İçinde dola olan 8 harfli 6 kelime var. İçerisinde DOLA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında dola olan kelimeler listesine ya da Sonu dola ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A D L O Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
LODA
3 Harfli Kelimeler
ALO, DAL, ODA
2 Harfli Kelimeler
AD, AL, DO, LA, OD, OL
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DOLAPSIZ
- ...
- DOLAŞMAK
-
-
[nsz]
Gezmek, gezinmek
- "Belki otuz defa belki kırk defa, otelin merdivenlerini inip çıkıyor, her yeri dolaşıyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Doğru gitmeyip yolu uzatmak
- "Bu yoldan giderseniz çok dolaşırsınız."
-
Dönüp başka bir yönden gelmek
- "Dolaş da arka kapıdan gel."
-
Kan, damarlarda yer değiştirmek
- "Damarlarında aynı kan dolaşıyor."
-
Saç, iplik vb. şeyler birbirine karışarak güç çözülür duruma gelmek
- "Saçları taranmamaktan dolaşmış."
-
[-i]
Bir yeri belli bir amaçla gezmek
- "Müzeleri dolaşmak."
-
Denetlemek amacıyla bir yeri gezmek
-
Nefes, el bir şey üzerinde hafifçe hareket etmek
-
Gezinmek
-
Çok kimse tarafından söylenmek
-
Belirmek
- "Başında dolaşan bir tehlikeden bahsediyorum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[nsz]
Gezmek, gezinmek
- DOLAMBAÇ
-
-
[isim]
Dolanarak giden, dönerek uzanan yolun kıvrıntısı
- "Bu yolun dolambaçları çoktur."
-
İç kulak
-
Başlık
- "Atımı bağladım darağacına / Perçemim dolaştı dolambacıma." (Halk türküsü)
-
[isim]
Dolanarak giden, dönerek uzanan yolun kıvrıntısı
- DOLAYSIZ
-
-
[sıfat]
Doğrudan doğruya olan, vasıtasız, bilavasıta
- "Yazarın bize dolaysız biçimde betimlediği başkişi nasıl bir erkek?" (Selim İleri)
-
[zarf]
Araya herhangi bir araç girmeden
- "Kadının üretime dolaysız katılması, ona ekonomik özgürlüğünü sağlamaktır." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Doğrudan doğruya olan, vasıtasız, bilavasıta
- DOLANMAK
-
-
[-e]
Bir şeyin çevresine sarılmak
- "Kocasının kolu beline bir kobra gibi dolanmış, ince kaburgalarını birbirine geçirecek gibi sıkıyordu." (Halide Edip Adıvar)
- "Dolap beygirinin en büyük şansı gözlerinin bağlı olmasıdır; böylece aynı çember içinde dolanıp durduğunun farkında olmaz." (Ahmet Ümit)
-
[nsz]
Bir şeyin çevresinde dönmek, gezmek, dolaşmak
- "Arkadan dolanıp uzaktan gözetleyecekti çeşmeyi." (Çetin Altan)
-
[nsz]
Karışmak, dolaşmak
-
[-de]
Gelişigüzel gezmek
- "Kızlarının, gelinlerinin evleri arasında dolanıyor, hep evini, komşularını arıyordu." (Necati Cumalı)
-
[-e]
Bir şeyin çevresine sarılmak
- DOLAKSIZ
-
-
[sıfat]
Dolağı olmayan, büzgüsü bulunmayan
- "Adamın sırtında yakasız bir mintanı, bacaklarında da dolaksız bir külot vardı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Dolağı olmayan, büzgüsü bulunmayan