İçinde d olan 8 harfli 1581 kelime var. İçerisinde D harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında d harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu d harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BAŞSEDİR
- ...
- ÇILDIRMA
-
-
[isim]
Çıldırmak işi
-
[isim]
Çıldırmak işi
- DANIŞMAK
-
-
[-i]
Bir iş için bilgi veya yol sormak, görüş almak, istişare etmek, müracaat etmek, meşveret etmek
- "Doktor, bugün size ben asıl başka mesele danışmak için geldim." (Halide Edip Adıvar)
-
[-i]
Bir iş için bilgi veya yol sormak, görüş almak, istişare etmek, müracaat etmek, meşveret etmek
- DERSHANE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Öğrencilerin, bir öğretmenin gözetimi altında, anlatma, araştırma, küme çalışması vb. yollarla ve türlü eğitim araç ve gereçlerinden de yararlanarak ders yaptıkları yer, derslik, sınıf
-
Öğrencilere okul dışında para ile ders veren özel kuruluş
-
[isim]
Öğrencilerin, bir öğretmenin gözetimi altında, anlatma, araştırma, küme çalışması vb. yollarla ve türlü eğitim araç ve gereçlerinden de yararlanarak ders yaptıkları yer, derslik, sınıf
- DİRİLTME
-
-
[isim]
Dirilmesini sağlama, canlandırma
-
[isim]
Dirilmesini sağlama, canlandırma
- KANDİLLİ
-
-
[sıfat]
Kandili olan
-
Çok sarhoş
-
[sıfat]
Kandili olan
- KUDURMAK
-
-
[nsz]
Kuduz hastalığına yakalanmak, kuduz olmak
-
Aşırı davranışlarda bulunmak, taşkınlık göstermek
- "Kudurmuş bir heyecanla döndü." (Ömer Seyfettin)
-
Çok yaramazlaşmak, ele avuca sığmamak
- "Dört tarafı haraca kesen bu kudurmuş oğlanı kodese attırana kadar el birliğiyle çalışacağımıza söz veriyor muyuz?" (Haldun Taner)
-
Gücünü artırmak, tehlikeli bir durum almak, tehlikeli bir duruma gelmek
- "Oraya üşüşen Avrupalılar, doymak bilmez kudurmuş bir açlıkla din kardeşlerimizin kanlarını emip dururlar." (Ömer Seyfettin)
-
Çok kızmak, öfkelenmek
-
[nsz]
Kuduz hastalığına yakalanmak, kuduz olmak
- SİLİNDİR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Alt ve üst tabanları birbirine eşit dairelerden oluşan bir nesnenin eksenini dikey olarak kesen, birbirine paralel iki yüzeyin sınırladığı cisim, üstüvane
-
Metalleri inceltme, kumaşları parlatma, kâğıt üzerine baskı yapma vb. işler için sanayide kullanılan merdane
-
Motorlu taşıtların motorunda pistona güçlü bir itiş sağlamak için gaz karışımının yandığı veya patladığı yer
-
Yol yapımında toprağı sıkıştırarak düzleştirmek için kullanılan genellikle motorlu araç
-
[isim]
Alt ve üst tabanları birbirine eşit dairelerden oluşan bir nesnenin eksenini dikey olarak kesen, birbirine paralel iki yüzeyin sınırladığı cisim, üstüvane
- VARDIRMA
-
-
[isim]
Vardırmak işi veya durumu
-
[isim]
Vardırmak işi veya durumu
- DOYASIYA
-
-
[zarf]
Doyuncaya kadar yiyerek
- "Sofradan doyasıya kalktıkları gün bahtiyardırlar." (Samiha Ayverdi)
-
Bol bol
- "Babamı doyasıya göremedim." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[zarf]
Doyuncaya kadar yiyerek
- ENDİŞELİ
-
-
[sıfat]
Endişesi olan
- "O zamanlar ezberi tam kıvırıp kıvıramayacağımızdan endişeli, kalp çarpıntıları içinde sıranın bize gelmemesi için dua ederdik." (Çetin Altan)
-
[sıfat]
Endişesi olan
- KADASTRO
-
Kelime Kökeni : İspanyolca
-
[isim]
Bir ülkedeki her çeşit arazi ve mülk yerinin, alanının, sınırlarının ve değerlerinin devlet eliyle belirlenip plana bağlanması işi
- "Kadastro memuru."
- "Kadastro çalışmaları."
-
[isim]
Bir ülkedeki her çeşit arazi ve mülk yerinin, alanının, sınırlarının ve değerlerinin devlet eliyle belirlenip plana bağlanması işi
- MANDALLI
-
-
[sıfat]
Üzerinde mandal bulunan
-
Mandalla kapatılmış olan (kapı, pencere)
-
Mandalla ipe tutturulmuş
-
[sıfat]
Üzerinde mandal bulunan
- ÜNDEŞLİK
-
-
[isim]
Ses benzerliği veya birliği
-
[isim]
Ses benzerliği veya birliği
- ALDANGIÇ
-
-
[isim]
Üzeri ot veya kumla örtülmüş çukur, tuzak
-
[isim]
Üzeri ot veya kumla örtülmüş çukur, tuzak
- ANDIRMAK
-
-
[-i]
Benzer yanları bulunmak, çağrıştırmak
- "Avrupa'nın ikinci, üçüncü derecedeki otellerini andıran birkaç otel de taştandır." (Salâh Birsel)
-
[-i]
Benzer yanları bulunmak, çağrıştırmak
- DAMAKSIZ
-
-
[sıfat]
Damağı olmayan
-
[isim]
Sivri uçlu balıkçı iğnesi
-
Tat alma duyusu zayıflamış olan veya bu duyuyu tamamen yitirmiş olan (kimse)
-
[sıfat]
Damağı olmayan
- DÖNEKLİK
-
-
[isim]
Dönek olma durumu
-
Döneğe yakışacak biçimde davranış
-
[isim]
Dönek olma durumu
- DUDAKSIL
-
-
[sıfat]
Boğumlanma noktası dudaklarda bulunan (ses)
- "p dudaksıl sestir."
-
[sıfat]
Boğumlanma noktası dudaklarda bulunan (ses)
- İNTİFADA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Filistin halkının başkaldırısı
-
[isim]
Filistin halkının başkaldırısı