İçinde ba olan 6 harfli 240 kelime var. İçerisinde BA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ba olan kelimeler listesine ya da Sonu ba ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A B Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AB
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BALAST
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Demir yollarında traverslerin altına, şoselerde düzeltilmiş toprak üzerine döşenen taş kırıkları
-
Safra
-
[isim]
Demir yollarında traverslerin altına, şoselerde düzeltilmiş toprak üzerine döşenen taş kırıkları
- BAMAKO
- ...
- MATBAA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Basımevi
-
[isim]
Basımevi
- BERBAT
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Kötü
- "Eskisinden daha berbat, iyileşmek ne gezer." (Mehmet Akif Ersoy)
- "Bu işi nasıl berbat ettinse gel yine öyle kendin temizle." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
Bozuk
- "Yol berbat, toz toprak üstümüze savruluyor." (Sermet Muhtar Alus)
-
Çirkin, beğenilmeyen
- "Sanatta politika ne kadar berbatsa politikada sanat da o kadar iğrenç olur." (Burhan Felek)
- "Muhitin değişen, bozulan her şeyi gibi terbiyesi de berbat olmuştu." (Ömer Seyfettin)
-
Darmadağın, bakımsız, perişan, viran
- "Berbat bir han odası." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[sıfat]
Kötü
- KALABA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kalabalık
-
[isim]
Kalabalık
- BALKIR
-
-
[isim]
Parıltı
-
Şimşek
-
[isim]
Parıltı
- İŞBAŞI
-
-
[isim]
İş yerlerinde işe başlama
- "Şimdiye kadar sabah postasının çoktan işbaşı yapması, otobüslerin biletçileriyle birlikte seferde olmaları gerekir." (Tarık Dursun K)
-
[isim]
İş yerlerinde işe başlama
- BAŞUCU
-
-
[isim]
Yeryüzünde bir noktada çekülün gösterdiği doğrultunun gökyüzüne doğru olan yönü
-
[isim]
Yeryüzünde bir noktada çekülün gösterdiği doğrultunun gökyüzüne doğru olan yönü
- KABALA
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Doğaüstü varlıklarla ilişki kurma sanatı
-
Yahudilerde, yazılı olarak konulmuş olan Tanrı kanunlarının yanında, ağızdan ağıza geçen din buyruklarının, İbrani felsefesinin ve efsane yazılarının tamamı
-
Bu öğretinin yandaşlarının tamamı
-
[isim]
Doğaüstü varlıklarla ilişki kurma sanatı
- ÖRTBAS
-
-
[isim]
Bir durumun duyulmamasını, yayılmamasını sağlayan önlemler alma
- "Onlar da rezaleti örtbas etmek için kızı Bursa'ya kaçırdılar." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Her türlü ayıbın örtbas olacağını sandığı bir uzak diyara alıp götürmüştür." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Bir durumun duyulmamasını, yayılmamasını sağlayan önlemler alma
- ABANIŞ
-
-
[isim]
Abanma işi
-
[isim]
Abanma işi
- BAŞMAK
-
-
[isim]
Ayakkabı
-
[isim]
Ayakkabı
- BAŞTAŞ
- ...
- BAYATİ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde uşşak dörtlüsüne buselik beşlisi katılmasıyla yapılmış eski bir makam
-
[isim]
Klasik Türk müziğinde uşşak dörtlüsüne buselik beşlisi katılmasıyla yapılmış eski bir makam
- BAYTAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Veteriner
-
[isim]
Veteriner
- BAKRAÇ
-
-
[isim]
Çoğunlukla bakırdan yapılan küçük kova
- "Kuyu bakracı."
-
[sıfat]
Bu kovanın alabildiği miktarda olan
- "Bir kadın bir bakraç yoğurt götürüyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Çoğunlukla bakırdan yapılan küçük kova
- YABANİ
-
-
[sıfat]
Doğada yaşayan, evcil olmayan (hayvan), evcil karşıtı
-
Doğada kendiliğinden yetişen (bitki)
-
Görgüsü olmayan, kaba ve hoyrat (kimse)
- "Babası, dağdan gelme, dangıl dungul bir yabaniymiş." (Sermet Muhtar Alus)
-
[sıfat]
Doğada yaşayan, evcil olmayan (hayvan), evcil karşıtı
- ABAZAN
-
-
[sıfat]
Karnı aç olan (kimse)
-
Uzun süre cinsel ilişkide bulunmayan (erkek)
-
[sıfat]
Karnı aç olan (kimse)
- BARDAK
-
-
[isim]
Su vb. şeyleri içmek için kullanılan, genellikle camdan yapılan kap
- "Elim titredi, bardağı dudağımda güç tuttum." (Falih Rıfkı Atay)
- "Son tartışmamızın bardağı taşıran damla olduğu belli oluyordu." (Erhan Bener)
- "Son davranışı bardağı taşırmaya yetti."
- "Sabahleyin yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Bu kabın alacağı miktarda olan
- "Bana sadece bir büyük bardak çay getirdiler." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Boduç, çamçak
-
Toprak testi
-
[isim]
Su vb. şeyleri içmek için kullanılan, genellikle camdan yapılan kap
- İTİBAR
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Saygı görme, değerli, güvenilir olma durumu, saygınlık, prestij
- "Benim bir kuru itibardan başka neyim var bu dünyada kaybedecek?" (Necati Cumalı)
- "Biz sana ağabey diye itibar ediyoruz." (Burhan Felek)
- "Yaşarken de öldükten sonra da en büyük itibarı gördü." (Haldun Taner)
- "Paran kıtsa itibarın sağ olsun." (Memduh Şevket Esendal)
-
Borç ödemede güvenilir olma durumu, kredi
- "Başkalarının sözüne itibar etmez."
-
[isim]
Saygı görme, değerli, güvenilir olma durumu, saygınlık, prestij