İçinde ci olan 5 harfli 88 kelime var. İçerisinde Cİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ci olan kelimeler listesine ya da Sonu ci ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TACİK
- ...
- EMCİK
-
-
[isim]
Meme
-
[isim]
Meme
- CİHAR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Tavla oyununda dört sayısı
-
[isim]
Tavla oyununda dört sayısı
- CİLVE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Hoşa gitmek için yapılan davranış, kırıtma, naz
- "Romantik devirlerde bu nevi cilvelere aşk mâni olurdu, şimdi de kültür." (Peyami Safa)
- "Değil mi ki cilveler yapıyorsun, kalkıp da bize erdemlilikten söz etme!" (Atilla İlhan)
-
Görünme, ortaya çıkma, tecelli
- "Denizin çok cilvelerini tattık, diyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Hoşa gitmek için yapılan davranış, kırıtma, naz
- EVCİL
-
-
[sıfat]
Eve ve insana alışmış, kendisinden yararlanabilen (hayvan), ehlî, yabani karşıtı
- "Ham ağaçları evcile çeviririm, aşı yapmayı bilirim, budamayı bilirim." (Nezihe Araz)
-
Yerli
-
[sıfat]
Eve ve insana alışmış, kendisinden yararlanabilen (hayvan), ehlî, yabani karşıtı
- EZİCİ
-
-
[isim]
Ezme işini yapan kimse veya şey
-
[sıfat]
Yıpratıcı, bunaltıcı, sıkıntılı
- "Hep ağır, ezici, sıkıntılı şeyler düşündükleri belliydi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Üstün gelen, yok eden, ağır basan
- "Ezici çoğunluk."
-
[isim]
Ezme işini yapan kimse veya şey
- ZECİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaptırmama, yasaklama
-
Zorlama
-
Eziyet etme
-
[isim]
Yaptırmama, yasaklama
- HACİZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir alacağın ödenmesi için borçlunun parasına, aylığına veya malına icra dairesi tarafından el konulması
- "Türkân'ın kocası oturdukları evin eşyalarını hacizden zor kurtarmıştı." (Atilla İlhan)
- "Ya parayı verirsiniz ya da haciz korum." (Burhan Felek)
-
[isim]
Bir alacağın ödenmesi için borçlunun parasına, aylığına veya malına icra dairesi tarafından el konulması
- BİRCİ
-
-
[sıfat]
Tekçi
-
[sıfat]
Tekçi
- BENCİ
-
-
[sıfat]
Kendini beğenen, kendini her konuda üstün gören, hodpesent, megaloman
-
[sıfat]
Kendini beğenen, kendini her konuda üstün gören, hodpesent, megaloman
- CİDDİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Şaka olmayan, gerçek
- "Kısa zamanda yarı şaka, yarı ciddi tenkit edecek kadar yakınlaşmışlardı." (Tarık Buğra)
- "Halkımız sanatçıyı baştan beri pek ciddiye almaz, ona bir delişmen gözüyle bakar." (Tomris Uyar)
-
Ağırbaşlı
- "Ben onu pek ciddi bir genç olarak tanırım." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Titizlik gösterilen, önem verilen
- "Bu dönemde yazara konu üzerinde vukuf, ciddi incelemeler şart koşulur." (Haldun Taner)
-
Tehlikeli, endişe veren, ağır, vahim, kritik
- "Hastalığımızın oldukça ciddi olduğuna işaret etmekten kendimizi alamadık." (Burhan Felek)
-
Eğlendirme amacı gütmeyen
-
Gülmeyen
- "O ciddi bir tavırla mühim bir şey anlatmaya hazırlanmış gibiydi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Güvenilir, sağlam, önemli
- "Ciddi bir gazetede genç bir muharririn şu sözleri beni hâlâ düşündürüyor." (Orhan Seyfi Orhon)
-
[zarf]
Önem vererek, gerçek olarak
- "Size bunu ciddi söylüyorum, yalan değil!"
-
[zarf]
Güvenilir biçimde
- "Ciddi görünerek göze girmeye çalışıyormuş." (Refik Halit Karay)
-
[sıfat]
Şaka olmayan, gerçek
- CİHAZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aygıt, alet, takım
-
Çeyiz
-
[isim]
Aygıt, alet, takım
- İNCİR
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Dutgillerden, asıl yurdu Akdeniz kıyıları olan, yaprakları geniş dilimli bir ağaç (Ficus carica)
- "... toplum hayatımızda incir çekirdeğini doldurmayan ne haberlerle uğraşıyoruz..." (Talât Halman)
-
Bu ağacın yaş veya kuru olarak yenilen etli, tatlı yemişi, ballıdarı
-
[isim]
Dutgillerden, asıl yurdu Akdeniz kıyıları olan, yaprakları geniş dilimli bir ağaç (Ficus carica)
- CİVAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yakışıklı genç erkek veya genç kadın
- "Henüz on yedi yaşında pembe, beyaz, saf, masum bir civandı." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Genç ve yakışıklı
- "Handan gibi civan bir kız verir de içilmez mi?" (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Yakışıklı genç erkek veya genç kadın
- İNCİK
-
-
[isim]
Baldır
-
Bazı bölgelerde diz, ayak bileği, baldır veya kaval kemikleri
-
[isim]
Baldır
- MUCİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Gerektiren, gerektirici
-
[sıfat]
Gerektiren, gerektirici
- TEŞCİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Cesaret verme, cesaretlendirme, yüreklendirme
- "Bedia bu teşciden şok bir heyecan duydu." (Ömer Seyfettin)
- "Vali tevazu ve istihza ile karışık tebessümlerle, alkışlarla onu bir teşci etti ki!.." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Cesaret verme, cesaretlendirme, yüreklendirme
- FACİA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Çok üzüntü veren, acıklı olay, afet
- "Sebep olduğunuz faciadan henüz haberiniz yok." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Trajedi
-
[isim]
Çok üzüntü veren, acıklı olay, afet
- YEMCİ
-
-
[isim]
Yem satan kimse
-
[isim]
Yem satan kimse
- FENCİ
-
-
[isim]
Fenle uğraşan kimse
-
Fen konularında ders veren öğretmen
-
[isim]
Fenle uğraşan kimse