bir toplantı yaparak imparatorluktan ayrılmak ve Sırbistan tacını Savoie dukasına vermek istediler." (Falih Rıfkı Atay)
-
Bir çeşit Venedik altın akçesi
-
[isim]
Dük unvanının eskiden kullanılan biçimi
- ODUN
-
-
[isim]
Yakılmak için kesilmiş, parçalanmış ağaç
- "Sobada çıralar hemen alev almış, odunları da tutuşturmuştu." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Anlayışsız ve kaba (kimse)
-
[isim]
Yakılmak için kesilmiş, parçalanmış ağaç
- DUBA
-
-
[isim]
Yük taşımak veya köprü kurmak için kullanılan altı düz bir tür deniz aracı
-
İçi boş, her yanı kapalı, suyun üstünde yüzen bir tür büyük şamandıra
- "Dört beş duba üstüne bir küçük tahta köşk kurmuşlar." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
[isim]
Yük taşımak veya köprü kurmak için kullanılan altı düz bir tür deniz aracı
- DURU
-
-
[sıfat]
Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak
- "Duru su."
-
Pürüzsüz (ten)
- "Bu, duru beyaz tenli ve kıpkızıl dudaklı bir körpe Rus kızıydı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup)
-
[sıfat]
Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak
- DUYU
-
-
[isim]
İnsanların ve hayvanların, dış dünyanın uyaranlarını görme, işitme, koklama, dokunma ve tatma organlarıyla algılama yeteneği, duyum, hasse
- "Tüm duyularım uyanık olarak trenimin rengini ve numarasını bulmaya çalışırdım." (Nazlı Eray)
-
[isim]
İnsanların ve hayvanların, dış dünyanın uyaranlarını görme, işitme, koklama, dokunma ve tatma organlarıyla algılama yeteneği, duyum, hasse