İçinde da olan 7 harfli 275 kelime var. İçerisinde DA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında da olan kelimeler listesine ya da Sonu da ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A D Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AD
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- HAYDARİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dervişlerin giydiği, kolsuz, kısa, aba hırka
-
Süzme yoğurt, sarımsak, nane, dereotu ve tereyağı karışımıyla hazırlanan bir tür meze
-
[isim]
Dervişlerin giydiği, kolsuz, kısa, aba hırka
- KODAMAN
-
-
İleri gelen, para veya makam sahibi kimse
-
İleri gelen, para veya makam sahibi kimse
- DAYAMAK
-
-
[-i]
Yaslamak
- "Sol kolunu yürürken hep kalçasına dayardı." (Ömer Seyfettin)
- "Karyolalar, koltuklar, kanepelerle dayayıp döşemek lazım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Bir yerden, bir kimseden yararlanmak, güç almak
- "Kürekleri iskeleye dayayarak bütün hızıyla itti." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Korkutmak için hızla, öfkeyle yaklaştırmak, uzatmak
- "Mektubu gözüne dayadı. Bıçağı göğsüne dayadı."
-
[-e]
Varmak, ulaşmak
-
Kalitesiz, kötü veya çürük bir malı, gizlice iyi olanların arasına katıp müşteriye satmak
-
[-e]
Vakit geçirmeden, bekletmeden vermek
- "Tezgâha giden garson, önüme koca bir kadeh rakı dayadı." (Osman Cemal Kaygılı)
-
[-i]
Kapı veya pencereyi ardına kadar açmak
-
[-i]
Yaslamak
- DULDALI
-
-
[sıfat]
Duldası olan
-
[sıfat]
Duldası olan
- BEDAHET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Besbelli, apaçık olma durumu
-
Bir konuda hazırlıksız konuşabilme yeteneği
-
[isim]
Besbelli, apaçık olma durumu
- DAĞINIK
-
-
[sıfat]
Geniş bir alana yayılmış olan
-
Bir arada olmayan, birbiriyle bağlantısız
-
Düzeni bozuk, düzensiz, karışık
- "Kadın yatağın içinde saçları dağınık, dimdik oturuyordu." (Peyami Safa)
-
Hoş görünmeyen, uyumsuz
- "Bağırarak konuşmaktan hoşlanmaz, dağınık kıyafetle, kocasına bile görünmez bir kadın." (Memduh Şevket Esendal)
-
Düşüncelerini toparlayamayan
- "Şu anda kafam çok dağınık."
-
[sıfat]
Geniş bir alana yayılmış olan
- DÜNYADA
-
-
[zarf]
Hiçbir zaman, hiçbir biçimde
- "Bu kitabı dünyada kimseye vermem."
-
[zarf]
Hiçbir zaman, hiçbir biçimde
- TANDANS
- ...
- ÇİMADAM
- ...
- FERDASI
- ...
- MÜDAVİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Bir yere sürekli olarak giden (kimse), gedikli
- "Her kanepenin önünde ayrı ayrı durarak parkta müdavimleri selamlarlar." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Bir yere sürekli olarak giden (kimse), gedikli
- SADAKAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İçten bağlılık, sağlam, güçlü dostluk
- "Vazifemi sadakatle yaptığımdan dolayı memnun olduklarını sanıyorum." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
İçten bağlılık, sağlam, güçlü dostluk
- DANIŞIK
-
-
[isim]
Olmayan bir durumu varmış gibi göstermek veya olduğundan başka anlatmak için önceden yapılan anlaşma, muvazaa
-
[isim]
Olmayan bir durumu varmış gibi göstermek veya olduğundan başka anlatmak için önceden yapılan anlaşma, muvazaa
- SEVDALI
-
-
[sıfat]
Sevdaya tutulmuş olan, tutkun, vurgun, âşık
- "Cömert sevgili bunların da parasını saydıktan sonra iki sevdalı oradan çıktılar." (Haldun Taner)
-
Bir şeye gereğinden çok düşkünlük gösteren, eğilim duyan
-
[sıfat]
Sevdaya tutulmuş olan, tutkun, vurgun, âşık
- ANDANTE
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[zarf]
Adacyo ile andantino arası, yarı yavaş bir biçimde (çalınmak)
-
[zarf]
Adacyo ile andantino arası, yarı yavaş bir biçimde (çalınmak)
- DADANIŞ
-
-
[isim]
Dadanma işi veya biçimi
-
[isim]
Dadanma işi veya biçimi
- DALANMA
-
-
[isim]
Dalanmak işi
-
[isim]
Dalanmak işi
- DAMITMA
-
-
[isim]
Damıtmak işi, taktir
-
[isim]
Damıtmak işi, taktir
- ODABAŞI
-
-
[isim]
Hanlarda çalışan uşakların başı
- "Hana gelinceye kadar planını kurmuştu. Odabaşı ile hemen hesabını kesti." (Ömer Seyfettin)
-
Yeniçeri kuruluşunda görevi alaylarda selam törenlerini düzenlemek ve yönetmek olan subay
-
[isim]
Hanlarda çalışan uşakların başı
- SADARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sadrazamlık
-
[isim]
Sadrazamlık