İçinde dol olan 7 harfli 26 kelime var. İçerisinde DOL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında dol olan kelimeler listesine ya da Sonu dol ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
D L O Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
DO, OD, OL
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ANADOLU
- ...
- DOLAMAK
-
-
[-i]
İplik, şerit, tel vb. nesneleri bir şeyin üzerine döndürerek sarmak
-
Sarmak, kavuşturmak
- "Kollarını boynuma doladı, dizlerime oturmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
İplik, şerit, tel vb. nesneleri bir şeyin üzerine döndürerek sarmak
- DOLANTI
-
-
[isim]
Gezip dolaşılan yer, alan
-
[isim]
Gezip dolaşılan yer, alan
- DOLAMIK
-
-
[isim]
Bir tür ağ, bir tür avcı tuzağı
-
[isim]
Bir tür ağ, bir tür avcı tuzağı
- DOLUNMA
- ...
- DOPDOLU
-
-
[sıfat]
Büsbütün dolu
-
[sıfat]
Büsbütün dolu
- DOLANIM
-
-
[isim]
Tedavül, sirkülasyon, dolaşım
-
[isim]
Tedavül, sirkülasyon, dolaşım
- DOLUŞMA
-
-
[isim]
Doluşmak işi
-
[isim]
Doluşmak işi
- DOLAMAÇ
- ...
- DOLOMİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kalsiyum ve magnezyumlu karbonat birleşiminde bir mineral
-
[isim]
Kalsiyum ve magnezyumlu karbonat birleşiminde bir mineral
- DOLAPÇI
-
-
[isim]
Dolap yapan veya satan kimse
-
İstanbul bedesteninde dolap işleten kimse
-
Hileci, düzenci
- "Eh, erbabıdır dedik, verdik dizginleri eline, halt etmişiz. Dolapçının, fırıldakçının biri çıkmaz mı?" (Atilla İlhan)
-
[isim]
Dolap yapan veya satan kimse
- DOLAŞMA
-
-
[isim]
Dolaşmak işi
- "Bir yaşlı yörük kasaba sokaklarında dolaşmaya başlamıştı." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Dolaşmak işi
- DOLAŞIK
-
-
[sıfat]
Karışık (saç, ip vb.)
- "Bir buğday benizli zülfü dolaşık / Gitme diye beni yolda eğler var." (Karacaoğlan)
-
Dolaşarak giden (yol)
- "Tozlu ve dolaşık yollar üzerinde saatlerce taban tepmiş." (Ahmet Haşim)
-
Kolay çözülmeyecek veya içinden çıkılmayacak derecede karışık
- "Birtakım dolaşık işleri yüzünden istifasını verip çekildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Amacını doğrudan doğruya değil de dolayısıyla sezdiren
- "Dolaşık ve tutuk bir dille, yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz cümleler mırıldanmaya başladı." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Karışık (saç, ip vb.)
- DOLUNAY
-
-
[isim]
Ayın tam bir daire olarak dolgun, parlak görüldüğü evre, bedir
-
[isim]
Ayın tam bir daire olarak dolgun, parlak görüldüğü evre, bedir
- DOLANIK
- ...
- PEDOLOG
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çocuk bilimci
-
Toprak bilimi
-
[isim]
Çocuk bilimci
- DOLMACI
- ...
- DOLAYIŞ
- ...
- DOLGULU
-
-
[sıfat]
İçinde dolgu maddesi olan, doldurulmuş
-
[sıfat]
İçinde dolgu maddesi olan, doldurulmuş
- DOLUKMA
-
-
[isim]
Dolukmak işi
-
[isim]
Dolukmak işi