İçinde den olan 5 harfli 18 kelime var. İçerisinde DEN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında den olan kelimeler listesine ya da Sonu den ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

D E N Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

DE, EN, NE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DENEK

  1. [sıfat] Üzerinde deney yapılan (canlı veya şey)

MADEN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Yer kabuğunun bazı bölgelerinde çeşitli iç ve dış doğal etkenlerle oluşan, ekonomik yönden değer taşıyan mineral
  2. [sıfat] Bu mineralden yapılmış
    • "Maden kap."
  3. Maden ocağı veya maden işletmesi
  4. Çok değerli şeyleri kapsayan kaynak
    • "Bu kütüphane bir madendir, değerini bilin."
  5. Uyuşturucu, esrar, eroin
    • "İstersen sana biraz maden vereyim de çek!" (Osman Cemal Kaygılı)
  6. Kolay ve iyi kazanç sağlayan iş veya parası elinden kolaylıkla alınan kimse
  7. Metal

NEDEN

  1. [isim] Bir olayı ve durumu gerektiren, doğuran başka olay veya durum, sebep
    • "İzmir'in işgali faciası, özel nedenlerden, onu ayrıca ilgilendiriyor." (Atilla İlhan)
  2. [zarf] Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılan bir söz; niçin
    • "Biz şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz?" (Haldun Taner)
  3. Bir varlığı veya olayı etkileyen, oluşturan, doğuran şey, sebep, illet

DENYO

  1. [sıfat] Dengesiz, delibozuk
  2. Sersem, budala
  3. [isim] Emanet, rehin, tutu

DENEY

  1. [isim] Bilimsel bir gerçeği göstermek, bir yasayı doğrulamak, bir varsayımı kanıtlamak amacıyla yapılan işlem, tecrübe
    • "... kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz, rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz." (Anayasa)
  2. Deneyim, tecrübe
    • "Herkesin kendi deneyi ile bildiği bir gerçek vardır." (Haldun Taner)

DENME

  1. [isim] Denmek, denilmek işi

LADEN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Ladengillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen tüylü ve genellikle yapışkan yapraklı, beyaz veya pembe çiçekli, reçinesi hekimlikte kullanılan bir bitki (Cistus creticus)
  2. Bu bitkiden elde edilen sürme, rastık

DENİM

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Kot vb. yapımında kullanılan bir tür pamuklu kumaş

BEDEN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Canlı varlıkların maddi bölümü, vücut
  2. Vücudun, baş, kol ve bacak dışında kalan bölümü, gövde
    • "Yemen halkı yaz günlerinde bedenlerini serinletmek için kabuğu kaynatıp içerler." (Salâh Birsel)
  3. Giysilerde ölçü
  4. Kale duvarı

GÖDEN

  1. [isim] Kalın bağırsağın son bölümü, göden bağırsağı, rektum
  2. İşkembe
  3. Hayvanın midesi

ERDEN

  1. [sıfat] Bakire
    • "Bu cinayetleri işlemiş olanların iç dünyalarında erden kalmış yığınla insani zenginlik belirir." (Selim İleri)

DENET

  1. [isim] Denetleme işi, teftiş
  2. Laboratuvar işlemi tamamlanmış bir filmin herhangi bir eksiği olup olmadığını anlamak için dağıtımcıya verilmeden önce incelenmesi

ÖZDEN

  1. [sıfat] Özle, öz varlıkla, gerçekle ilgili
  2. İçten, candan, samimi
    • "Ama ne kadar özden, ne kadar inandırıcıydı bir bilseniz." (Yusuf Ziya Ortaç)
  3. [isim] Timüs

DÜDEN

  1. [isim] Kireçli bölgelerde kirecin erimesi veya yer altındaki karstlı bir çukur tavanın çökmesiyle oluşan doğal kuyu

DENLİ

  1. [edat] "Kadar" anlamında üstünlük derecesini belirten bir söz
    • "Ne denli uğraşsanız boştur, nesir yazarının da şair kadar saygıya layık olduğuna kimseyi inandıramazsınız." (Nurullah ataç)

DENİZ

  1. [isim] Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi
    • "Biz tayfaları da deniz tuttu ama geminin doktoru bir defacık olsun, görünmedi." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Denizdeki balığın karada komisyonculuğunu yapıyorlardı." (Ercüment Ekrem Talu)
    • "Denize açıldıktan beş on gün sonra iki ciddi fırtına ile karşılaştım." (Halikarnas Balıkçısı)
  2. Bu su kütlesinin belirli bir parçası
    • "Marmara Denizi. Karadeniz."
  3. Aydaki düzlükler
  4. Geniş alan
  5. Çokluk, yoğunluk

DENGE

  1. [isim] Bir nesnenin veya bir insanın devrilmeden durma hâli, muvazene, balans
    • "İnsan başka türlü düşünmez: aklına danışır, duygularını dinler, ikisi arasında dengeyi sağlayacak bir yol bulmaya çalışır." (Azra Erhat)
    • "Sular dizimize çıktı, göğsümüze, derken ayaklarımız kaydı, dengemizi kaybettik." (Mahmut Yesari)
  2. Zihinsel ve duygusal uyum, istikrar
    • "Ruhsal denge."
  3. Siyasi güçlerin, yetkilerin birbirini sınırlayacak biçimde dağıtılması
  4. Ekonomik hayatın uyumlu düzeni
  5. Birbirini ortadan kaldıran güçlerin sonucu olan durma hâli

ELDEN

  1. [zarf] Doğrudan
    • "Atanma yazımı elden aldım, gidiyorum."
  2. Hemen
    • "Parayı elden yolladı."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü