İçinde do olan 6 harfli 48 kelime var. İçerisinde DO bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında do olan kelimeler listesine ya da Sonu do ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

D O Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

DO, OD

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DOÇENT

Kelime Kökeni : Almanca

  1. [isim] Üniversitelerde profesörden önceki basamakta bulunan öğretim üyesi

SUDOKU
...
PAYDOS

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] İşi veya çalışmayı geçici olarak bırakma
    • "Atatürk mektepten ayrılmak üzereyken paydos trampeti çaldığından hepimiz bahçeye boşandık." (Haldun Taner)
    • "Birisi işini dokuzda paydos ederdi." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. [ünlem] Herhangi bir işi bıraktırmak için söylenen bir söz
    • "Paydos! Ne nakış dersi var ne Türkçe." (Aka Gündüz)

DOPİNG

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Bir spor yarışması sırasında vücuda ek enerji sağlamak için kullanılan uyarıcı ilaç
    • "Günahı boynuna, doping de yapıyormuş." (Haldun Taner)

DOLGAN
...
DOSTÇA

  1. [sıfat] Dosta yakışır, dost gibi
    • "Gerçekten dostça bir sohbet oldu, epeyce uzun sürdü." (Atilla İlhan)
  2. [zarf] Dosta yakışır biçimde, dostane

KORDON

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Genellikle ipekten yapılmış kalın ip
    • "Yaver kordonu."
  2. Saat, madalyon vb.ni asmaya yarayan ince zincir
    • "Bize defineden pay çıkaracak derken bütün urbamızı, saat kordonumuzu, para cüzdanımızı, yeni potinlerimizi üste verdik." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  3. İnce tellerden örülen ve özellikle ütü, ızgara vb. ev araçlarında kullanılan elektrik kablosu
  4. İnce uzun sıralar durumunda yapılmış oymalı duvar veya mobilya süsü
  5. Teneke ve çinkodan yapılan eşyaların üstüne süs yapmak için kullanılan araç
  6. Bir yere girip çıkmayı denetim altına almak için görevlilerden oluşturulan dizi
    • "Polis kordonu. Kordonu kaldırmak."
  7. Kıyı şeridi
  8. Hamilelik döneminde anne ile bebeği arasında beslenmeyi sağlayan ince boru
  9. Kabaran denizin kumsalda bıraktığı döküntü katmanı

DOĞMAK

  1. [nsz] Dünyaya gelmek
    • "Doğduğuma pişman olacak kadar sıkıntı çektim." (Halide Edip Adıvar)
  2. Güneş, ay, yıldız ufuktan yükselerek görünmek
    • "Bir sabah güneş doğarken kafile yola çıktı." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. [-e] Düşünce, hayal vb. zihinde birdenbire oluşmak
  4. Ortaya çıkmak, sonucu olmak
    • "Nezaket denen şey, kadının hanımlaşması ile beraber doğdu." (Falih Rıfkı Atay)

DOLAYI

  1. [sıfat] Çevrede, etrafta bulunan
    • "Atlar koşacak. Pehlivanlar güreşecek. Şehirden, dolayı köylerden çağrılanlar geliyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
  2. [zarf] Ötürü
    • "Daha dün bu sözümden dolayı okşuyorlardı." (Refik Halit Karay)

KONDOM

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Prezervatif

KONDOR

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Tepeli akbaba

DOĞRAM

  1. [isim] Doğrama sonucu ortaya çıkan parça

DOĞUCU
...
DOMİNE
...
REDOKS

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Bir atom veya molekülden ötekine bir veya daha çok elektronun geçişi olayı

DOLGUN

  1. [sıfat] Dolarak biçimi yuvarlaklaşmış
    • "Dolgun yastık."
  2. Şişmana yakın, balıketinde
    • "Dolgun karnını güçlükle taşıyan genç bir kadın gelip oturdu." (Burhan Felek)
  3. Çok, bol, fazla, yüksek (ücret, para vb.)
    • "İlk işi babasını memnun etmek için ona dolgun bir maaşa geçtiğini yazmak olmuş." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  4. Öfke, kızgınlık, kırgınlık vb. duygularla dolu
    • "Müftüye karşı adamakıllı dolgundu." (Reşat Nuri Güntekin)
  5. Birbirine uyan, uyum gösteren
    • "Atasözleri, çoğu zaman dolgun kafiyelere yaslanıyorlar." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)

DOKUMA

  1. [isim] Dokumak işi, mensucat, tekstil
    • "Halı dokuma sanatı. Dokuma sanayisi."
  2. Minder örtüsü, yatak kılıfı vb. için kullanılan ve boyalı pamuk ipliğinden dokunan bez
  3. [sıfat] Kumaş olabilen, kumaş yapılabilen
  4. Tezgâhta dokunarak elde edilen (kumaş)
  5. Yapı, oluşum
    • "Bunun için bu ad yıllara dayanacak, boyası has, dokuması sağlam bir ad olmalı, dedim." (Memduh Şevket Esendal)

DONAMA

  1. [isim] Süsleme, tezyin

DOĞACI

  1. [isim] Doğacılık yanlısı olan kimse, natürist

VİDOLU

  1. [sıfat] Vido ile oynanan
    • "Vidolu bezik partisi."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü