İçinde do olan 6 harfli 48 kelime var. İçerisinde DO bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında do olan kelimeler listesine ya da Sonu do ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
D O Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
DO, OD
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PARDON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
"Özür dilerim, affedersiniz" anlamlarında kullanılan bir söz
- "Miras işini babama, pardon ... annemin Türk kocasına bırakıyorum." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
"Özür dilerim, affedersiniz" anlamlarında kullanılan bir söz
- DOKTOR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hekim
- "Çare bulunsun diye az mı ebe kapısı çaldılar, doktor doktor gezdiler?" (Atilla İlhan)
-
Bir fakülteyi veya bir yüksekokulu bitirdikten sonra belli bir bilim dalında en yükseköğrenim basamağına vardığını, geçirdiği özel sınavla ve başarılı bir eserle gösterenlere verilen akademik unvan
-
[isim]
Hekim
- DOSTÇA
-
-
[sıfat]
Dosta yakışır, dost gibi
- "Gerçekten dostça bir sohbet oldu, epeyce uzun sürdü." (Atilla İlhan)
-
[zarf]
Dosta yakışır biçimde, dostane
-
[sıfat]
Dosta yakışır, dost gibi
- MİKADO
-
Kelime Kökeni : Japonca
-
[isim]
Japon imparatorlarına verilen unvan
-
Fil dişi, tahta veya kemikten yapılmış küçük çubuklarla oynanan bir oyun
-
[isim]
Japon imparatorlarına verilen unvan
- SUDOKU
- ...
- GONDOL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle Venedik'te kullanılan, ayakta, kıç tarafta tek kürekle yürütülen, 10 m uzunluğunda, yassı ve iki başı yukarıya kıvrık kayık
-
Genellikle söz ve nişanlarda kız tarafına içine şeker, çikolata vb. konularak armağan olarak verilen, kesme cam veya gümüşten, yayvan, kayık biçiminde tabak
-
[isim]
Genellikle Venedik'te kullanılan, ayakta, kıç tarafta tek kürekle yürütülen, 10 m uzunluğunda, yassı ve iki başı yukarıya kıvrık kayık
- DOMİNO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Üzerleri noktalarla işaretli dikdörtgen biçiminde yirmi sekiz taşla masa üzerinde oynanan bir oyun
- "Kahvede vakit tavla, dama ya da domino oynayarak geçer." (Salâh Birsel)
-
Maskeli balolarda giyilen kukuletalı uzun giysi
-
[isim]
Üzerleri noktalarla işaretli dikdörtgen biçiminde yirmi sekiz taşla masa üzerinde oynanan bir oyun
- DOLMAK
-
-
[nsz]
Dolu duruma gelmek
- "Dışarıda bulutsuz bir temmuz göğü, öğle güneşinin yakıcı aydınlığıyla dolup taşıyordu." (Necati Cumalı)
-
Bitkiler olgunlaşmak, erginleşmek
- "Gök ekini biçer gibi!.. Başaklar daha dolmadan." (Tarık Buğra)
- "Millî takımın karşılaşmalarında stadyumlar dolup taşıyor."
-
Bir yere iyice yayılmak, kaplamak
- "Oda sigara dumanı dolmuştu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir yerde pek çok eşya veya kimse toplanmak, kalabalık duruma gelmek
- "Kıştan kurtulur kurtulmaz deniz kenarları insanla, sandalla dolar." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Süre, hesap tamamlanmak
- "Süresi doldu, emekliye ayrıldı."
-
Sabrı tükenip öfkesi taşacak duruma gelmek
-
[nsz]
Dolu duruma gelmek
- DONMAK
-
-
[nsz]
Sıvı, soğuğun etkisiyle katı duruma gelmek, buz tutmak
-
Yaşamını yitirmek, soğuktan ölmek
- "Donmak üzere olan insanların tatlılığını içimde duymaya başladım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Çok üşümek
-
Bitki soğuktan zarar görmek, yararlanılmaz duruma gelmek
-
Kimyasal bir etki ile katılaşmak
- "Çimento ve alçı çabuk donar."
