İçinde bu olan 8 harfli 113 kelime var. İçerisinde BU bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında bu olan kelimeler listesine ya da Sonu bu ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BURGUSUZ
-
-
[sıfat]
Burgusu olmayan
-
Burgulanmamış olan
-
[sıfat]
Burgusu olmayan
- BULVARLI
-
-
[sıfat]
Bulvarı olan
-
[sıfat]
Bulvarı olan
- AKBUĞDAY
-
-
[isim]
Kurak iklime dayanıklı, beyaz kabuklu, ekmeklik buğday
-
[isim]
Kurak iklime dayanıklı, beyaz kabuklu, ekmeklik buğday
- TABASBUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yaltaklık
- "Karşısına çıkana tabasbus edecek, el pençe divan duracak değil a!" (Sermet Muhtar Alus)
-
[isim]
Yaltaklık
- BUYURUCU
-
-
[isim]
Buyruk, emir veren kimse
-
[isim]
Buyruk, emir veren kimse
- MEBUSLUK
-
-
[isim]
Milletvekilliği
-
[isim]
Milletvekilliği
- BUKAĞILI
-
-
[sıfat]
Ayağında bukağı bulunan
-
Bilekleri beyaz olan (hayvan)
-
[sıfat]
Ayağında bukağı bulunan
- ÇUBUKLUK
-
-
[isim]
Çubukların saklandığı yer, çubuk odası
- "Çubukların muhafaza edildiği yerlere çubukluk veya çubuk odası denirdi." (Samiha Ayverdi)
-
[isim]
Çubukların saklandığı yer, çubuk odası
- BULAŞMAK
-
-
[nsz]
Bir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek
- "Tabak bulaştı."
-
[-e]
İstenilmeyen bir madde bir şeye sürülmek
- "Yüzüne gözüne yer yer kepek bulaşmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-e]
Hastalık geçmek, sirayet etmek
- "Çocuğa suçiçeği bulaşmış."
-
[-e]
Çatmak, sataşmak, tedirgin etmek
- "Atiye'nin ters ters yüzüne bakmasına aldırmadan yerde bir dirseğinin üstüne uzanmış keyifle yatan Seyit'e bulaştı." (Lâtife Tekin)
-
[-e]
İstemeden veya rastlantı sonucu bir işe karışmak
- "Seninle hiç alakası olmayan bu işe bulaşmak istemiyorsun." (Ahmet Ümit)
-
[nsz]
Bir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek
- BURUKLUK
-
-
[isim]
Buruk olma durumu, kekrelik
- "Ayvanın burukluğu."
-
Küskünlük, gücenmişlik
-
[isim]
Buruk olma durumu, kekrelik
- BUZKIRAN
-
-
[isim]
Donmuş deniz, göl veya ırmaklarda ulaşımı öteki gemilere kolaylaştırmakta kullanılan, buzları kırarak yol açmak için yapılmış gemi
-
[isim]
Donmuş deniz, göl veya ırmaklarda ulaşımı öteki gemilere kolaylaştırmakta kullanılan, buzları kırarak yol açmak için yapılmış gemi
- CUMBURTU
-
-
[isim]
Suya düşen ağır bir cismin veya çalkalanan suyun çıkardığı ses
-
[isim]
Suya düşen ağır bir cismin veya çalkalanan suyun çıkardığı ses
- FRAMBUAZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ahududu
-
[isim]
Ahududu
- BUHURLUK
-
-
[isim]
İçinde tütsü için kullanılan maddeler yakılan kap
-
[isim]
İçinde tütsü için kullanılan maddeler yakılan kap
- BUDALACA
-
-
[sıfat]
Budalaya yakışan
- "Bunu becerebilmek insanı nice budalaca hatalardan korur." (Haldun Taner)
-
Budalaya yakışır biçimde, budalacasına
- "Budalaca gülen kızlara kızıyorum." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Budalaya yakışan
- BUĞULAMA
-
-
[isim]
Buğulamak işi
-
Buğuda pişmiş yemek
- "Hamsi buğulaması."
-
[isim]
Buğulamak işi
- GİLABURU
-
-
[isim]
İki çeneklilerden, Kuzey ve Orta Anadolu'da yetişen, beyaz renkli çiçekler açan, kırmızı renkli meyvesinden meyve suyu elde edilen, 2-4 m yükseklikte bir ağaççık (Viburnum opulus)
-
[isim]
İki çeneklilerden, Kuzey ve Orta Anadolu'da yetişen, beyaz renkli çiçekler açan, kırmızı renkli meyvesinden meyve suyu elde edilen, 2-4 m yükseklikte bir ağaççık (Viburnum opulus)
- BUYURGAN
-
-
[sıfat]
Sık sık buyruk veren, buyruk verir gibi konuşan
- "Karısının buyurgan bilgiçliğine, yukardan ilgisine katlanabilmesi, artık son derece güç." (Atilla İlhan)
-
Kesin hüküm bildiren
- "Tümceyi sonlandıran buyurgan nokta yerine, sorulara açık, bitimsiz üç noktayı yeğlediklerini belirtmişti." (Tomris Uyar)
-
[sıfat]
Sık sık buyruk veren, buyruk verir gibi konuşan
- BUCAKSIZ
-
-
[sıfat]
Bucağı olmayan
-
[sıfat]
Bucağı olmayan
- ÇABUKLUK
-
-
[isim]
Çabuk olma durumu, hız, sürat
- "Her şey umulmaz bir çabuklukla yoluna girdi." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Çabuk olma durumu, hız, sürat