İçinde dik olan 5 harfli 22 kelime var. İçerisinde DİK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında dik olan kelimeler listesine ya da Sonu dik ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
D K İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
DİK
2 Harfli Kelimeler
İD, Kİ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HEDİK
-
-
[isim]
Kaynatılmış buğday, bulgur, mısır vb. şeyler
-
[isim]
Kaynatılmış buğday, bulgur, mısır vb. şeyler
- GEDİK
-
-
[isim]
Bir düzey üstündeki yıkık, çatlak veya aralık, rahne
- "Duvar gediği."
-
Dağ geçidi
-
Boşluk, eksiklik
- "... kanunların gediğinden alabildiğine yararlanıp küpünü doldurmuş bir açıkgözdü." (Haldun Taner)
-
Güçlük, güç durum
- "Gedikten kurtulmak."
-
Yarma saldırısında düşman mevzilerinde açılan yer
-
Bir işi yapmak, bir şeyden yararlanmak yolunda verilen hak, imtiyaz
-
Eksik dişli
-
[isim]
Bir düzey üstündeki yıkık, çatlak veya aralık, rahne
- DİKİZ
-
-
[isim]
Bakma, gözetleme, erkete
- "İsterseniz siz masanın altından dikiz edin ama belli olmasın." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Jale ... bilmem ben onu yine yakın dikize almış mıydım?" (Salâh Birsel)
-
[isim]
Bakma, gözetleme, erkete
- SADİK
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Sadistlik özelliği olan
- "Ah, siz sadik bir adamsınız. Bakışınızdan anladım." (Ömer Seyfettin)
-
Sadist
-
[sıfat]
Sadistlik özelliği olan
- LADİK
- ...
- DİKSE
-
-
[isim]
Ağaçsız yerlerde, kuş yakalamak için üstüne ökse yerleştirilen ağaç
-
[isim]
Ağaçsız yerlerde, kuş yakalamak için üstüne ökse yerleştirilen ağaç
- DİKEÇ
-
-
[isim]
Bağ çubuğu dikmek için delik açmaya yarayan demir
-
Kazık, sırık, ağaç çubuk
-
[isim]
Bağ çubuğu dikmek için delik açmaya yarayan demir
- DİKİT
-
-
[isim]
Mağaralarda tavandan damlayan kireçli suların katılaşmasıyla tabandan yukarıya doğru oluşan kalker birikintisi, stalagmit
-
[isim]
Mağaralarda tavandan damlayan kireçli suların katılaşmasıyla tabandan yukarıya doğru oluşan kalker birikintisi, stalagmit
- SİDİK
-
-
[isim]
İdrar
- "Bodrum, şimdi keskin bir eski çamaşır, sidik kokusu içinde idi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
İdrar
- DİKİŞ
-
-
[isim]
Dikme işi
- "Dikişe, oyaya başladı, hanım hanımcık yaşıyordu, memnundu." (Refik Halit Karay)
- "Kafasına iki dikiş attılar."
-
Dikme biçimi
- "Aralarında görüşmeye başlar başlamaz da hemen kumaş, terzi, dikiş, moda kelimeleri geçerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Dikilen yer
- "Astarın dikişi sökülmüş."
-
Giysi üzerinde gözle görülen dikilmiş iplik yolu
- "Ceketin yakasına dikiş yapılacak."
-
Dikilecek şey
- "Yanında demir bir bahçe iskemlesi, üstünde bir dikiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Giysi dikme işi, terzilik
- "Başkalarının dikişi görünüşte bizimkinden ayırt edilmez gibidir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Dikme işi
- ÇEDİK
-
-
[isim]
Mesh üzerine giyilen sarı pabuç
- "Kavuğu başından düşmüş, çedik pabuçlarından biri ayağından fırlamış." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Terlik
-
[isim]
Mesh üzerine giyilen sarı pabuç
- DİKTA
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Hiçbir şart olmaksızın körü körüne uyulması gereken buyruk
-
[isim]
Hiçbir şart olmaksızın körü körüne uyulması gereken buyruk
- DİKEL
-
-
[isim]
Meni
-
[isim]
Meni
- BADİK
-
-
[isim]
Ördek
-
Palaz
-
[sıfat]
Kısa boylu
- "Badik kızların yanı sıra perçemli öğrenciler geçiyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Ördek
- MADİK
-
Kelime Kökeni : Ermenice
-
[isim]
Miskete fiske vurarak oynanan zıpzıp oyunu
-
Dolap, hile
- "Gazetecilerin pintiliklerinden, kitapçıların madiklerinden uzak ve serbest yaşıyorum." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Miskete fiske vurarak oynanan zıpzıp oyunu
- DİKTE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir başkasına o anda söyleyerek yazdırma, yazdırım
- "Şimdi sana bir mektup dikte edeceğim." (Halide Edip Adıvar)
-
Bu biçimde yazdırılan şey
-
[isim]
Bir başkasına o anda söyleyerek yazdırma, yazdırım
- DİKEN
-
-
[isim]
Bazı bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuğu vb. bölümlerinde ve bazı hayvanların derisinde bulunan sert, ucu sivri ve batıcı çıkıntılardan her biri
- "Gül dikeni. Kirpinin dikenleri."
- "O bir yıl içinde diken üstünde otururum o evde; düş kuramam, şiir yazamam." (Melih Cevdet Anday)
- "Konuşmaya başladık. Yine kavga ederiz diye diken üstündeyim." (Refik Erduran)
-
Bu çıkıntıları çok olan bitki
-
[isim]
Bazı bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuğu vb. bölümlerinde ve bazı hayvanların derisinde bulunan sert, ucu sivri ve batıcı çıkıntılardan her biri
- DİKEY
-
-
[sıfat]
Başka bir doğru ile kesiştiğinde onunla birlikte dik açı oluşturan (doğru çizgi), amudi
- "a, b doğrusuna c noktasından dikey bir doğru indirilince 90 derecelik açı oluşur."
-
[zarf]
Dik olarak
-
[sıfat]
Başka bir doğru ile kesiştiğinde onunla birlikte dik açı oluşturan (doğru çizgi), amudi
- BEDİK
-
-
[isim]
Kazak Türklerinde bir hastalığın iyileşmesi için yapılan tören
-
[isim]
Kazak Türklerinde bir hastalığın iyileşmesi için yapılan tören
- DİKME
-
-
[isim]
Dikmek işi
-
Ahşap yapılarda pencere ve kapı yanlarına dikilen direklerden her biri
-
Bir evde aileyi sürdürecek olan tek çocuk
-
Ağaç, direk
-
Fidan, yeni dikilmiş fidan
-
Yük kaldırmakta kullanılan bir direkli maçuna
-
Dikey olan doğru veya düzlem, amut
-
[isim]
Dikmek işi