İçinde cel olan 7 harfli 23 kelime var. İçerisinde CEL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında cel olan kelimeler listesine ya da Sonu cel ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
C E L Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
CE, EL, LE
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- DÜZCELİ
- ...
- YÜCELİM
-
-
[isim]
Üst geçiş
-
[isim]
Üst geçiş
- MÜCELLA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Parlatılmış, parlak
- "Mücella mermer tezgâhın sathında hafif bir çizgi bile yoktu." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Parlatılmış, parlak
- ACELECİ
-
-
[sıfat]
Tez iş gören, çabuk davranan, canı tez, farfara, fırtına gibi, içi tez, ivecen, iveğen, kıvrak, sabırsız, tez canlı, telaşlı, acul
- "Hakikaten son derece aceleciydi." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Tez iş gören, çabuk davranan, canı tez, farfara, fırtına gibi, içi tez, ivecen, iveğen, kıvrak, sabırsız, tez canlı, telaşlı, acul
- GECELİK
-
-
[isim]
Yatakta giyilen giysi, gömlek
- "Sabahleyin giyinmem, gecelikle dolaşırım." (Burhan Felek)
-
Bir gece için ödenen ücret
- "Geceliği beş milyon lira olan oda."
-
[sıfat]
Geceye özgü olan, gece kullanılan
-
[isim]
Yatakta giyilen giysi, gömlek
- CELALLİ
-
-
[sıfat]
Sert ve öfkeli (kimse)
- "İyi ve memnun zamanlarında ne kadar nazikse sıkıldığı, kızdığı vakit de o kadar celalli ve kaba olurdu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Coşkun
- "Bir vakitler kükreyip taşan celalli bir nehirmiş." (Haldun Taner)
-
Hırçın
-
[sıfat]
Sert ve öfkeli (kimse)
- MÜECCEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
İleriye atılmış, ertelenmiş
-
[sıfat]
İleriye atılmış, ertelenmiş
- CELEPÇİ
- ...
- YÜCELME
-
-
[isim]
Yücelmek işi, itila
-
[isim]
Yücelmek işi, itila
- HECELİK
-
-
Hece miktarında olan
- "Üç hecelik kelime."
-
Hece miktarında olan
- NİCELİK
-
-
[isim]
Bir şeyin sayılabilen, ölçülebilen veya azalıp çoğalabilen durumu, kemiyet, miktar, kantite
- "Bir şeyin niceliğinden çok niteliğine önem vermeli."
-
Bir şeyin eşit parçalara bölünebilen ve ölçülebilir olan yanları
-
Genellikle sayılabilen, toplamı doğrudan sayı olarak belirtilebilen genel özellik
-
[isim]
Bir şeyin sayılabilen, ölçülebilen veya azalıp çoğalabilen durumu, kemiyet, miktar, kantite
- TECELLİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Belirme, görünme, ortaya çıkma, zuhur etme, meydana çıkma
- "Bu tecellilerin yalnız bir tanesi doğru..." (Hüseyin Cahit Yalçın)
- "Hacca gitmek emeli onun kalbinde ateşli bir iştiyak tarzında tecelli etmişti." (Memduh Şevket Esendal)
-
Tanrı'nın insanlarda ve doğada görünmesi
-
Alın yazısı, kader
- "Ne yaman tecellisi varmış!"
-
[isim]
Belirme, görünme, ortaya çıkma, zuhur etme, meydana çıkma
- İNCELİŞ
-
-
[isim]
İncelme işi veya biçimi
-
[isim]
İncelme işi veya biçimi
- TUNCELİ
- ...
- İNCELME
-
-
[isim]
İncelmek işi
-
[isim]
İncelmek işi
- ÖNCELİK
-
-
[isim]
Bir şeyin öbüründen önce olması durumu, evleviyet, takaddüm
-
[isim]
Bir şeyin öbüründen önce olması durumu, evleviyet, takaddüm
- İNCELİK
-
-
[isim]
İnce olma durumu
-
İnce davranış gösterme, zarafet, nezaket
- "Yüzündeki incelik, olgunluk, onu bambaşka seviyede bir erkek gösteriyor." (Halide Edip Adıvar)
-
Bir işin herkesçe görülemeyen nitelikleri
- "Oyunculuk sanatının inceliklerini ya ustalarından öğrenip ya da kendi kendine arayıp bularak sonradan edinmişti." (Haldun Taner)
-
Ayrıntı
- "Necati'ye vaziyeti bütün inceliğiyle anlattım." (Orhan Kemal)
-
[isim]
İnce olma durumu
- MECELLE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kitap
-
Fıkıh hükümleriyle bu konudaki türlü içtihadı bir araya getiren, Tanzimattan sonra hazırlanmış olan, yasa yerine kullanılan eser
-
[isim]
Kitap
- MUACCEL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Acele olunmuş
-
Peşin, hemen ödenmesi gereken
-
[sıfat]
Acele olunmuş
- YÜCELİŞ
-
-
[isim]
Yücelme işi veya biçimi
-
[isim]
Yücelme işi veya biçimi