İçinde ce olan 5 harfli 79 kelime var. İçerisinde CE bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ce olan kelimeler listesine ya da Sonu ce ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- TEZCE
-
-
[zarf]
Çabucak
- "Baş pınarın karlı suyun içelim / Gurbet kalesini tezce geçelim." (Halk türküsü)
-
[zarf]
Çabucak
- HACET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Herhangi bir şey için gerekli olma, gereklilik, lüzum
- "Bu kadar külfete hacet yok."
- "Artık ne hacet dilese, ne murat etse oluyor."
- "Kendi kuvvetlerini ve yiğitliklerini söylemeye, vaka ile tespit etmeye hacet görmüyorlar." (Halide Edip Adıvar)
- "Lakin zora hacet kalmadı." (Refik Halit Karay)
-
Tanrı'dan yerine getirilmesi beklenen dilek
- "Bu devri yüz defa yapabildiniz mi, mutlaka her hacetiniz de yerine gelir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Küçük veya büyük abdest
-
İhtiyaç duyulan şey, gerekli şey
- "Zile basacaktı, hacet kalmadı." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Herhangi bir şey için gerekli olma, gereklilik, lüzum
- İMECE
-
-
[isim]
Kırsal topluluklarda köyün zorunlu ve isteğe bağlı işlerinin köylülerce eşit şartlarda emek birliğiyle gerçekleştirilmesi
- "Gençlerle imeceye girme gücü yitirilmediği sürece yaşlanmanın ertelenebileceğini kanıtladı." (Ahmet Cemal)
-
Birçok kimsenin toplanıp el birliğiyle bir kişinin veya bir topluluğun işini görmesi ve böylece işlerin sıra ile bitirilmesi
-
[isim]
Kırsal topluluklarda köyün zorunlu ve isteğe bağlı işlerinin köylülerce eşit şartlarda emek birliğiyle gerçekleştirilmesi
- ABECE
-
-
[isim]
Alfabe
-
Başlangıç, ilk dönem
- "Duygularının bilmecesini filan çözmüş değildir. O duyguların abecesinde takılıp kalmıştır." (Selim İleri)
-
[isim]
Alfabe
- CENAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Saygı, onur ve büyüklük anlamıyla kullanılan bir söz
- "Prens cenapları için oturacak yer arıyoruz." (Ömer Seyfettin)
-
[isim]
Saygı, onur ve büyüklük anlamıyla kullanılan bir söz
- CELEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Koyun, keçi, sığır vb. kesilecek hayvanların ticaretini yapan kimse
- "Sen kasap mısın, koyun tüccarı mı, celeplerle senin ne işin var?" (Osman Cemal Kaygılı)
-
İç oğlanı
-
[isim]
Koyun, keçi, sığır vb. kesilecek hayvanların ticaretini yapan kimse
- CEPHE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir şeyin veya yapının ön tarafta bulunan bölümü
- "Başını kaldırarak köşkün karanlık cephesine baktı." (Peyami Safa)
- "Avusturyalılara karşı Makedonya'da cephe açarak Selanik'e otuz bin asker çıkardılar." (Necati Cumalı)
- "Çekinmiyor, bizzat imparatora karşı cephe alıyordu." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
-
Belli bir düşünce, istek çevresinde sağlanan beraberlik
-
Yan, yön, taraf
- "Hakikatin binbir cephesi ve başka başka görünüşleri yok mudur?" (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Üzerinde savaşın sürdüğü bölge
- "Meydan muharebesi, yüz kilometrelik cephe üzerinde cereyan ediyordu." (Atatürk)
-
Farklı ısıdaki iki su kütlesi arasındaki sınır
-
Yerde veya daha yükseklerde sıklık, sıcaklık bakımından iki ayrı hava yığınının karşılaştıkları yer
-
[isim]
Bir şeyin veya yapının ön tarafta bulunan bölümü
- ACELE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hızlı yapılan, çabuk, tez, ivedi
- "Aman, acele etmeli, vakit geçiyor." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Satıcı aceleye getirerek elmanın çürüklerini vermiş."
-
[zarf]
Vakit geçirmeden, tez olarak
- "Acele bir karar vermek ihtiyacındayım." (Peyami Safa)
- "Acele etme, konuşuruz, sırası var." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Çabuk davranma
-
[sıfat]
Hızlı yapılan, çabuk, tez, ivedi
- CEMAL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yüz güzelliği
- "Sadakatinden dinî bir zevk duyuyor, cemaline tutkun kalmaktan temiz neşeler topluyordu." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Yüz güzelliği
- EBCET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Arap alfabesinin her harfi bir rakamı karşılayan ve anlamsız sekiz kelimeden oluşan değişik bir düzeni
-
[isim]
Arap alfabesinin her harfi bir rakamı karşılayan ve anlamsız sekiz kelimeden oluşan değişik bir düzeni
- CEVAP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir soruya, bir isteğe, bir söz veya yazıya verilen karşılık, yanıt
- "Belindeki önlüğü çıkarmaya uğraşıyor, cevap arıyor gibi düşünüyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Onun lakırtı söylemeye niyeti olmadığını göstererek kendisi cevap verdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Bir soruya, bir isteğe, bir söz veya yazıya verilen karşılık, yanıt
- CELSE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Oturum
- "Celse gürültüler arasında tatil edildi." (Haldun Taner)
- "Evvela Nihat bir nutukla celseyi açtı." (Peyami Safa)
-
[isim]
Oturum
- MELCE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Sığınak, barınak
-
[isim]
Sığınak, barınak
- CEKET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Erkeklerin ve kadınların giydiği, genellikle önden düğmeli, kalçayı örten, kollu üst giysisi
-
[isim]
Erkeklerin ve kadınların giydiği, genellikle önden düğmeli, kalçayı örten, kollu üst giysisi
- EMCEK
-
-
[isim]
Meme
-
[isim]
Meme
- EFECE
-
-
[sıfat]
Efe gibi
-
[zarf]
Efe gibi, efeye yakışır biçimde
-
[sıfat]
Efe gibi
- GÜNCE
-
-
[isim]
Günlük (I)
-
[isim]
Günlük (I)
- RECEP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ay takviminin yedinci ayı, üç ayların birincisi
-
[isim]
Ay takviminin yedinci ayı, üç ayların birincisi
- CEZİR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kök
-
Alçalma, medar karşıtı
-
[isim]
Kök
- ACEZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Âcizler
-
[isim]
Âcizler