İçinde d olan 5 harfli 649 kelime var. İçerisinde D harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında d harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu d harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DALGI
-
-
[isim]
Gaflet, aymazlık
-
[isim]
Gaflet, aymazlık
- DİBEK
-
-
[isim]
Taştan veya ağaçtan yapılmış büyük havan
- "Kahve dibeği."
-
[isim]
Taştan veya ağaçtan yapılmış büyük havan
- DİKİŞ
-
-
[isim]
Dikme işi
- "Dikişe, oyaya başladı, hanım hanımcık yaşıyordu, memnundu." (Refik Halit Karay)
- "Kafasına iki dikiş attılar."
-
Dikme biçimi
- "Aralarında görüşmeye başlar başlamaz da hemen kumaş, terzi, dikiş, moda kelimeleri geçerdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Dikilen yer
- "Astarın dikişi sökülmüş."
-
Giysi üzerinde gözle görülen dikilmiş iplik yolu
- "Ceketin yakasına dikiş yapılacak."
-
Dikilecek şey
- "Yanında demir bir bahçe iskemlesi, üstünde bir dikiş." (Memduh Şevket Esendal)
-
Giysi dikme işi, terzilik
- "Başkalarının dikişi görünüşte bizimkinden ayırt edilmez gibidir." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Dikme işi
- GAYDA
-
-
[isim]
Kamıştan yapılmış çift düdük ve tulumdan oluşan, tiz sesli, nefesli, İskoçların millî çalgısı
- "Her taraftan gayda sesleri kopar, yollar köylülerle dolardı." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[isim]
Kamıştan yapılmış çift düdük ve tulumdan oluşan, tiz sesli, nefesli, İskoçların millî çalgısı
- ONDAN
-
-
o sebeple
- "O kış, önceki kışlardan daha az üşüdüm." (Necati Cumalı)
- "O duvar senin, bu duvar benim, sağdan sola, soldan sağa yalpa vurarak halkın önüne çıkıvermiş." (Halit Fahri Ozansoy)
- "... o gün bugün bir kere bile hastalanıp yatmamıştı." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Oyunları o kadar güzel olurmuş ki bunlar millî bir edebiyat eseri sayılırmış." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
onun tarafında olan (kimse)
- "Ben uyandığım zaman o gitmişti." (Refik Halit Karay)
-
o sebeple
- DATİF
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Yönelme durumu
-
[isim]
Yönelme durumu
- GUARD
- ...
- HADIM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kısırlaştırılmış erkek
-
[isim]
Kısırlaştırılmış erkek
- DAİMİ
- ...
- DURUK
-
-
[sıfat]
Hareketi olmayan, belirli bir süre değişmeyen, statik, dinamik karşıtı
-
Kuvvetlerin dengelenmesiyle ilgili olan
-
[isim]
Hareket etmeyen nesnelerin üzerindeki kuvvet dengeleri ile uğraşan bilim dalı, statik
-
[isim]
Dalgalı akımlı elektrik motor veya üreteçlerinde hareketsiz bölüm, stator
-
[sıfat]
Hareketi olmayan, belirli bir süre değişmeyen, statik, dinamik karşıtı
- MEDYA
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
İletişim ortamı, iletişim araçları
- "Medya dedikleri bu bin başlı ejderhayla baş edemedim." (Nezihe Meriç)
-
[isim]
İletişim ortamı, iletişim araçları
- DİZEL
-
Kelime Kökeni : Almanca
-
[isim]
Sıkıştırılmış hava içine püskürtülen mazotla çalışan motor
-
[isim]
Sıkıştırılmış hava içine püskürtülen mazotla çalışan motor
- ODACI
-
-
[isim]
Resmî kuruluşlarda, iş yerlerinde, temizlik ve getir götür işlerine bakan görevli, hizmetli, hademe, müstahdem
- "Şişman odacı sahanlıkta bir daha gözüktü." (Ercüment Ekrem Talu)
-
[isim]
Resmî kuruluşlarda, iş yerlerinde, temizlik ve getir götür işlerine bakan görevli, hizmetli, hademe, müstahdem
- DOMUZ
-
-
[isim]
Çift parmaklılardan, eti ve yağı için beslenen evcil hayvan (Susacrofa domestica)
- "Şişmanlıyorum, neden yine bir domuz gibi tıkındım?" (Atilla İlhan)
-
Hain, aksi, ters, inatçı kimse
- "Domuzun malı için can tüketmeye mi geldik dünyaya?" (Refik Halit Karay)
- "Domuz gibi bilir ama söylemez!"
-
[isim]
Çift parmaklılardan, eti ve yağı için beslenen evcil hayvan (Susacrofa domestica)
- KADEH
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İçki içmeye yarayan ayaklı bardak
- "Şimdi kadehleri masaya diziyordu." (Refik Halit Karay)
- "Localarda kadınlar erkekler, kadeh kaldırıyorlar, gülüşüyorlardı." (Necati Cumalı)
- "Limonata bardaklarını içki kadehi gibi tokuşturarak neşeleniyor görünür." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Bu bardağın alabileceği miktarda olan
-
[isim]
İçki içmeye yarayan ayaklı bardak
- DÜŞÜK
-
-
[sıfat]
Aşağı doğru düşmüş, aşağı sarkmış
- "Düşük mide. Düşük omuz."
-
Az
- "Düşük faiz. Düşük fiyat."
-
İktidardan düşmüş veya düşürülmüş
-
Dil bilgisi kurallarına uymayan
- "Düşük cümle."
-
[isim]
Yaşayabilecek duruma gelmeden doğan yavru, ceninisakıt, sakıt, sıkıt (II)
-
Eski değer ve onurunu yitirmiş olan
- "Dolmuşa bindiğine göre orta hâlli belki de daha düşük olacak." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Aşağı doğru düşmüş, aşağı sarkmış
- GÖZDE
-
-
[sıfat]
Benzerleri arasında nitelikleri sebebiyle üstün tutulan, beğenilen, önem verilen (kimse veya şey)
- "Türkü tabii o zamanlar en gözde bir meslek olan ve kızının kabul ettiği 'Kâtibim' türküsü ile biterdi." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Önemli bir kimsenin beğendiği kadın
-
[sıfat]
Benzerleri arasında nitelikleri sebebiyle üstün tutulan, beğenilen, önem verilen (kimse veya şey)
- ADAMA
-
-
[isim]
Adamak işi
-
[isim]
Adamak işi
- DANCA
- ...
- KUDÜM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Mehter takımlarında ve tekkelerde kullanılmış olan, metal kâseli, küçük iki davuldan oluşmuş usul vurma aracı
-
[isim]
Mehter takımlarında ve tekkelerde kullanılmış olan, metal kâseli, küçük iki davuldan oluşmuş usul vurma aracı