İçinde bı olan 5 harfli 18 kelime var. İçerisinde BI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında bı olan kelimeler listesine ya da Sonu bı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- KABIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Dışkının katılığı yüzünden büyük abdest bozamama veya güçlükle bozma durumu, peklik, kabızlık, ishal karşıtı
-
Azrail tarafından ruh teslim alınma, ölme
-
Alma
-
Kavrama, el ile tutma
-
[isim]
Dışkının katılığı yüzünden büyük abdest bozamama veya güçlükle bozma durumu, peklik, kabızlık, ishal karşıtı
- BICIL
-
-
[isim]
Aşık kemiğinin altında bulunan küçük bir kemik
-
Bu kemikle oynanan bir oyun
-
[isim]
Aşık kemiğinin altında bulunan küçük bir kemik
- SABIR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Acı, yoksulluk, haksızlık vb. üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi, dayanç
- "İki, üç akşamda bir, odasına uğrar, onun o sonu gelmez askerlik hatıralarını büyük bir sabırla dinlemeye koyulurduk." (Haldun Taner)
- "Sabrı tükenmiş olanlardan birkaçı, birden söze başlamak istedilerse de reis izin vermedi." (Memduh Şevket Esendal)
-
Olacak veya gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme
-
[isim]
Acı, yoksulluk, haksızlık vb. üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi, dayanç
- BIZIR
-
-
[isim]
Kadınlık organının üst yanında cinsel zevk duyumu noktası olan bölüm, dılak, klitoris
-
[isim]
Kadınlık organının üst yanında cinsel zevk duyumu noktası olan bölüm, dılak, klitoris
- BIKIŞ
-
-
[isim]
Bıkma işi veya biçimi
-
[isim]
Bıkma işi veya biçimi
- NABIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kalp atışının sağladığı kan basıncından dolayı atardamarlara ve özellikle bilekteki atardamara parmakla basıldığında duyulan kımıldama
- "Nabzı durdu, nefesi durdu galiba." (Yusuf Ziya Ortaç)
- "Başına gelmeyen bela kalmadı. Azıcık nabza göre şerbet versen, başına bu dertler gelmezdi." (Aydın Boysan)
- "Doktor, hallacın yanına vardı. Nabzını tuttu." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Milletin sesini işitmek, nabzını yoklamak, meselesini ve durumunu kaynakta öğrenmek istiyordu." (Tarık Buğra)
-
Eğilim, düşünce, niyet
- "Viyana'da hayat sevincinin nabzı kahvelerde atar." (Haldun Taner)
-
[isim]
Kalp atışının sağladığı kan basıncından dolayı atardamarlara ve özellikle bilekteki atardamara parmakla basıldığında duyulan kımıldama
- RABIT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bağ, bağlama
-
Bağlaç
-
[isim]
Bağ, bağlama
- ZIBIN
-
-
[isim]
Bebeklere iç çamaşırı olarak giydirilen, ince pamukludan kısa ve kollu giysi
-
Kolsuz giysi
-
[isim]
Bebeklere iç çamaşırı olarak giydirilen, ince pamukludan kısa ve kollu giysi
- CIBIL
-
-
[sıfat]
Çıplak
-
Yoksul, parasız, geçim darlığı çeken
-
[sıfat]
Çıplak
- BIKMA
-
-
[isim]
Bıkmak işi
-
[isim]
Bıkmak işi
- ZABIT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tutanak
- "Şimdi bir zabıt daha tutsam görev başında memura hakaretten, sülaleni yakarım senin." (Çetin Altan)
-
[isim]
Tutanak
- BIÇAK
-
-
[isim]
Bir sap ve çelik bölümden oluşan kesici araç
- "Ekmek bıçağı. Sebze bıçağı."
- "Köy delikanlılarının bıçak çekmeye elleri bile değmedi." (Memduh Şevket Esendal)
- "Bu tatlı sohbetin arasında kapı çalındı, lakırtıları bıçak gibi kesildi." (Halide Edip Adıvar)
-
Çeşitli kesme işlerinde kullanılan keskin ağızlı araç
- "Basımevi bıçağı."
-
[isim]
Bir sap ve çelik bölümden oluşan kesici araç
- BICIR
- ...
- BIDIK
-
-
[sıfat]
Kısa ve tıknaz
-
[sıfat]
Kısa ve tıknaz
- BIÇIK
-
-
[isim]
Sel veya dere yatağı
-
[isim]
Sel veya dere yatağı
- BIYIK
-
-
[isim]
Üst dudak üzerinde çıkan kıllar
- "Bıyık ve kaşlarımdaki aklar saçlarımdakinden daha azdı." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Çocuklar, şimdilik ele güne karşı onların ana, babası olmakla övünmemize bıyık altından gülmektedirler." (Haldun Taner)
- "Çocukları ve bıyıkları terlemeye yüz tutmuşları selamlıktan çağırdılar." (Refik Halit Karay)
- "Bıyık buran, göğüs geren erleriz." (Enis Behiç Koryürek)
-
Balıklarda deri uzantısı
-
Asma vb. bitkilerde, sarılıp tutunmaya yarayan sürgün
-
[isim]
Üst dudak üzerinde çıkan kıllar
- BIÇKI
-
-
[isim]
Tahta veya ağaç biçmekte kullanılan, karşılıklı iki sapı olan ve iki kişi tarafından kullanılan büyük testere
-
Motorla çalışan bir çeşit güçlü testere
-
Saraç bıçağı
-
Bağ budamaya yarayan dişli bıçak
-
[isim]
Tahta veya ağaç biçmekte kullanılan, karşılıklı iki sapı olan ve iki kişi tarafından kullanılan büyük testere
- SABIK
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Geçen, önceki, eski
- "Yorucu çalışmalar sonunda sabık bakanların ne derece hüner sahibi olduklarını tespit etmiştir." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Geçen, önceki, eski