İçinde bas olan 6 harfli 17 kelime var. İçerisinde BAS bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında bas olan kelimeler listesine ya da Sonu bas ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A B S Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
3 Harfli Kelimeler
BAS
2 Harfli Kelimeler
AB, AS
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- CABASI
- ...
- BASKÜL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ağırlıkları tartmaya yarayan alet, kantar
-
İki kolu sıra ile kalkıp inebilen, ortasından veya uçlarından birine az çok yakın değişmez bir noktaya dayanan kaldıraç
-
[isim]
Ağırlıkları tartmaya yarayan alet, kantar
- BASILI
-
-
[sıfat]
Basılarak yerleştirilmiş
- "Peynir basılı küp."
-
Basımevinde basılmış, matbu
-
[sıfat]
Basılarak yerleştirilmiş
- BASTON
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Yürürken dayanmaya yarayan, ağaç veya metalden yapılan araç
- "İsmet yengemin topal babası bastonunu yere vurdu." (Tarık Dursun K)
- "Omuzlarını kısıyor, kafasını dimdik tutuyor, baston yutmuş gibi katılaşıyor." (Memduh Şevket Esendal)
-
Geminin baş tarafındaki yatık direğin dışarıya doğru uzanan parçası
- "Gemi bastonunun altında dalga kalabalığı birikip kabarıyordu." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Yürürken dayanmaya yarayan, ağaç veya metalden yapılan araç
- BASMAK
-
-
[-e]
Vücudun ağırlığını verecek biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak
- "Bastığın yerlerde güller açtı, sarıldı ayaklarına." (Cahit Külebi)
- "Yastık koşusunu kazanan tayın, biraz idman edilirse çok atları basıp geçeceğini konuşuyorlardı." (Memduh Şevket Esendal)
-
Küçük çocuklar ayakta durabilmek
-
Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek
- "Motor çalıştıktan sonra debriyaja basarsınız." (Halide Edip Adıvar)
-
[-i]
Sıkıştırarak yerleştirmek
- "Peyniri küpe basmak."
-
[-i]
Bası işi yapmak, tabetmek
-
[-i]
Örtmek, bürümek, kaplamak
- "Yollarını ot basmış, çamları yükselip saçaklarına el atmış olan bu büyük köşk." (Memduh Şevket Esendal)
-
[-i]
Bir şey üzerinde kalıp, mühür vb. bir araçla iz yapmak
- "Şuraya başparmağını bas dediler, ben de bastım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Baskın yapmak
- "Ölen kızın intikamını almak için köyü basıp yakmış." (Etem İzzet Benice)
-
[nsz]
Bazı adlarla sertlik, aşırılık anlamlarında yardımcı fiil olarak kullanılır
- "Bir kahkaha basarak merdivenleri inmeye başladım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Bir kimse bir yaşa girmek
- "On dokuz yaşına yeni basmış, ürkek ve utangaç bir kızdım." (Azra Erhat)
-
[-i]
Duman, sis vb. çevreyi kaplamak, çökmek
- "Şehri akşamüstü sis basmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[-i]
Basınç yaparak sıvı ve gazları itmek
- "Pompa bozulmuş, suyu basmıyor. Otomobilin lastiğine hava basmak."
-
[nsz]
Kümes hayvanları kuluçkaya yatmak
-
[-i]
Uygunsuz vaziyette yakalamak
-
[nsz]
Bir şeyin etkisinde kalıp eziklik, üzüntü ve ağırlık duymak
- "Yüreğinin acısını duyuyordu. Sıkıntı basmış, terlemeye başlamıştı. İzin istedi." (Yusuf Ziya Bahadınlı)
-
[-e]
Vücudun ağırlığını verecek biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak
- BASICI
-
-
[isim]
Bası işi yapan kimse
-
[isim]
Bası işi yapan kimse
- SUMBAS
- ...
- BASILA
-
-
[isim]
Basımcılıkta, provalar için "basınız, basılsın" anlamında kullanılan bir söz
- "Yazar, kitabına basıla verdi."
-
[isim]
Basımcılıkta, provalar için "basınız, basılsın" anlamında kullanılan bir söz
- BASTIK
-
-
[isim]
Pestil
-
[isim]
Pestil
- BASKİL
- ...
- ABASIZ
-
-
[sıfat]
Aba giymemiş olan
- "İçim muradına ermiş / Abasız postsuz bir derviş." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[sıfat]
Aba giymemiş olan
- ÖRTBAS
-
-
[isim]
Bir durumun duyulmamasını, yayılmamasını sağlayan önlemler alma
- "Onlar da rezaleti örtbas etmek için kızı Bursa'ya kaçırdılar." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Her türlü ayıbın örtbas olacağını sandığı bir uzak diyara alıp götürmüştür." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Bir durumun duyulmamasını, yayılmamasını sağlayan önlemler alma
- BASKÇA
- ...
- BASARİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Görme ile ilgili
-
[sıfat]
Görme ile ilgili
- BASKIN
-
-
[isim]
Suç işlediği veya suçluların bulunduğu sanılan bir yere ansızın girme
- "İbiş'in odasına cennet kuşları baskın vermişti." (Tarık Buğra)
-
Kısa süreli, beklenmedik saldırı
- "Bu dört kişi güç bela baskından kurtulup bana sığınmış." (Refik Halit Karay)
-
Su basması, sel
- "Behçet'e bu evin merdiven altındaki bakla gibi odasında baskın yaparlar." (Salâh Birsel)
-
Ansızın çıkagelme
-
[sıfat]
Sertlik, zorluk bakımından üstün
- "Belli bir şey ki bu genç ikisinden de baskın, çekemiyorlar." (Haldun Taner)
-
[sıfat]
Benzerleri arasında güç ve önem bakımından başta gelen, hâkim, dominant
-
[isim]
Suç işlediği veya suçluların bulunduğu sanılan bir yere ansızın girme
- BASINÇ
-
-
[isim]
Bir yüzey üzerine etkide bulunan gücün yüz ölçümü birimine düşen miktarı, tazyik
- "Gazların içinde kapalı oldukları kabın her yönüne doğru basınçları vardır."
- "Katı cisimler, üzerine konuldukları yüzeylere, yere doğru, sıvılar ise içinde bulundukları kabın dibine ve yanlarına doğru basınç yaparlar."
-
[isim]
Bir yüzey üzerine etkide bulunan gücün yüz ölçümü birimine düşen miktarı, tazyik
- BASKET
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Basketbolda kazanılan sayı
-
Basketbol
-
[isim]
Basketbolda kazanılan sayı