İçinde ce olan 7 harfli 200 kelime var. İçerisinde CE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ce olan kelimeler listesine ya da Sonu ce ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BÜTÜNCE
- ...
- PENCERE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yapıları veya tren, vapur vb. ulaşım araçlarını aydınlatmak, havalandırmak amacıyla yapılan, çerçeve, cam, panjur, perde gibi eklentilerle daha kullanışlı bir duruma getirilen açıklık
- "Bavulu açtım, kâğıdı parçaladım, pencereden attım." (Refik Halit Karay)
- "Bir insana bir şey öğrettiğiniz, ona yeni bir pencere açtığınız zamanki o parlayan bakışlar var ya, hocanın en büyük mükâfatı budur." (Haldun Taner)
-
[isim]
Yapıları veya tren, vapur vb. ulaşım araçlarını aydınlatmak, havalandırmak amacıyla yapılan, çerçeve, cam, panjur, perde gibi eklentilerle daha kullanışlı bir duruma getirilen açıklık
- HECELİK
-
-
Hece miktarında olan
- "Üç hecelik kelime."
-
Hece miktarında olan
- CEVAHİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Elmas, yakut vb. değerli taşlar, mücevher
- "Bunların bazısının cevahirle süslenmiş mineli kapakları bulunur." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Elmas, yakut vb. değerli taşlar, mücevher
- CEPHANE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Ateşli silahlarla atılmak için hazırlanan her türlü patlayıcı madde, mühimmat
-
[isim]
Ateşli silahlarla atılmak için hazırlanan her türlü patlayıcı madde, mühimmat
- SİLMECE
-
-
[zarf]
Ağzına kadar dolacak biçimde
-
[zarf]
Ağzına kadar dolacak biçimde
- TENCERE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İçinde yemek pişirilen, kapaklı, genellikle metal kap
- "Ocağın külleri üstünde duran tenceredeki fasulyeyi bitirdiler." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
İçinde yemek pişirilen, kapaklı, genellikle metal kap
- TEMİZCE
- ...
- ÇEKECEK
-
-
[isim]
Ayakkabı ile topuk arasına sokularak ayağın ayakkabıya kolay girmesini sağlayan, maden, boynuz veya plastik maddeden yapılmış alet
-
[isim]
Ayakkabı ile topuk arasına sokularak ayağın ayakkabıya kolay girmesini sağlayan, maden, boynuz veya plastik maddeden yapılmış alet
- CELEPÇİ
- ...
- BEĞENCE
-
-
[isim]
Takriz
-
[isim]
Takriz
- CEKETLİ
-
-
[sıfat]
Ceketi olan
-
[sıfat]
Ceketi olan
- CEPHELİ
-
-
[sıfat]
Yönlü, taraflı
- "Tek cepheli edebiyatlara aldanmak istemiyorum." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Yönlü, taraflı
- İZLENCE
-
-
[isim]
Program
- "İzlence, en küçük bir aksama olmaksızın aktı gitti." (Melih Cevdet Anday)
-
[isim]
Program
- CESURCA
-
-
[sıfat]
Cesura yakışan
- "O zamanlar bu gerçekten cesurca, üstelik fazla atak bir adımdı." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[zarf]
Cesura yakışan biçimde, cesur gibi, cesaretle, yüreklice, yiğitçe, cesurane
-
[sıfat]
Cesura yakışan
- ENAYİCE
-
-
[zarf]
Enayi gibi, enayicesine
-
[zarf]
Enayi gibi, enayicesine
- SENCESİ
- ...
- GÖRÜMCE
-
-
[isim]
Bir kadının kocasının kız kardeşi
-
[isim]
Bir kadının kocasının kız kardeşi
- ERİNCEK
-
-
Tembel, üşenen
-
Tembel, üşenen
- ŞÖYLECE
-
-
[zarf]
Şu biçimde, tam şöyle
- "Şöylece söylemeli."
-
[zarf]
Şu biçimde, tam şöyle