İçinde bil olan 6 harfli 20 kelime var. İçerisinde BİL bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında bil olan kelimeler listesine ya da Sonu bil ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

B L İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

İL

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BİLİCİ

  1. [sıfat] Bilen
    • "Tanrı görücüdür, bilicidir, işiticidir."

BİLEĞİ

  1. [isim] Kesici araçları bilemek için kullanılan alet

YOLBİL
...
BİLGİÇ

  1. [isim] Bilgili kimse
    • "Bazı bilgiç hekimler dillerinin makarasını çözerler, tıptan anlamayan hastalarına tıbbi ıstılahlar kullanarak dert anlatırlar." (Yahya Kemal Beyatlı)
  2. Bilgisiz olmasına rağmen bilgili görünmek isteyen, bilgili geçinen kimse

STABİL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Dayanıklı, sağlam
  2. Dengeli
  3. Düz
  4. Kararlı, değişmez

BİLSAT

  1. [isim] Bilgileşim

BİLMEK

  1. [nsz] Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak
    • "Bu adam, bilmek için öğrenmiş olmaya ihtiyacı olmayan, bildiğini bilen, bilmediğini de şıp diye sezen bambaşka bir insandır." (Haldun Taner)
    • "Efendiden gizli yine herkes bildiğini okuyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Her şeye peki, olur der fakat sonunda gene bildiğini yapardı." (Haldun Taner)
    • "Sütannenin sandık odası, bildim bileli akar." (Ömer Seyfettin)
  2. [-i] Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak
    • "Yani kısacası bu mükemmel dilimizi kimse bilmez, okumaz." (Burhan Felek)
  3. Bir iş yapmaya alışmış olmak, elinden gelmek
  4. Tanımak, hatırlamak
    • "Kadıncığım aç. Ben geldim. Bilemedin mi?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  5. Sanmak, varsaymak, farz etmek
    • "Bir hastanın hastalığına gereken önemi vermesi, doktorun ancak kendini o hasta ile birlikte hasta bilmesi ile sağlanabilir." (Refik Halit Karay)
  6. [-i] Sorumlu tutmak
    • "Ben arkadaşını bilmem, seni bilirim."
  7. İnanmak
    • "Bilirim yaşamaz güneşte / Bilirim yaşamaz yan yana aşkla / Ne haksızlık / Ne korku." (Necati Cumalı)
  8. [-i] İşine gelmek, uygun bulmak
    • "Mal almasını bildi de parasını vermeyi mi bilmiyor?"
  9. -a / -e ekli fiillerle yeterlik bildiren birleşik fiiller oluşturur
    • "Anlayabilmek. Gidebilmek. Kapayabilmek. Yazabilmek."
  10. [-i] Saymak
    • "Teşekkürü borç bilirim."

BİLLUR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bazı cisimlerin aldıkları geometrik biçim
    • "Su buharı billur durumunda donunca kar olur."
  2. Kesme cam, kristal
    • "Dört tarafı kesme billur kapaklı bir eski saat." (Refik Halit Karay)
  3. [sıfat] Bu maddeden yapılmış
    • "Su sesi ve kanat şakırtısından / Billur bir avize Bursa'da zaman." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
  4. Koç yumurtası
  5. [sıfat] Duru, temiz ve akıcı
    • "Onu görmek, billur sesini dinlemek, elinden bir şey içmek." (Atilla İlhan)

EBABİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Çobanaldatan

GİBİLİ
...
KABİLE

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Boy (II)

BİLYON

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Milyar

BİLMEZ
...
JÜBİLE

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [isim] Evliliğin ellinci yılında düzenlenen kutlama şenliği
  2. Bir sanat veya spor dalında uzun süre çalışanların onuruna düzenlenen kutlama töreni
    • "Onun bu jübile saplantısı, meslektaşları arasında alay konusu bile olmuştu." (Haldun Taner)
  3. Tevrat'a göre, Yahudilerde, elli yılda bir Tanrı'ya ve dinlenmeye ayrılan yıl
  4. Katoliklerde, Roma'ya hacca gidenlerin, kilisece günahlarının tam olarak bağışlandığı yıl

BİLDİK

  1. Tanıdık (kimse veya şey)
    • "İstanbullu bir bildikte misafirim." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Hâlbuki ayrılık acısına ve ayrılık seslerine, bildik çıkmaklığım gerekti." (Refik Halit Karay)

BİLGİN

  1. Bilimsel bir konuda çok bilgisi olan kimse, bilimci, âlim

BİLİNÇ

  1. [isim] İnsanın kendisini ve çevresini tanıma yeteneği, şuur
    • "İnsanın herhangi bir araçla ne yaşadığının bilincine varmasının bir doyum ve haz kaynağı olduğu unutulmamalıdır." (Ahmet Cemal)
    • "Zırhlı otomobilin mitralyözü tarafından biçilir biçilmez, bilincini yitiriyor." (Atilla İlhan)
  2. Bir toplumdaki ruhsal etkinliklerin veya ruhsal durumların bütünü
  3. Dimağ
  4. Temel bilgi, temel görüş
  5. Algı ve bilgilerin zihinde duru ve aydınlık olarak izlenme süreci, şuur
    • "Davranışlarını bir an önce bilincinin denetiminden kurtarmak için kadehleri birer dikişte boşaltmaya mı başladı?" (Falih Rıfkı Atay)

BİLMİŞ

  1. [sıfat] Her şeyi bilir geçinen, bilgiçlik taslayan

BİLEME

  1. [isim] Bilemek işi
    • "Gönül, daha birçoklarının bu enstitüde kabiliyetlerini bilemesini istiyor." (Haldun Taner)

ZEMBİL

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Hasırdan örülmüş saplı torba
    • "Evin sabah alışverişini yapmış, elimde zembil, çarşıdan dönüyorum." (Necati Cumalı)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü