İçinde da olan 6 harfli 194 kelime var. İçerisinde DA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında da olan kelimeler listesine ya da Sonu da ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A D Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AD
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DALFES
-
-
[isim]
Üstünde sarık bulunmayan, sarıksız fes
-
[isim]
Üstünde sarık bulunmayan, sarıksız fes
- TOYDAN
-
-
[isim]
Toy kuşunun iri bir türü
-
[isim]
Toy kuşunun iri bir türü
- DALGIÇ
-
-
[isim]
Deniz dibine inilebilecek özel donanımla su altında çalışmayı meslek edinen kimse, balık adam, kurbağa adam
-
Başkasına ait olan bir şeyi habersiz alma huyunda olan kimse
-
[isim]
Deniz dibine inilebilecek özel donanımla su altında çalışmayı meslek edinen kimse, balık adam, kurbağa adam
- DALSIZ
-
-
[sıfat]
Dalı olmayan
-
[sıfat]
Dalı olmayan
- KİNDAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Kinci, kinli
- "Sert, sivri, kindar bir bakış." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Kinci, kinli
- ADALAR
- ...
- GİRDAP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Bir engelle karşılaşan su veya hava akıntısının dönerek ve çukurlaşarak yaptığı çevrinti, ters akıntıların oluşturduğu dönme, eğrim, çevri, burgaç, anafor
-
Tehlikeli yer veya durum
- "Biz, aksiyonu olmayan teorilerin girdaplarında boğulmuşuzdur." (Atilla İlhan)
-
[isim]
Bir engelle karşılaşan su veya hava akıntısının dönerek ve çukurlaşarak yaptığı çevrinti, ters akıntıların oluşturduğu dönme, eğrim, çevri, burgaç, anafor
- ANINDA
-
-
[zarf]
Çabucak
-
[zarf]
Çabucak
- KURADA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İşe yaramaz, yıpranmış, eskimiş, bozulmuş (eşya)
-
Gelişmemiş, cılız
- "Pencereyi açar açmaz bu karı çarpık bacakları, kurada kolları, porsuk gerdanla karşıma çıkar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[sıfat]
İşe yaramaz, yıpranmış, eskimiş, bozulmuş (eşya)
- GADDAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Acıması olmayan, başkalarına haksızlık eden, merhametsiz, katı yürekli, insafsız davranan, kıyıcı
- "Onu sevenler, farkında olmadan acı, insafsız ve gaddar bir sevginin zindanı içinde eziyor, sıkıyor, boğuyorlardı." (Samiha Ayverdi)
-
[sıfat]
Acıması olmayan, başkalarına haksızlık eden, merhametsiz, katı yürekli, insafsız davranan, kıyıcı
- SANDAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sandalgillerden, kerestesi sert ve kokulu bir ağaç (Santalum album)
-
[isim]
Sandalgillerden, kerestesi sert ve kokulu bir ağaç (Santalum album)
- ŞUNDAN
-
-
şu nedenle
- "Masanın üstünde şu mektubu buldu" (Memduh Şevket Esendal)
- "Bir incir çekirdeğini doldurmayan sebeplerle şunun şurasında ne var ki ağzımızın tadını kaçırıyorsunuz." (Osman Cemal Kaygılı)
-
şu nedenle
- SIRDAŞ
-
-
[isim]
Birinin sırlarını bilen kimse, mahrem
- "Her konuda yardımcı olabilecek güvenilir bir sırdaş bulmam gerekiyordu." (Refik Erduran)
- "Bu kolay işi güçleştirme yavrum; arkadaş ol benimle, sırdaş ol." (Turan Oflazoğlu)
-
Birinin sırrını bilecek kadar ona yakın olan kimse
-
[isim]
Birinin sırlarını bilen kimse, mahrem
- ŞÜHEDA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şehitler
- "Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda." (Mehmet Akif Ersoy)
-
[isim]
Şehitler
- CIDAĞI
-
-
[isim]
Atın iki omzunun arası
-
Derin, işleyen yara, büyük çıban
-
[isim]
Atın iki omzunun arası
- İSTİDA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dilekçe, arzuhal
- "İstida müsveddesi birkaç kere müdürün yanına gitti geldi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Dilekçe, arzuhal
- GERDAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Vücudun omuzlarla baş arasında kalan ön bölümü
- "Başını geri atıp gerdanını olanca beyazlığıyla göstererek sarsıla sarsıla güldü." (Haldun Taner)
- "Avrupa tiyatrosunda işveli gerdan kırışları, meşhur kantolarıyla, ortalığı kırıp geçirdiği zamanlar!" (Atilla İlhan)
-
Şişmanlarda çenenin altındaki tombulluk
- "Sivri çenenin altında iki kat bir gerdan." (Aka Gündüz)
-
Kesim hayvanlarında boyun
-
[isim]
Vücudun omuzlarla baş arasında kalan ön bölümü
- BOĞADA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Küllü veya sodalı su ile çamaşır yıkama
-
Yıkanmak üzere hazırlanmış çamaşırın üzerine sıcak kül suyu süzme işi
- "Karına söyle, boğadayı çok sert yapmasın, çamaşırları çürütür." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Küllü veya sodalı su ile çamaşır yıkama
- HARDAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Turpgillerden, 100-150 cm yükseklikte, sarı çiçekli, deriyi yakıcı nitelikte olan ve tohumu hekimlikte kullanılan, tadı acı ve bir yıllık bir bitki (Brassica nigra)
-
Bu tohumun toz durumuna getirilmiş veya sirke ile karıştırılarak yapılmış macunu
- "Sofra hardalı."
-
[isim]
Turpgillerden, 100-150 cm yükseklikte, sarı çiçekli, deriyi yakıcı nitelikte olan ve tohumu hekimlikte kullanılan, tadı acı ve bir yıllık bir bitki (Brassica nigra)
- KUNDAK
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Yangın çıkarmak için bir yere konulan tutuşmuş yağlı bez parçası vb
- "Ben şamdanımla evveli kapının önüne yığılan şeyleri, sonra cibinliği, perdeleri, bütün duvarları çeviren kundakları tutuşturacağım." (Halit Ziya Uşaklıgil)
-
Tüfek gibi bazı ateşli silahlarda bunları çeşitli yönlere çevirmeye yarayan, namlunun altında bulunan ağaç veya metal bölüm
- "Amcası Mustafa geldi eve, ona bir kundağı sedefli tüfek getirdi." (Yahya Kemal)
-
Arabalarda dingil yatağı
-
Ara bozma, fitne, fesat
-
[isim]
Yangın çıkarmak için bir yere konulan tutuşmuş yağlı bez parçası vb