İçinde bü olan 6 harfli 31 kelime var. İçerisinde BÜ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında bü olan kelimeler listesine ya da Sonu bü ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BÜRYAN
- ...
- BÜYÜCÜ
-
-
[isim]
Büyü yapan kimse, bağıcı, afsuncu, sihirbaz
-
Çevresindekileri çabuk ve güçlü olarak etkileyen kimse
- "O ne yaman büyücüdür, şeytan tüyü var herifte." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Büyü yapan kimse, bağıcı, afsuncu, sihirbaz
- BÜLTEN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Özel veya resmî kurum, kuruluş veya yetkili kişilerce herhangi bir durumla ilgili olarak süreli veya süresiz yayımlanan duyuru
-
Dergi
-
[isim]
Özel veya resmî kurum, kuruluş veya yetkili kişilerce herhangi bir durumla ilgili olarak süreli veya süresiz yayımlanan duyuru
- KARBÜR
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Karbonun başka bir elementle birleşmesinden oluşan madde
-
[isim]
Karbonun başka bir elementle birleşmesinden oluşan madde
- CÜMBÜŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Eğlence
-
Canlılık, coşku
- "Yavaş yavaş fırçalardan, boyalardan, renklerin cümbüşlerinden başka her şey çevresinden siliniyordu." (Cahit Uçuk)
-
Maden gövdeli, tambura benzer bir saz
-
[isim]
Eğlence
- BÜĞEME
-
-
[isim]
Büğemek işi
-
[isim]
Büğemek işi
- BÜLBÜL
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Karatavukgillerden, sesinin güzelliği ile tanınmış olan ötücü kuş (Luscinia megarhynchos)
- "Çocuk dersi bülbül gibi bildiği hâlde, Mükremin Hoca, bir türlü tam numara atmazmış." (Haldun Taner)
- "Kadın bülbül gibi Fransızca konuşuyor." (Halide Edip Adıvar)
- "Buluştukları zaman da onu bülbül gibi konuşturdu." (Tarık Buğra)
- "Mahkemeye havale edeceğim, orada bülbül gibi söylersin." (Ömer Seyfettin)
-
Sesi çok güzel olan kimse
- "Hanende Nedim Bey ki gençliğinde Boğaziçi'nin bülbülü, en sevgili kuluyken artık onun da ihtiyarlamaya, sesinin bozulmaya başladığı söylenirdi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
[isim]
Karatavukgillerden, sesinin güzelliği ile tanınmış olan ötücü kuş (Luscinia megarhynchos)
- BÜYÜLÜ
-
-
[sıfat]
Kendisine büyü yapılmış (kimse)
-
Büyü gücü olan, sihirli
-
Çok etkileyici
- "Sen akşamlar kadar büyülü, sıcak / Rüyalarım kadar sade, güzeldin." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[sıfat]
Kendisine büyü yapılmış (kimse)
- ÖBÜRKÜ
-
-
[zamir]
Öbürü
-
[zamir]
Öbürü
- BÜZMEK
-
-
[-i]
Buruşturarak, sıkıştırarak veya kıvrım yaparak bir şeyin alanını ve hacmini küçültmek
- "Herkesin ağzı torba değil ki çekip büzesiniz." (Burhan Felek)
-
Kısmak
-
Kapatmak, dedikodu yapılmasına engel olmak
-
[-i]
Buruşturarak, sıkıştırarak veya kıvrım yaparak bir şeyin alanını ve hacmini küçültmek
- BÜKLÜM
-
-
[isim]
Bükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu kat, kıvrım
- "Yırtılmış atılmış o kâğıtlar ki hayatım / Her parçası, her büklümü üstünde adın var." (Mithat Cemal Kuntay)
-
Dönemeç, viraj
-
[isim]
Bükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu kat, kıvrım
- GÜRBÜZ
-
-
[sıfat]
Sağlam, güçlü ve iyi gelişmiş, iri
- "Genç, gürbüz bir köylü çocuğu idi." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Sağlam, güçlü ve iyi gelişmiş, iri
- BÜGDÜZ
- ...
- BÜYÜME
-
-
[isim]
Büyümek işi
-
Organizmanın bütününde veya bu bütünün bir bölümünde boyutların artması
-
[isim]
Büyümek işi
- CÜMBÜR
- ...
- TRİBÜN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Spor salonu stadyum, hipodrom vb. yarışma ve gösteri yapılan yerlerde seyircilerin oturduğu koltuklu veya basamaklı bölüm, sekilik
- "Muazzam avlunun medreseler tarafında, kadınlar için tribünler yükseliyordu." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Spor salonu stadyum, hipodrom vb. yarışma ve gösteri yapılan yerlerde seyircilerin oturduğu koltuklu veya basamaklı bölüm, sekilik
- BÜKREŞ
- ...
- BÜKMEK
-
-
[-i]
Sertçe çevirmek, kıvırmak
- "Bu kez onu sürmeden olduğu yerde büküp altına aldı." (Salâh Birsel)
-
[nsz]
Birkaç tel ipliği burarak sarmak
- "İpek bükmek."
-
Eğmek
- "Olur der gibi başını büktü. Çelik halatı büktü."
-
Katlamak
- "Büktüğüm yeri kaybetmişim, nereye kadar geldiğimi bilmiyorum." (Sermet Muhtar Alus)
-
Döndürmek
-
[-i]
Sertçe çevirmek, kıvırmak
- BÜZGEN
-
-
[isim]
Kasılarak vücuttaki herhangi bir deliği açan veya kapayan çember biçimindeki kasların genel adı
-
[isim]
Kasılarak vücuttaki herhangi bir deliği açan veya kapayan çember biçimindeki kasların genel adı
- BÜRÜME
-
-
[isim]
Bürümek işi
-
[isim]
Bürümek işi