İçinde de olan 6 harfli 202 kelime var. İçerisinde DE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında de olan kelimeler listesine ya da Sonu de ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BİZDEN
-
-
bizim tarafımızda olan (kimse)
- "Biz, Türkler, bütün tarihî hayatımızca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz!" (Atatürk)
- "Şehir uşağıyız. Bize de mi lolo? Bu işin içinde bir karı dalaveresi olduğunu anladım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
bizim tarafımızda olan (kimse)
- DEFİNE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Toprak altına gömülerek saklanmış para veya değerli şeyler, gömü
-
[isim]
Toprak altına gömülerek saklanmış para veya değerli şeyler, gömü
- İNDEKS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dizin
-
Gösterge
- "Fiyat indeksi. Geçim indeksi."
-
[isim]
Dizin
- MABUDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çok tanrılı dinlerde kendisine tapınılan dişi tanrı, tanrıça, ilahe
-
Tapınırcasına sevilen kadın, sevgili
-
[isim]
Çok tanrılı dinlerde kendisine tapınılan dişi tanrı, tanrıça, ilahe
- DEFAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kereler, kezler
-
[isim]
Kereler, kezler
- DESTEK
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir şeyin yıkılmaması için konulan eğik veya düz dayak, payanda
- "Dernekler ... siyasi partilerden destek göremez ve onlara destek olamazlar." (Anayasa)
-
Üzerine bir şey oturtmaya, tutturmaya, koymaya yarar araç, hamil
- "Şamdan, sehpa, sacayak birer destektir."
-
Maddi ve manevi yardımcı, dayanak
- "Kızardı, söylenirdi ama gene de tek desteği oydu hayatta." (Orhan Hançerlioğlu)
-
Bir birlik için sağlanan yardım veya koruma
-
Bir vektörü taşıyan sonsuz doğru
-
[isim]
Bir şeyin yıkılmaması için konulan eğik veya düz dayak, payanda
- DELGEÇ
-
-
[isim]
Mukavva, kâğıt, kayış, maden vb.nde delik açmaya yarayan araç, delecek, zımba
-
[isim]
Mukavva, kâğıt, kayış, maden vb.nde delik açmaya yarayan araç, delecek, zımba
- DEHDEH
-
-
[isim]
Çocuk dilinde at
-
[isim]
Çocuk dilinde at
- SADECE
-
-
[zarf]
Yalnızca
- "Her millette olduğu gibi bizde de kelimeleri, şiir canlandırmış, nesir sadece kullanmıştır." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[zarf]
Yalnızca
- TÜRDEŞ
-
-
[sıfat]
Türleri bir olan
-
[sıfat]
Türleri bir olan
- DEVECİ
-
-
[isim]
Deve sahibi, deve kiralayan kimse
-
Deve kervanını güden kimse
-
Çok sert ve kaba oynayan kimse
-
[isim]
Deve sahibi, deve kiralayan kimse
- GÖNDER
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
Üvendire
-
Kayık ve yelkenli gemilere yön vermeye yarayan, ucunda metal olan ağaç sopa
-
[isim]
Bayrak direği
-
Üvendire
- DEHŞET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir tehlike veya korkunç bir şey karşısında duyulan ürküntü, yılgı
- "Olduğum yerde korkudan ve dehşetten donmuştum." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Oyun, okuyanı hiçbir tarih kitabının etkilemeyeceği kadar kuvvetle Fransız İhtilali'nin amansız, dehşet saçan günleriyle karşı karşıya bırakır." (Necati Cumalı)
- "Korkunç jestlerle yaptığı kara bulut tasvirleri bizi yeniden dehşete düşürdü." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Ev sahibi dehşete kapılmış gibiydi." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
Olağanüstü
- "Sen büyüdükçe dehşet bir şey oluyorsun." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[ünlem]
Olağanüstü şeyler karşısında şaşma anlatan bir söz
- "Dehşet, bu ne güzellik!"
-
[isim]
Bir tehlike veya korkunç bir şey karşısında duyulan ürküntü, yılgı
- DEREKE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aşağı derece
- "... ben Bayraktar Paşazade Haluk Bey'in kızı, evime pansiyoner alacak derekeye düşeyim." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Aşağı derece
- KASİDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
On beş beyitten az olmayan, bütün beyitlerin ikinci dizeleri en baştaki beyit ile uyaklı olan ve çoğu kez büyükleri övmek için yazılan divan edebiyatı şiir türü
-
[isim]
On beş beyitten az olmayan, bütün beyitlerin ikinci dizeleri en baştaki beyit ile uyaklı olan ve çoğu kez büyükleri övmek için yazılan divan edebiyatı şiir türü
- SİZDEN
-
-
karşı taraftan olan (kimse)
- "... sizden iyi olmasın pek babacan, cana yakın bir adamdır." (Haldun Taner)
- "Doktor 'size doyum olmaz' diye gülerek müsaade istedi. Ayağa kalktı." (Ömer Seyfettin)
-
karşı taraftan olan (kimse)
- VADELİ
-
-
[sıfat]
Vadesi olan
- "Kısa ve uzun vadeli hiçbir ödünç alma imkânı yoktu." (Falih Rıfkı Atay)
-
Süresi sınırlanmış
-
[sıfat]
Vadesi olan
- DEFTER
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Genellikle hafif bir kapak içerisinde, yazı yazmak için bir araya tutturulmuş kâğıt yaprakları
- "Nikâh memurunun masasında, biraz sonra imzalayacakları defter vardı." (Suat Derviş)
- "Bir defterler tutardı, bayılırdık." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Ondan vazgeçiniz artık. O buranın defterinden silindi gibi bir şey oldu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Sevmek, inanmak, bağlanmak gibi şeyler defterinde yoktu." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Genellikle hafif bir kapak içerisinde, yazı yazmak için bir araya tutturulmuş kâğıt yaprakları
- ÇİĞDEM
-
-
[isim]
Zambakgillerden, türlü renklerde çiçek açan, çok yıllık, yumrulu bir kır bitkisi, mahmur çiçeği (Colchicum)
-
[isim]
Zambakgillerden, türlü renklerde çiçek açan, çok yıllık, yumrulu bir kır bitkisi, mahmur çiçeği (Colchicum)
- DENEME
-
-
[isim]
Denemek işi, sınama, deneyim, tecrübe
- "Bunun deneme olduğunu müdürden başka kimseye söylemediği için ilk deneme fabrikayı birbirine kattı." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Son biçimini bulmamış, taslak durumunda olan
-
Herhangi bir konuda yeni ve kişisel görüşlerle bezenmiş bir anlatım içinde sunulan düz yazı türü
- "Öykülerimde, denemelerimde beni yazmaya iten yüreğimin taşmasıdır." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Denemek işi, sınama, deneyim, tecrübe