İçinde ca olan 5 harfli 69 kelime var. İçerisinde CA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ca olan kelimeler listesine ya da Sonu ca ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

AHCAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Taşlar

ACARA
...
CAMIZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Manda

CARLI

  1. [sıfat] Zarı (III) olan
    • "Köyün sokaklarında elleri carlı, peştamallı köylüleri kovalıyordu." (Ömer Seyfettin)

LONCA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Belli bir iş kolunda usta, kalfa ve çırakları içine alan dernek, korporasyon
    • "Bu iş için loncada, isim duası yapılır." (Samiha Ayverdi)

NECAT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kurtuluş
    • "Esirliğin ağır ve ateşli zincirleri altında inleyen her Müslüman, bir necat gününden ümidini kesmemiş." (Ömer Seyfettin)

GONCA

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Henüz açılmamış veya açılmak üzere olan çiçek, tomurcuk

CANLI

  1. Canı olan, diri, yaşayan
    • "Bütün canlıların kendilerini yarı baygın, uykulu, hareketsiz bir tembelliğe bıraktıkları saatler başlamıştı." (Necati Cumalı)
  2. Güçlü, etkili, hareketli, hayat dolu
    • "Recep çok canlı bir adamdı." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. Dikkat çekici, göz alıcı, parlak (renk)
  4. [isim] Yaşayıp yer değiştirebilen yaratık, hayvan
  5. [isim] Canlı yayın

CAMİA

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Topluluk, zümre
    • "Gerek Macarca gerek Türkçe Avrupa milletler camiası için aynı derecede yabancı iki dildir." (Haldun Taner)

KANCA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Bir şey çekmeye yarar, ucu çengelli demir çubuk

CANIM

  1. sevgi bildiren bir seslenme sözü
    • "Susunuz, dedi, beyhude, ... yoruluyorsunuz can alacak noktayı unutuyoruz." (Mahmut Yesari)
    • "Gözüne kestirdiği, daha doğrusu, suçlamak için can attığı birisi var." (Tarık Buğra)
    • "Sırası gelince kendi paylarına düşen can borcunu da ödediler." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Eylül sonunda ruhunu teslim eden heves / Can bulmak üzredir yeni baştan bahar ile" (Faruk Nafiz Çamlıbel)
  2. hoşnutsuzluk anlatan bir seslenme sözü
    • "Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Yazdığım satırlara bakarsanız manevi varlığımın can çekiştiğini görürsünüz." (Halide Edip Adıvar)
    • "Bu sözleriniz bana can verdi."
    • "Bitip tükenmek bilmeyen bir tablo gibi serilip giden lale tarlası renkten renge geçtikçe herkesin canı ağzına geliyor." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  3. (ca:nım) çok güzel, çok değer verilen
    • "Her şeyde bu mevsime mahsus bir can, bir dirilik kendini gösteriyordu." (Memduh Şevket Esendal)
    • "Bahar toprağa gene can verdi." (Falih Rıfkı Atay)
    • "Ayrılık! Her vakit can yakar, ağlatır." (Ahmet Rasim)
    • "Her gün giyilmekten elbisenin canı çıktı."

CAMSI

  1. [sıfat] Cam gibi saydam, cama benzer
  2. [isim] Yerin içinden yüze çıkan erimiş sıcak maddelerin, soğuma sırasında billurlaşmayıp biçimsiz olarak katılaşmış durumu

ILICA

  1. [isim] Suyu sıcak olarak yerden çıkan hamam, kaplıca, çermik, kudret hamamı

CAZCI

  1. [isim] Caz müziği çalan veya besteleyen kimse
    • "Aaa diyorlar, burada bar açılmış, bak cazcı Arap kapıda." (Yusuf Ziya Ortaç)

ŞUNCA

  1. [sıfat] Epey, çok
  2. [zarf] Şu kadar, şu denli
    • "Şuncasını söyleyeyim, ben şiirin şarkılaştırılarak okunmasını sevmem." (Melih Cevdet Anday)

HİCAP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Utanma, utanç, sıkılma
    • "Ve Rabia'nın hicabından taze yanakları gene eski nadide bir şarap gibi lal rengini alıvermişti." (Halide Edip Adıvar)
    • "Kalem aldın kaşlarını çatmaya / Hicap ettim adın sual etmeye." (Dadaloğlu)
  2. Perde
    • "Sensin bize bizden yakın / Görünmezsin hicap nedir?" (Yunus Emre)

SAVCA

  1. [isim] İddianame

CAHİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Öğrenim görmemiş, okumamış
    • "Bu maskara sosyete bana cahil diye bakar." (Halide Edip Adıvar)
    • "Bu konularda yeni kuşağın yanında her zaman cahil kalmaya mahkûmuz." (Haldun Taner)
  2. Bilgisiz
  3. Belli bir konuda yeterli bilgisi olmayan
    • "Bu doktorun karşısında cahil, aptal oluyorum." (Memduh Şevket Esendal)
  4. Deneysiz, genç, toy (delikanlı veya kız)
    • "Esasta batıl itikatlara inanmış cahil bir kızcağızdı." (Refik Halit Karay)

CAMİT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Cansız
    • "Bir kenara bırakılıvermek, bir camit eşya gibi ayak ucuyla itilmek ne korkunç." (Peyami Safa)
  2. Donmuş

CARTA

  1. [isim] Yellenme

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü