İçinde de olan 4 harfli 50 kelime var. İçerisinde DE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında de olan kelimeler listesine ya da Sonu de ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ÖDEV
-
-
[isim]
Yapılması, yerine getirilmesi, insanlık duygusu, töre ve yasa bakımından gerekli olan iş veya davranış, vazife, vecibe
- "Doktor da rahattır. Ödevini yapmıştır." (Haldun Taner)
-
Öğretmenin öğrencilere okul dışında yapmaları için verdiği çalışma
-
[isim]
Yapılması, yerine getirilmesi, insanlık duygusu, töre ve yasa bakımından gerekli olan iş veya davranış, vazife, vecibe
- DERZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Duvar taşlarının veya tuğlalarının harçla doldurulup üzerinden mala çekilerek düzeltilen aralığı
-
[isim]
Duvar taşlarının veya tuğlalarının harçla doldurulup üzerinden mala çekilerek düzeltilen aralığı
- İADE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alınmış bir şeyi geri verme
- "Sekiz buçuk altını iade için eline mühim bir para geçmesi lazımdı." (Refik Halit Karay)
- "Hariciye Nazırı Tevfik Paşa gelerek iade edilmelerini talep eylemiş." (Ahmet Rasim)
-
Verilen bir şeyi almayarak geri çevirme, reddetme
-
Karşılıklı olarak yapma, mukabele etme
- "Karşıki kayalar benim sesimi bana iade ettiler." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
İadeli
-
[isim]
Alınmış bir şeyi geri verme
- DEMO
-
-
[isim]
Gösteri
-
[isim]
Gösteri
- İDEA
-
Kelime Kökeni : Yunanca
-
[isim]
Düşünce
- "İdea akılla algılananın en üst aşamasını yani kavramı tanımlar." (Azra Erhat)
-
[isim]
Düşünce
- ÖDEM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dokularda genellikle yüzde, ellerde, ayaklarda ve bazı iç organlarda aşırı miktarda sıvı birikmesi
-
[isim]
Dokularda genellikle yüzde, ellerde, ayaklarda ve bazı iç organlarda aşırı miktarda sıvı birikmesi
- ZADE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Oğul, evlat
- "Şimdi bilmem ne zade namı altında, İstanbul'un en büyük zenginlerinden biriydi." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Doğmuş
-
[isim]
Oğul, evlat
- DEVA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İlaç, çare
- "Deva bulmaz bir can kaygısına düşer." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
İlaç, çare
- ADEM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yokluk
- "Ne civarda bir köy var ne bir evin hayali / Sonun ademdir diyor insana yolun hâli." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
-
[isim]
Yokluk
- DEHA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İnsan zekâsının, insan kişiliğinin erişebileceği en yüksek düzey, dâhilik
- "Hepimiz Mustafa Kemal'in askerlik dehasına inanırdık." (Falih Rıfkı Atay)
-
Dâhi
- "Dehalar muvaffak olmak için zamanlarını ve şartlarını unutamazlar." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
İnsan zekâsının, insan kişiliğinin erişebileceği en yüksek düzey, dâhilik
- EDEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Toplum töresine uygun davranma
- "Olur şey mi bu, haydi edebinle çık git, çekil karşımdan!" (Abdülhak Şinasi Hisar)
- "Edeptir söylemesi, donuna kaçırmış."
-
İyi ahlak, incelik, terbiye
-
[isim]
Toplum töresine uygun davranma
- DEFİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Taraflardan birinin kendisine açılan davada borçtan kurtulmak için başvurduğu her türlü yol
-
[isim]
Taraflardan birinin kendisine açılan davada borçtan kurtulmak için başvurduğu her türlü yol
- DEME
-
-
[isim]
Demek işi
- "Tencere dibin kara hikâyesi, kimin kime ne demeye hakkı var?" (Haldun Taner)
- "Çağımızı kötülemek, bugün gerçek şair, eskisinden azdır demeye getirmek için mi söylüyorum bunları..." (Nurullah ataç)
- "İşimiz bitiyor demeye kalmadı, herkes ayağa kalktı."
- "Ne demek! "Dörde kadar evlenir erkek" demeye kalmadan başladı şirretliğe." (Mehmet Akif Ersoy)
-
Anlam
- "Bu söz ne demeye gelir?"
-
Halk edebiyatında şiir
-
Genellikle Alevi şairlerin tarikatlarıyla ilgili konuları işleyen şiirlerine, kendilerince verilen ad
-
Ağıt
-
Atasözü
-
[isim]
Demek işi
- DEST
- ...
- DENİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Alçak, kötü, kişiliksiz (kimse)
-
[sıfat]
Alçak, kötü, kişiliksiz (kimse)
- DEBİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir akarsuyun herhangi bir kesiminden saniyede geçen suyun hacmi, akım
-
[isim]
Bir akarsuyun herhangi bir kesiminden saniyede geçen suyun hacmi, akım
- ADET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sayı
-
Tane
- "Toplananların adedi dokuz on bini geçince bir silah patlatılacaktı." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Sayı
- ELDE
-
-
[isim]
Çarpma ve toplama işlemlerinde bir sonraki sıranın rakamlarına katılacak olan sayı
-
[isim]
Çarpma ve toplama işlemlerinde bir sonraki sıranın rakamlarına katılacak olan sayı
- BİDE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bedenin belden aşağı bölümlerini yıkamakta kullanılan tuvalet aracı
-
[isim]
Bedenin belden aşağı bölümlerini yıkamakta kullanılan tuvalet aracı
- DENK
-
-
[sıfat]
Ağırlık bakımından eşit olan
- "Neleri, nasıl yazacağımıza gelince, yaşadığım günden başlayıp, denk geldikçe geriye dönüşlerle." (Nezihe Meriç)
- "Bizimkinin evde olmadığı bir zamana denk getirirsem çağıracağım, bakalım gelecek mi?" (Çetin Altan)
- "Şehrin ortasında bir kurulu düzen var ki dengi dengine işleyip duruyor." (Nezihe Meriç)
-
0,80175 g olan ağırlık ölçü birimi
- "Dolunun her biri, denk gelse bir kafa yarardı." (Tarık Buğra)
-
Uygun, nitelik yönünden eşit
-
[sıfat]
Ağırlık bakımından eşit olan