İçinde di olan 6 harfli 172 kelime var. İçerisinde Dİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında di olan kelimeler listesine ya da Sonu di ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
D İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
İD
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PENDİK
- ...
- TAKDİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyi karşılıksız olarak birine verme, sunma
- "İlk karşılık olarak şunu takdim edeyim." (Refik Halit Karay)
-
Tanıtma, tanıştırma
- "... nihayet Mehmet Akif Bey'e de takdim edildim." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Seni bu gece bizim eski diplomatımıza takdim edeceğim." (Ömer Seyfettin)
-
Öne alma, önceye alma
-
[isim]
Bir şeyi karşılıksız olarak birine verme, sunma
- DİMYAT
-
-
[isim]
Seyrek ve yuvarlak taneli bir çeşit üzüm
-
[isim]
Seyrek ve yuvarlak taneli bir çeşit üzüm
- DİRHEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Okkanın dört yüzde birine eşit olan, 3,207 g'lık eski bir ağırlık ölçüsü
- "Üstadı, profesörle taban tabana zıt yaradılışlı bir insandı yani dirhemle lakırtı söylüyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Bir tür gümüş para
-
[isim]
Okkanın dört yüzde birine eşit olan, 3,207 g'lık eski bir ağırlık ölçüsü
- NEDİME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hanım arkadaş
-
Hanım sultanın, yüksek makamda bulunan kadınların yardımcısı olan hanım
-
[isim]
Hanım arkadaş
- DİTMEK
-
-
[-i]
Yün, pamuk vb.ni tellere ayırarak kabartmak
-
Elle çok küçük parçalara ayırmak
- "Haşlanan etleri soğuduktan sonra didiniz."
-
[-i]
Yün, pamuk vb.ni tellere ayırarak kabartmak
- TAHDİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sınırlama, çevreleme, çevresini daraltma
-
[isim]
Sınırlama, çevreleme, çevresini daraltma
- EDİNTİ
-
-
[isim]
Edinilen, kazanılan şey
-
[isim]
Edinilen, kazanılan şey
- DİSKUR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Söylev, nutuk
- "Adayın etnoloji kürsüsüne layık olmadığına dair bir diskur geçer." (Haldun Taner)
-
[isim]
Söylev, nutuk
- DİLDAŞ
-
-
[isim]
Aynı dili konuşanlardan her biri
-
[isim]
Aynı dili konuşanlardan her biri
- MÜDİRE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kadın müdür, kadın yönetici
-
[isim]
Kadın müdür, kadın yönetici
- DİRİCE
-
-
[sıfat]
Biraz diri
-
[sıfat]
Biraz diri
- TEDİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Para vb. bir şey verme, ödeme
- "Ücretin yarısını da o gün tediye ettim." (Haldun Taner)
-
Gerçekleşen bir alacağı para ile ödeme
-
[isim]
Para vb. bir şey verme, ödeme
- BARUDİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Koyu gri renk
- "Esmerliği peçesinin altından dahi hissedilmekte idi; bilmem ki barudi mi demeliyim." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Bu renkte olan
-
[isim]
Koyu gri renk
- ARMUDİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Armut biçiminde olan
-
[sıfat]
Armut biçiminde olan
- BİGUDİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kadınların saçlarını kıvırmak için kullandıkları, metal, sünger veya plastikten, boru biçiminde küçük araç
-
[isim]
Kadınların saçlarını kıvırmak için kullandıkları, metal, sünger veya plastikten, boru biçiminde küçük araç
- DİZMEK
-
-
[-i]
Bazı nesneleri iplik, tel vb.ne geçirmek
- "Ortada, hasırların üstünde yığılı tütün yapraklarının etrafında, ana, iki kız oturmuş tütün diziyorlardı." (Necati Cumalı)
-
Yan yana veya üst üste sıralamak
- "Odanın ortasına üç ayaklı masayı koymuş, etrafına sandalyeleri diziyordu." (Peyami Safa)
-
Harfleri yan yana getirerek yazı düzenlemek
-
Düzenlemek, hazırlamak
- "Daha önce kahvaltıyı gül motifli, basma örtülü küçük masaya dizmişti." (Haldun Taner)
-
[-i]
Bazı nesneleri iplik, tel vb.ne geçirmek
- DİNERİ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
İskambil kâğıtlarındaki işaretlerden karo
-
[isim]
İskambil kâğıtlarındaki işaretlerden karo
- DİRLİK
-
-
[isim]
Yaşayış, hayat, sağlık, varlık, geçim
-
Huzur, erinç
- "Madem birsin, birlik olsun / Dilde, dinde, milliyette / Murat et de dirlik olsun / Baştan başa cemiyette." (Orhan Seyfi Orhon)
-
Osmanlı İmparatorluğu'nda bir hizmete karşılık olmak üzere bir kimseye devletçe verilen aylık veya bir yere bağlı gelir
- "Zaten onun için, hazinelerin, varlıkların, dirliklerin ne değeri vardır." (Samiha Ayverdi)
-
[isim]
Yaşayış, hayat, sağlık, varlık, geçim
- BADİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çöl
- "Bütün İslam diyarlarından, Afrika'nın badiyelerinde Müslümanlar hep bir Mehdi'yi beklerler." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Çöl