İçinde ba olan 5 harfli 213 kelime var. İçerisinde BA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ba olan kelimeler listesine ya da Sonu ba ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A B Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

2 Harfli Kelimeler

AB

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BASYA

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Sapotgillerden, tohumlarından sabunculukta kullanılan bir yağ elde edilen, Asya'da yetişen bir ağaç (Basia)

KABAN

  1. [isim] Dik yokuş
  2. Tepe

BAĞIR

  1. [isim] Göğüs
    • "Yakup, ceketini, mintanını, içliğini çıkarmış, bağrını yağmura vermiş, bir heykel gibi sessiz ve kımıldamadan duruyor." (Tarık Buğra)
    • "En büyüğünü kaybeden halk sanatkârının birkaç mısrası ile türkü bize bağrı yanan Anadolu'nun feryadını getirecek." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
    • "İzmir'den kalkıp Mısır'a kadar beni görmeye, beni okşamaya, beni bağrına basıp sevmeye gelirdi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Oğlum böyle bir şey yaparsa onu ölmüş farz ederim. Bir evladım vardı: Allah elimden aldı derim, bağrıma taş basarım." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Ok yayı ve dağda orta bölüm
    • "Sen onu bambaşka duygularla, heyecanlarla bağrına basmak isteyeceksin." (Erhan Bener)
  3. Ciğer, bağırsak vb. vücut boşluklarında bulunan organların ortak adı, ahşa

FARBA

  1. [isim] Fırfır

BAKŞI
...
BAŞAK

  1. [isim] Arpa, buğday, yulaf vb. ekinlerin tanelerini taşıyan kılçıklı başı
    • "Toprak üstünde ne tütün fidanı ne buğday başağı bırakmışlar." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  2. Tarlalarda, bağlarda dökülmüş veya tek tük kalmış olan ürün

BAYAT

  1. [sıfat] Taze olmayan
    • "Dükkânlar karmakarışık, mallar bayat, kibar müşteriler birer birer çekiliyor, ayak takımı her gün artıyor." (Halide Edip Adıvar)
  2. Güncelliğini, önemini, özelliğini yitirmiş, çok söylenmiş
    • "Bayat haber. Bayat espri."

BAKIŞ

  1. [isim] Bakma işi veya biçimi
    • "Bakışları adamakıllı öfkeli olurdu." (Salâh Birsel)
    • "İki yanından bağrışanlara anlamadığı bir dilden konuşuyorlarmış gibi birer bakış attı." (Necati Cumalı)

BARCI

  1. [isim] Bar işleten kimse

BASIM

  1. [isim] Bası sanatı, tabaat
  2. Bası işi, tab, tipografi
    • "Kitabın basımına başlandı."

SABAH

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Sabahleyin
    • "Havanın üşütecek kadar serinlemiş olmasına göre sabah yakın." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Bu koskoca şehirde açlıktan ölecek değilim ya? Sabah ola hayrola. Bir çaresini bulurum elbet." (Orhan Hançerlioğlu)
    • "Akşama doğru birdenbire ağırlaştı. Altı saatten beri kendini bilmiyor. Sabaha çıkmayacak." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Hiç uyuyamadım. Her dakika gelip kaldıracaklar sanıyorum. Ama işte sabahı ettik." (Sait Faik Abasıyanık)
  2. Sabah ezanı
  3. Sabah namazı
    • "Sabahı kıldım."
  4. [zarf] Güneşin doğduğu andan öğleye kadar geçen zaman
    • "Bütün ev işlerini sabah bitirdim."

ŞABAN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Ay takviminin sekizinci ayı, üç ayların ikincisi

AMBAR

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Genellikle tahıl saklanan yer
    • "Asker ambarlarında buğday var." (Halide Edip Adıvar)
  2. Yiyecek ve bazı eşyanın saklandığı yer
  3. Geminin yük koymaya ayrılmış yeri
    • "Hakaretlerle bağırarak haşlıyor ve onlara ambarda ve güvertedeki yerlerini gösteriyordu." (Yahya Kemal Beyatlı)
  4. Genellikle tahılın çok üretildiği yer, bölge
    • "Buğday ambarımız Konya."
  5. Kum, çakıl vb. yapı malzemesini ölçmekte kullanılan ve her yanı çoğunlukla 75 cm olan küp ölçek
    • "Şu dört yüz elli dört kuruş, iki ambar kum." (Halit Fahri Ozansoy)
  6. Eşya taşıma işleri yapan kurum veya ortaklık

BAŞTA

  1. [zarf] İlk olarak
    • "Arabacı mola verdiği zaman başta o büyük kızla büyük oğlan olmak üzere çocuklar aşağı atladı." (Osman Cemal Kaygılı)
    • "İpekçilikte Bursa başta gelir."
  2. Özellikle

BAHİS

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Üzerinde konuşulan şey, konu
    • "Bu bahisleri bırakalım artık." (Peyami Safa)
    • "Senden bahis açılmadıkça susmak isterim." (Sait Faik Abasıyanık)
    • "Bu marifetimi bilmeyenlerle bahse girip sırtımdan para kazanan açıkgözler bile oldu." (Haldun Taner)
    • "İki de bir, bahsi tazeleyip bir yandan da etrafı araştırıyordu." (Ercüment Ekrem Talu)
  2. Görüşünde veya iddiasında haklı çıkacak tarafa bir şey verilmesini kabul eden sözlü anlaşma
    • "Ahmet ile demin bahsiniz geçti, muhakkak bekleriz." (Refik Halit Karay)
  3. Bir kitabın bölümlerinden her biri
    • "Birinci bahis. Beşinci bahis."

BASAK

  1. [isim] Merdiven

BAZAL

Kelime Kökeni : Fransızca

  1. [sıfat] Bazı çok olan (tuz)
  2. Bazın özelliklerini taşıyan (madde)

KUBAT

  1. [sıfat] Kaba, biçimsiz
  2. Davranışları kaba olan

İHBAR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bildirme, bildirim, haber verme
  2. Suçlu saydığı birini veya suç saydığı bir olayı yetkili makama gizlice bildirme, ele verme
    • "Karakollara da ihbarlar artmaya başlamıştı." (Çetin Altan)

BASIK

  1. [sıfat] Basılmış, yassılaşmış
    • "Başına, arkası basık, önü yüksek, çuha püsküllü bir şapka giymiş." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Çok yüksek olmayan, alçak
    • "Arka sokağa bakan, dar, basık tavanlı, ışıksız bir yerdi." (Peyami Safa)
  3. Kısık
    • "Onun sesi de aynı şekilde basıktı." (Tarık Buğra)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü