İçinde ca olan 6 harfli 115 kelime var. İçerisinde CA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ca olan kelimeler listesine ya da Sonu ca ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ORANCA
-
-
[zarf]
Oran bakımından, orana göre
-
[zarf]
Oran bakımından, orana göre
- PANCAR
-
-
[isim]
Ispanakgillerden, vitamince zengin bir bitki (Beta vulgaris)
-
Bu bitkinin şeker elde edilen kalın ve etli kökü
-
[isim]
Ispanakgillerden, vitamince zengin bir bitki (Beta vulgaris)
- SİNCAN
- ...
- TUVACA
- ...
- MERCAN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tropik ve ılık denizlerde yaşayan, geniş resifler oluşturan, mercanlar sınıfının örneği olan, kırmızı kalker iskeletli hayvan, mercan balığı (Corallium rubrum)
-
Bu hayvanın iskeletinden elde edilen ve süs eşyaları yapımında kullanılan madde
- "Alafrangalık, parmaklarımızı narin bir mercan gibi ortaya çıkaran kınalarımızı bile ortadan kaldırmıştı." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Bu maddeden yapılmış
- "Mercandan bir kolye ile mercan küpeler takmıştı." (Necati Cumalı)
-
İzmaritgillerden, Atlantik Okyanusu, Akdeniz ve Karadeniz'de bulunan, açık kırmızı renkte, eti beğenilen bir balık, mercan balığı (Pagrus pagrus)
-
[isim]
Tropik ve ılık denizlerde yaşayan, geniş resifler oluşturan, mercanlar sınıfının örneği olan, kırmızı kalker iskeletli hayvan, mercan balığı (Corallium rubrum)
- AKARCA
-
-
[isim]
Kemik veremi
-
Sürekli işleyen çıban, fistül
-
Küçük akarsu
-
Kaplıca
-
[isim]
Kemik veremi
- UZUNCA
-
-
[sıfat]
Biraz uzun
-
[zarf]
Uzun olarak, bol zamanlı
- "Ben uzunca kalacağım için aylık olarak tutmuştum odamı." (Erhan Bener)
-
[sıfat]
Biraz uzun
- AFACAN
-
-
[isim]
Zeki ve yaramaz çocuk
- "İkimiz de bir çocuk cılızlığı içinde afacan ve ele avuca sığmazdık." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Zeki ve yaramaz çocuk
- CAĞLIK
-
-
[isim]
Dokumacılıkta, çözgü makinesinde çözgü ipliği bobinlerinin desen ve renk sırasına göre yerleştirildiği sehpa
-
[isim]
Dokumacılıkta, çözgü makinesinde çözgü ipliği bobinlerinin desen ve renk sırasına göre yerleştirildiği sehpa
- TİCARİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Ticaretle ilgili, ticarete ilişkin
-
[sıfat]
Ticaretle ilgili, ticarete ilişkin
- TÜCCAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ticaret yapan, ticaretle uğraşan kimse, tacir
- "Ova köylerinde sözü geçen bir koyun tüccarı ile orada buluşacaktı." (Tarık Buğra)
-
[isim]
Ticaret yapan, ticaretle uğraşan kimse, tacir
- SAYICA
-
-
[zarf]
Sayı bakımından, adetçe, adedî
-
[zarf]
Sayı bakımından, adetçe, adedî
- ŞECAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yiğitlik
- "Şecaat arz ederken merdikıpti sirkatin söyler." (Koca Ragıp Paşa)
-
[isim]
Yiğitlik
- CAFERİ
- ...
- KARACA
-
-
[sıfat]
Rengi karaya yakın olan, esmer
-
[sıfat]
Rengi karaya yakın olan, esmer
- CANDAN
-
-
[sıfat]
İçten, yürekten, gönülden, samimi
-
[zarf]
İçtenlikle, istekle, ilgiyle
- "Onlar da ilk defa candan alkışlamanın o güzel tadını tadıyorlardı." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
İçten, yürekten, gönülden, samimi
- URUMCA
- ...
- CAYMAK
-
-
[nsz]
Sözünden, kararından dönmek, vazgeçmek
- "Yonca düşündü, önce annesiyle alışverişe gitmek istedi, sonra caydı." (Oktay Rifat)
-
[nsz]
Sözünden, kararından dönmek, vazgeçmek
- CANEVİ
-
-
[isim]
Kalbin altındaki bölge
- "Yazın susamışken birdenbire bir soğuk su içtiniz mi bir sancı, bir ağırlık oturuverir; öyle bir şey oturdu canevime." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Zeki bakışı, hınzır nükteleriyle beni canevinden vurmaktan geri kalmadı." (Tomris Uyar)
-
En duyarlı yer, yürek
- "Bir çift göz istiyorum, canevimi görecek." (Behçet Kemal Çağlar)
-
[isim]
Kalbin altındaki bölge
- KOCAMA
-
-
[isim]
Kocamak işi
-
[isim]
Kocamak işi