İçinde da olan 6 harfli 194 kelime var. İçerisinde DA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında da olan kelimeler listesine ya da Sonu da ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A D Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AD

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

DALFES

  1. [isim] Üstünde sarık bulunmayan, sarıksız fes

TOYDAN

  1. [isim] Toy kuşunun iri bir türü

DALGIÇ

  1. [isim] Deniz dibine inilebilecek özel donanımla su altında çalışmayı meslek edinen kimse, balık adam, kurbağa adam
  2. Başkasına ait olan bir şeyi habersiz alma huyunda olan kimse

DALSIZ

  1. [sıfat] Dalı olmayan

KİNDAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [sıfat] Kinci, kinli
    • "Sert, sivri, kindar bir bakış." (Refik Halit Karay)

ADALAR
...
GİRDAP

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bir engelle karşılaşan su veya hava akıntısının dönerek ve çukurlaşarak yaptığı çevrinti, ters akıntıların oluşturduğu dönme, eğrim, çevri, burgaç, anafor
  2. Tehlikeli yer veya durum
    • "Biz, aksiyonu olmayan teorilerin girdaplarında boğulmuşuzdur." (Atilla İlhan)

ANINDA

  1. [zarf] Çabucak

KURADA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] İşe yaramaz, yıpranmış, eskimiş, bozulmuş (eşya)
  2. Gelişmemiş, cılız
    • "Pencereyi açar açmaz bu karı çarpık bacakları, kurada kolları, porsuk gerdanla karşıma çıkar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

GADDAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Acıması olmayan, başkalarına haksızlık eden, merhametsiz, katı yürekli, insafsız davranan, kıyıcı
    • "Onu sevenler, farkında olmadan acı, insafsız ve gaddar bir sevginin zindanı içinde eziyor, sıkıyor, boğuyorlardı." (Samiha Ayverdi)

SANDAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sandalgillerden, kerestesi sert ve kokulu bir ağaç (Santalum album)

ŞUNDAN

  1. şu nedenle
    • "Masanın üstünde şu mektubu buldu" (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bir incir çekirdeğini doldurmayan sebeplerle şunun şurasında ne var ki ağzımızın tadını kaçırıyorsunuz." (Osman Cemal Kaygılı)

SIRDAŞ

  1. [isim] Birinin sırlarını bilen kimse, mahrem
    • "Her konuda yardımcı olabilecek güvenilir bir sırdaş bulmam gerekiyordu." (Refik Erduran)
    • "Bu kolay işi güçleştirme yavrum; arkadaş ol benimle, sırdaş ol." (Turan Oflazoğlu)
  2. Birinin sırrını bilecek kadar ona yakın olan kimse

ŞÜHEDA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Şehitler
    • "Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda." (Mehmet Akif Ersoy)

CIDAĞI

  1. [isim] Atın iki omzunun arası
  2. Derin, işleyen yara, büyük çıban

İSTİDA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Dilekçe, arzuhal
    • "İstida müsveddesi birkaç kere müdürün yanına gitti geldi." (Reşat Nuri Güntekin)

GERDAN

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Vücudun omuzlarla baş arasında kalan ön bölümü
    • "Başını geri atıp gerdanını olanca beyazlığıyla göstererek sarsıla sarsıla güldü." (Haldun Taner)
    • "Avrupa tiyatrosunda işveli gerdan kırışları, meşhur kantolarıyla, ortalığı kırıp geçirdiği zamanlar!" (Atilla İlhan)
  2. Şişmanlarda çenenin altındaki tombulluk
    • "Sivri çenenin altında iki kat bir gerdan." (Aka Gündüz)
  3. Kesim hayvanlarında boyun

BOĞADA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Küllü veya sodalı su ile çamaşır yıkama
  2. Yıkanmak üzere hazırlanmış çamaşırın üzerine sıcak kül suyu süzme işi
    • "Karına söyle, boğadayı çok sert yapmasın, çamaşırları çürütür." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

HARDAL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Turpgillerden, 100-150 cm yükseklikte, sarı çiçekli, deriyi yakıcı nitelikte olan ve tohumu hekimlikte kullanılan, tadı acı ve bir yıllık bir bitki (Brassica nigra)
  2. Bu tohumun toz durumuna getirilmiş veya sirke ile karıştırılarak yapılmış macunu
    • "Sofra hardalı."

KUNDAK

Kelime Kökeni : Rumca

  1. [isim] Yangın çıkarmak için bir yere konulan tutuşmuş yağlı bez parçası vb
    • "Ben şamdanımla evveli kapının önüne yığılan şeyleri, sonra cibinliği, perdeleri, bütün duvarları çeviren kundakları tutuşturacağım." (Halit Ziya Uşaklıgil)
  2. Tüfek gibi bazı ateşli silahlarda bunları çeşitli yönlere çevirmeye yarayan, namlunun altında bulunan ağaç veya metal bölüm
    • "Amcası Mustafa geldi eve, ona bir kundağı sedefli tüfek getirdi." (Yahya Kemal)
  3. Arabalarda dingil yatağı
  4. Ara bozma, fitne, fesat

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü