İçinde bi olan 5 harfli 98 kelime var. İçerisinde Bİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında bi olan kelimeler listesine ya da Sonu bi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BİREY
-
-
[isim]
Kendine özgü nitelikleri yitirmeden bölünemeyen tek varlık, fert
-
Doğa bilgisinde türü oluşturan tek varlıklardan her biri
-
Bir türün kapsamı içine giren somut varlık
-
İnsan topluluklarını oluşturan, insanların benzer yanlarını kendinde taşımakla birlikte, kendine özgü ayırıcı özellikleri de bulunan tek can, fert
-
Toplumları oluşturan ve düşünsel, duygusal, iradeyle ilgili nitelikleri toplum içinde belirlenen insanların her biri, fert
-
[isim]
Kendine özgü nitelikleri yitirmeden bölünemeyen tek varlık, fert
- BİZON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Amerika'da yaşayan bir cins hörgüçlü yaban öküzü
-
[isim]
Amerika'da yaşayan bir cins hörgüçlü yaban öküzü
- BİJON
- ...
- BİNİŞ
-
-
[isim]
Binme işi veya biçimi
-
Üniversite öğretim üyelerinin giydikleri cübbe
-
Yüksek aşamalı bilginlerin ve yeniçeri subaylarının giydikleri cübbe
-
Atlı alay
-
Atlı alayda giyilen giysi
-
[isim]
Binme işi veya biçimi
- BİÇKİ
-
-
[isim]
Dikilecek kumaşı belli bir modele ve ölçüye göre kesme işi
-
[isim]
Dikilecek kumaşı belli bir modele ve ölçüye göre kesme işi
- BİNER
-
-
[sıfat]
Bin sayısının üleştirme biçimi, her birine bin, her defasında bini bir arada olan
-
[sıfat]
Bin sayısının üleştirme biçimi, her birine bin, her defasında bini bir arada olan
- BİNGİ
-
-
[isim]
Kemerler üzerine oturtulmuş kubbe ile kemerlerin arasını kapatan üçgen biçimindeki kubbe parçalarından her biri
-
[isim]
Kemerler üzerine oturtulmuş kubbe ile kemerlerin arasını kapatan üçgen biçimindeki kubbe parçalarından her biri
- TABİİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Doğada olan, doğada bulunan
-
Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi
- "Sıcaklar arttıkça serin yerler aramak, âdeta tabii bir ihtiyaç hâline geliyor." (Ahmet Rasim)
-
Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan
- "Beklenen cevap gelince derhâl yazılacağı tabiidir." (Atatürk)
-
Yapmacık olmayan, doğal
- "Eğer sürmenin üstüne bunu sürmezsen renk tabii olmaz." (Peyami Safa)
-
Katıksız, saf, doğal
- "Tabii meyve suları."
-
[zarf]
Elbette, doğallıkla, doğal olarak, işin gereği olarak
- "Tabii siz de geleceksiniz."
-
[sıfat]
Doğada olan, doğada bulunan
- BİYEL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Makinelerde, bir ucu pistona, öbür ucu volanı çeviren kaldıraca geçirilmiş hareketli çubuk
-
[isim]
Makinelerde, bir ucu pistona, öbür ucu volanı çeviren kaldıraca geçirilmiş hareketli çubuk
- BİTİM
-
-
[isim]
Bitme işi
-
Son, nihayet, münteha
-
[isim]
Bitme işi
- BİTAP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Bitkin, yorgun
- "Sabaha doğru bitap düştü, onun kucağında uyuyakaldı." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[sıfat]
Bitkin, yorgun
- GARBİ
- ...
- KALBİ
- ...
- BİBLO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Çeşitli maddelerden yapılan heykel, vazo vb. zarif, küçük süs eşyası
-
[isim]
Çeşitli maddelerden yapılan heykel, vazo vb. zarif, küçük süs eşyası
- ZABİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Rütbesi teğmenden binbaşıya kadar olan asker
- "Bu karanlık günler, senin gibi genç, ateşli, imanlı zabitlerin gayreti ile aydınlanacak!" (Samim Kocagöz)
-
[sıfat]
Tuttuğunu koparan, dediğini yaptıran
-
[isim]
Rütbesi teğmenden binbaşıya kadar olan asker
- SEBİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kutsal günlerde karşılık beklemeden hayır için dağıtılan içme suyu
-
Genellikle camilere bitişik özel bir biçimde yapılmış, karşılık beklemeden hayır için içme suyu dağıtılan taş yapı, sebilhane
-
Meyan kökü şerbetini bir hayır için dağıtma
-
[isim]
Kutsal günlerde karşılık beklemeden hayır için dağıtılan içme suyu
- BİLGİ
-
-
[isim]
İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat
- "Bildiği ahbaplardan Sami Bey hakkında bilgi edinme ve tanışma yolu bulmak." (Refik Halit Karay)
- "Sormuş, soruşturmuş, ailesi ve çevresine ilişkin bir sürü bilgi toplamıştı." (Atilla İlhan)
-
Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malumat, vukuf
- "Babası, önce ona, Mazlume ve ailesi hakkında birçok bilgi vermişti." (Halide Edip Adıvar)
-
İnsan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü, malumat, vukuf
-
Genel olarak ve ilk sezi durumunda zihnin kavradığı temel düşünceler
-
Bilim
- "Doğa bilgisi."
-
Kurallardan yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam
-
[isim]
İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat
- BİLİŞ
-
-
[isim]
Canlının, bir nesne veya olayın varlığına ilişkin bilgili ve bilinçli duruma gelmesi, vukuf
- "Eyfel'in büyük bir kule olduğunu bilmek cinsinden bir biliş..." (Memduh Şevket Esendal)
- "Hiç kimse bu kara yağız garip yiğide biliş çıkmadı." (Kemal Tahir)
-
Bildik, tanıdık, dost
-
[isim]
Canlının, bir nesne veya olayın varlığına ilişkin bilgili ve bilinçli duruma gelmesi, vukuf
- EDEBİ
- ...
- TABİP
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hekim
-
[isim]
Hekim