İçinde ca olan 6 harfli 115 kelime var. İçerisinde CA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ca olan kelimeler listesine ya da Sonu ca ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İCAZET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İzin, onay, onaylama
- "Bir çift ayakkabı almak için dahi ondan icazet almak zorunda kalıyorum." (Ayşe Kulin)
-
Diploma
-
[isim]
İzin, onay, onaylama
- SLAVCA
- ...
- ARAMCA
- ...
- CANDAN
-
-
[sıfat]
İçten, yürekten, gönülden, samimi
-
[zarf]
İçtenlikle, istekle, ilgiyle
- "Onlar da ilk defa candan alkışlamanın o güzel tadını tadıyorlardı." (Tarık Buğra)
-
[sıfat]
İçten, yürekten, gönülden, samimi
- CAMLIK
-
-
[isim]
Camlı çerçeve ile bölünmüş yer
-
Çiçek, sebze vb. bitkileri dış etkenlerden korumak için yapılmış küçük limonluk, camekân
-
[isim]
Camlı çerçeve ile bölünmüş yer
- UZUNCA
-
-
[sıfat]
Biraz uzun
-
[zarf]
Uzun olarak, bol zamanlı
- "Ben uzunca kalacağım için aylık olarak tutmuştum odamı." (Erhan Bener)
-
[sıfat]
Biraz uzun
- CAZSIZ
-
-
[sıfat]
Cazı olmayan
-
[sıfat]
Cazı olmayan
- ALACAK
-
-
[isim]
Bir hesap gereğince daha alınmamış olan para, mal vb. şey, matlup, verecek karşıtı
- "Bütün alacaklarımı topladım."
-
Alınması gerekli şey
- "Çarşıdan alacaklarım için bir liste yaptım."
- "Alacağım olsun, bir daha geldiğimde kahvenizi içerim."
-
[isim]
Bir hesap gereğince daha alınmamış olan para, mal vb. şey, matlup, verecek karşıtı
- ŞECAAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yiğitlik
- "Şecaat arz ederken merdikıpti sirkatin söyler." (Koca Ragıp Paşa)
-
[isim]
Yiğitlik
- AĞIRCA
-
-
[sıfat]
Oldukça ağır
- "Biraz sonra aşağıda bir kapı açıldığı, sonra da ağırca bir şeyin devrildiği duyulur." (Memduh Şevket Esendal)
-
Kötüleşmiş (hasta)
-
[zarf]
Oldukça ağır biçimde
-
[sıfat]
Oldukça ağır
- USULCA
-
-
[zarf]
Yavaşça
- "Hadi çekici al da perdeleri sök. Usulca çıkar ki duvarlar bozulmasın." (Memduh Şevket Esendal)
-
Sessiz bir biçimde
- "Ayfer, Nuran'ın düşürdüğü mendili usulca yerden aldı." (Mahmut Yesari)
-
[zarf]
Yavaşça
- UYMACA
-
-
[sıfat]
Uyuşma, uzlaşma
-
[sıfat]
Uyuşma, uzlaşma
- ORTACA
- ...
- SIKICA
-
-
[zarf]
Sıkı bir biçimde, iyice
- "İncecik belini alev renkli ipek bir kemerle sıkıca sardı." (Feridun Fazıl Tülbentçi)
-
[zarf]
Sıkı bir biçimde, iyice
- CANLAR
- ...
- KOCAMA
-
-
[isim]
Kocamak işi
-
[isim]
Kocamak işi
- FİNCAN
-
-
[isim]
Çay, kahve vb. sıcak şeyler içmekte kullanılan, genellikle kulplu, porselen veya camdan yapılmış küçük kap
- "Bir fincan kahve ve kızarmış ekmek getirin." (Halide Edip Adıvar)
-
Elektrik tellerinin eklem noktalarına konulan porselenden yapılmış yalıtkan araç
-
[isim]
Çay, kahve vb. sıcak şeyler içmekte kullanılan, genellikle kulplu, porselen veya camdan yapılmış küçük kap
- CAFERİ
- ...
- CARİYE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yabancı ülkelerden kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan, alınıp satılabilen, her konuda efendisinin isteklerine bağlı bulunan genç kadın, halayık
- "Ben dedi, zevce ile cariye arasındaki farkı hâlâ anlamış değilim." (Peyami Safa)
-
[isim]
Yabancı ülkelerden kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan, alınıp satılabilen, her konuda efendisinin isteklerine bağlı bulunan genç kadın, halayık
- OCAKÇI
-
-
[isim]
Ateşçi
-
Ocak bacaları temizleyicisi
-
Kahvelerde ocakbaşında kahve, çay vb. şeyleri hazırlayan kimse
-
[isim]
Ateşçi