İçinde beli olan 8 harfli 14 kelime var. İçerisinde BELİ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında beli olan kelimeler listesine ya da Sonu beli ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

B E L İ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

4 Harfli Kelimeler

BELİ, BİLE

3 Harfli Kelimeler

BEL, İLE, LEB

2 Harfli Kelimeler

BE, EL, İL, LE

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BELİRSİZ

  1. [sıfat] Belirli olmayan, belgisiz, gayrimuayyen
    • "Tatlı ve mahmur bakışlı gözlerini belirsiz bir noktaya dikti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Niteliği hakkında tam bir bilgi edinilemeyen, müphem
    • "Bir ayağın yerlere sürtünmesinden çıkan, silik ve belirsiz sesi işitti." (Peyami Safa)
  3. Bilinmeyen, meçhul
    • "Ne olduğu belirsiz."

BELİRTİK

  1. [sıfat] Açık, belli, sarih

ENGEBELİ

  1. [sıfat] Engebesi olan, engebesi çok olan, arızalı
    • "Engebeli arazi."

PEMBELİK

  1. [isim] Pembe olma durumu
    • "Hatice'nin yüzü o leylak rengine çalan pembeliği ile dalgalanıverdi." (Tarık Buğra)

BELİTKEN

  1. [isim] Belitler sistemi

BELİRTİŞ

  1. [isim] Belirtme durumu veya biçimi

BELİRTME

  1. [isim] Belirli kılma, görüş bildirme, tasrih
    • "Gördüğüm aksaklıklar varsa belirtmemi istediler." (Haldun Taner)

BELİRGİN

  1. [sıfat] Belirmiş durumda olan, göze çarpan, besbelli, açık, bariz, sarih
    • "Hüzünlü bakışlarının daha belirgin hâle getirdiği iri, siyah, ceylan gözleriyle ... alımlı da sayılabilirdi." (Erhan Bener)

CAZİBELİ

  1. [sıfat] Alımlı
    • "Sesi mat, yavaş, tatlı ve cazibeli idi." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Önemli, ağırlığı olan
    • "Zamanın en ciddi, en cazibeli bir meselesini konuşabilmek için oraya kapanmışlar ve kendilerini unutmuşlardı." (Reşat Nuri Güntekin)

BELİRMEK

  1. [nsz] Önce belli veya görünür olmayan bir şey ortaya çıkmak, tezahür etmek
    • "Karanlıkların ardından birçok adamlar belirerek acayip birtakım eşyalar taşıyor." (Refik Halit Karay)
  2. Bir düşünce veya durum kesin bir biçim almak, tebellür etmek
    • "Kafasında günden güne çeşitli düşünceler, çeşitli kaygılar beliriyordu." (Orhan Hançerlioğlu)
  3. İyice görünür ve anlaşılır bir durum almak, tebarüz etmek
    • "O kibar cemiyete nasıl bir elbise ile gireceğini düşündü, manzara gözünün önünde belirdi." (Refik Halit Karay)

BELİRTKE

  1. [isim] Soyut bir şeyin, bir kavramın sembolü olan varlık veya eşya, amblem
  2. Bir konu hakkındaki açıklayıcı bilgilerin tümü
    • "Yalın bir söyleyişin altında hemen hep çözümsüz kalan birtakım belirtkeler göze çarpıyor." (Selim İleri)
  3. Gösterge

BELİRTEÇ

  1. [isim] Zarf
  2. Ayıraç

UCUBELİK
...
BELİRTEN

  1. [isim] Tamlayan

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü