İçinde bula olan 7 harfli 10 kelime var. İçerisinde BULA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında bula olan kelimeler listesine ya da Sonu bula ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A B L U Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

4 Harfli Kelimeler

BULA

3 Harfli Kelimeler

ABU, BAL, BUL, ULA

2 Harfli Kelimeler

AB, AL, BU, LA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BULANTI

  1. [isim] Midede duyulan ve insana kusacak gibi bir duygu veren durum
    • "Midesindeki bulantı geçmiş, kulakları artık uğuldamıyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Gözlerime, kulaklarıma, beş duyuma birden tiksinti, bulantı veren bu manzaraların ortasında niye duruyordum?" (Aka Gündüz)

BULAŞLI
...
BULANIK

  1. [sıfat] Bulanmış olan, duru olmayan
    • "Koltuğuna oturdu, Haliç'in bulanık sularına daldı." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Bulutlu, kapalı (hava)
  3. Açık seçik görünmeyen, net olmayan
    • "Bulanık görüntü."
  4. Donuk, anlamsız, fersiz (bakış)
    • "Dimdik oturuyor, bulanık ve ıslak gözlerle ona bakıyordu." (Peyami Safa)
  5. Niteliği tam anlaşılmayan
    • "İzmir-Bursa yolculuğundan dönüşümde ben böyle bulanık bir politika havası içinde bulmuştum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

BULATMA

  1. [isim] Bulatmak işi

BULANMA

  1. [isim] Bulanmak işi

BULAŞIK

  1. [isim] Yiyecek veya içecekle kirletilmiş mutfak eşyası veya kap kacak
    • "Tava indirilir, tepsilere dökülür, tepsiler güneşe konur, yıkanacak bulaşıklar kuyu başına götürülür." (Memduh Şevket Esendal)
  2. İz, etki, kalıntı
    • "Daha balayının bulaşığı geçmedi." (Burhan Felek)
  3. [sıfat] Kirli
    • "Bulaşık kap."
  4. [sıfat] Düzensiz, karışık
    • "Bu karmakarışık ve bulaşık âlemi kendi hâline bırakırdı." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  5. [sıfat] Yapışkan, sulu
    • "Bulaşık adam."

BULAMAK

  1. [-i] Bir nesnenin her yanını bir şeye değdirerek üstünü onunla kaplamak, bir nesneyi başka bir maddeye batırmak
    • "Balığı una bulamak."
  2. Kirletmek
    • "Çocuk üstünü başını çamura bulamış."

BULAMAÇ

  1. [isim] Sulu, cıvık hamur
  2. Bu koyulukta yapılan çeşitli hamur yemekleri
    • "Tatlı bulamaç."
  3. [sıfat] Karışık, oradan buradan toplanmış
    • "Az çok bulamaç olan romantizm şiirinin daha imbikten geçmiş taraflarına geldim." (Yahya Kemal Beyatlı)

BULANIŞ

  1. [isim] Bulanma işi veya biçimi

BULAŞMA

  1. [isim] Bulaşmak işi

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü