İçinde ca olan 5 harfli 69 kelime var. İçerisinde CA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ca olan kelimeler listesine ya da Sonu ca ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CANAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Gönülden sevilen, gönül verilmiş olan kadın, sevgili
- "Canı canan dilemiş vermemek olmaz ey dil." (Fuzulî)
-
Tasavvufta Tanrı
- "Yunus ver canını Hak yoluna / Can vermeyince canan bulunmaz." (Yunus Emre)
-
[isim]
Gönülden sevilen, gönül verilmiş olan kadın, sevgili
- NACAK
-
-
[isim]
Sapı kısa, küçük odun baltası
- "Silahsız kaldık, köylüler bize dipçik, üvendire, nacak yetiştirdi." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Sapı kısa, küçük odun baltası
- MANCA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Yiyecek
-
Kedi, köpek yiyeceği
-
[isim]
Yiyecek
- CADDE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şehir içinde ana yol
- "Anafartalar Caddesi."
-
[isim]
Şehir içinde ana yol
- LAZCA
- ...
- OLCAY
- ...
- SICAK
-
-
[sıfat]
Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı
- "Yorganın altında sıcak göz yaşları dökerek gecelerce beklemişti." (Orhan Kemal)
- "Onlardan genelleme yaparak bütün kol emekçilerine sıcak bakma eğilimini edindim." (Refik Erduran)
-
Isısı yüksek olan, çok ısınmış
- "Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir çorba içirdi." (Aka Gündüz)
-
[isim]
Havadaki yüksek ısı
- "Bu sıcakta arada bir şeyler içip yemeden çalışılmıyor." (Necati Cumalı)
-
[isim]
Sıcak yer
- "Burası bir makine dairesi kadar sıcaktı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Hamam
-
Dostça olan, sevgi dolu
- "Sıcak bir karşılama. Sıcak bir yuva."
-
[sıfat]
Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı
- CANLI
-
-
Canı olan, diri, yaşayan
- "Bütün canlıların kendilerini yarı baygın, uykulu, hareketsiz bir tembelliğe bıraktıkları saatler başlamıştı." (Necati Cumalı)
-
Güçlü, etkili, hareketli, hayat dolu
- "Recep çok canlı bir adamdı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Dikkat çekici, göz alıcı, parlak (renk)
-
[isim]
Yaşayıp yer değiştirebilen yaratık, hayvan
-
[isim]
Canlı yayın
-
Canı olan, diri, yaşayan
- ENCAM
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Son, işin sonu
- "Nereye varır bu işin encamı?" (Atilla İlhan)
-
Gelecek
- "Encamımız hayrolsun demekten başka elden ne gelir?" (Aka Gündüz)
-
[isim]
Son, işin sonu
- ALACA
-
-
[isim]
Birkaç rengin karışımından oluşan renk, ala
-
[sıfat]
İki veya daha çok renkli
-
Birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma
- "İki top alaca..." (Nabizade Nazım)
-
Keklik, bıldırcın vb. kuşları avlamak için kullanılan iki renkli bez
-
Ağaçta ilk olgunlaşan meyve
- "Bu incirin alacasını ben yedim."
-
Meyvelere, genellikle üzüme düşen ben
-
[isim]
Birkaç rengin karışımından oluşan renk, ala
- CAMIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Manda
-
[isim]
Manda
- CAZİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Alımlı
- "Gizli bir musikinin vezniyle dalgalanan ipekli maddeler gibi cazip, yumuşak ve tatlı idi." (Peyami Safa)
-
[sıfat]
Alımlı
- CAYMA
-
-
[isim]
Caymak işi
-
[isim]
Caymak işi
- KURCA
-
-
[isim]
Karıştırma, kaşıma
-
[isim]
Karıştırma, kaşıma
- MACAR
- ...
- YONCA
-
-
[isim]
Baklagillerden, başak durumundaki çiçekleri kırmızı veya mor renkli, hayvanlara yem olarak yetiştirilen çayır bitkilerinin genel adı (Trifolium)
-
[isim]
Baklagillerden, başak durumundaki çiçekleri kırmızı veya mor renkli, hayvanlara yem olarak yetiştirilen çayır bitkilerinin genel adı (Trifolium)
- CASUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Ajan
- "Ortalığı karıştırmak isteyen yabancı kimseler, askerlik casusları burada oturur." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Ajan
- DANCA
- ...
- CAİZE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Şairlerin kasidelerle övdükleri büyükler tarafından kendilerine verilen bahşiş
-
Yazıda bir sözün olduğu gibi tekrarlandığını göstermek için alt hizasına konulan tırnak biçimindeki noktalama işareti
-
Yol yiyeceği, azık
-
[isim]
Şairlerin kasidelerle övdükleri büyükler tarafından kendilerine verilen bahşiş
- ACABA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Merak, kararsızlık veya kuşku anlatan bir söz, acep
- "Acaba kiminle randevusu vardı?" (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Şüphe, kuşku
- "Aklınızda bir acaba kalmasın diye söyledim."
-
[zarf]
Merak, kararsızlık veya kuşku anlatan bir söz, acep