-
Eriyik durumda bulunan bir metal katı duruma geçmek
-
Beklenmedik bir durum karşısında birden hareketsiz kalmak
- "Salonun içinde kimse kımıldayamadı. Hepsi olduğu yerde dondu. Taş kesildi." (Ömer Seyfettin)
-
Gelişmemek, yeniliklere açık olmamak
- "Bütün kafaların donmuş, taşlaşmış olmasını istiyorlar." (Çetin Altan)
-
[nsz]
Sıvı, soğuğun etkisiyle katı duruma gelmek, buz tutmak
- DOYMAZ
-
-
[sıfat]
Açgözlü
- "Hani vatandaşlarımız da güç, ele avuca sığmaz, kanmaz, doymaz insanlar olsa bari!" (Falih Rıfkı Atay)
-
[sıfat]
Açgözlü
- PAYDOS
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
İşi veya çalışmayı geçici olarak bırakma
- "Atatürk mektepten ayrılmak üzereyken paydos trampeti çaldığından hepimiz bahçeye boşandık." (Haldun Taner)
- "Birisi işini dokuzda paydos ederdi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[ünlem]
Herhangi bir işi bıraktırmak için söylenen bir söz
- "Paydos! Ne nakış dersi var ne Türkçe." (Aka Gündüz)
-
[isim]
İşi veya çalışmayı geçici olarak bırakma
- LİBİDO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İnsanın davranışlarının temelini oluşturan cinsel içgüdü
- "Daha evlenirken yaşamlarının libidoları belliydi." (Necati Cumalı)
-
[isim]
İnsanın davranışlarının temelini oluşturan cinsel içgüdü
- TENDON
- ...
- DİDONA
-
-
[isim]
Didon
-
[isim]
Didon
- VİDOLU
-
-
[sıfat]
Vido ile oynanan
- "Vidolu bezik partisi."
-
[sıfat]
Vido ile oynanan
- DOLAYI
-
-
[sıfat]
Çevrede, etrafta bulunan
- "Atlar koşacak. Pehlivanlar güreşecek. Şehirden, dolayı köylerden çağrılanlar geliyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
Ötürü
- "Daha dün bu sözümden dolayı okşuyorlardı." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Çevrede, etrafta bulunan
- DONATI
-
-
[isim]
Teçhizat
-
[isim]
Teçhizat
- DOLMUŞ
-
-
[sıfat]
Boş yeri kalmamış, meşbu
-
[isim]
Yolcu taşımaya yarayan kayık, motor, otomobil, minibüs vb. küçük taşıt
- "En iyisi ben buradan bir dolmuşa binip eve gideyim." (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Boş yeri kalmamış, meşbu
- KONDOR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Tepeli akbaba
-
[isim]
Tepeli akbaba
- KORDON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Genellikle ipekten yapılmış kalın ip
- "Yaver kordonu."
-
Saat, madalyon vb.ni asmaya yarayan ince zincir
- "Bize defineden pay çıkaracak derken bütün urbamızı, saat kordonumuzu, para cüzdanımızı, yeni potinlerimizi üste verdik." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
İnce tellerden örülen ve özellikle ütü, ızgara vb. ev araçlarında kullanılan elektrik kablosu
-
İnce uzun sıralar durumunda yapılmış oymalı duvar veya mobilya süsü
-
Teneke ve çinkodan yapılan eşyaların üstüne süs yapmak için kullanılan araç
-
Bir yere girip çıkmayı denetim altına almak için görevlilerden oluşturulan dizi
- "Polis kordonu. Kordonu kaldırmak."
-
Kıyı şeridi
-
Hamilelik döneminde anne ile bebeği arasında beslenmeyi sağlayan ince boru
-
Kabaran denizin kumsalda bıraktığı döküntü katmanı
-
[isim]
Genellikle ipekten yapılmış kalın ip