İçinde b olan 7 harfli 1074 kelime var. İçerisinde B harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında b harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu b harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AHBAPÇA
-
-
[zarf]
Dostça, içten, teklifsizce
- "Hele bir tüccar ve komisyoncu ahbapça bir şey söylerse mahkeme kararı kadar hükmü olur." (Falih Rıfkı Atay)
-
[zarf]
Dostça, içten, teklifsizce
- BAHNAME
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İçinde cinsel konularla ilgili açık saçık yazıların, resimlerin bulunduğu eser
-
[isim]
İçinde cinsel konularla ilgili açık saçık yazıların, resimlerin bulunduğu eser
- BEZİLME
-
-
[isim]
Bezilmek işi
-
[isim]
Bezilmek işi
- BÖLÜNGÜ
-
-
[isim]
Fraksiyon
-
[isim]
Fraksiyon
- DUBLEKS
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
İçinden merdivenli, iki katlı (ev)
-
[sıfat]
İçinden merdivenli, iki katlı (ev)
- HİTABEN
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Sözü birine yönelterek, hitap yoluyla
-
[zarf]
Sözü birine yönelterek, hitap yoluyla
- ARBALET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kundaklı, tetikli yay
-
[isim]
Kundaklı, tetikli yay
- BAŞİMAM
-
Kelime Kökeni : Türkçe
-
[isim]
Birden çok imam bulunan camilerde en kıdemli imam
-
[isim]
Birden çok imam bulunan camilerde en kıdemli imam
- BEDENLİ
- ...
- BİLECİK
- ...
- BORSACI
-
-
[isim]
Değerli kâğıt, para ve tahvil üzerine borsa oyunu yapan kimse
-
[isim]
Değerli kâğıt, para ve tahvil üzerine borsa oyunu yapan kimse
- BULUNTU
-
-
[isim]
Kazı veya araştırmalarla ortaya çıkarılmış olan, bazen de rast gelinerek bulunan eski çağlardan kalma eşya
-
Sokakta bulunup alınan çocuk
-
Herhangi bir yerde bulunup gerçekten veya hükmen sahibi bulunmayan mal
-
[isim]
Kazı veya araştırmalarla ortaya çıkarılmış olan, bazen de rast gelinerek bulunan eski çağlardan kalma eşya
- ÇİMBALİ
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Klavsen
-
[isim]
Klavsen
- LAUBALİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Saygısız, çekinmesi olmayan
- "O ilk gönderdiği laubali ve kaba haberi yumuşatmış." (Samiha Ayverdi)
- "Bütün işkencelerime eziyetlerime rağmen yine benimle laubali oluyordu." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Senli benli, teklifsiz
- "Gelenlerden biri gülerek laubali bir tavırla ona yaklaştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[zarf]
Aşırı samimi bir biçimde, teklifsizce
-
[sıfat]
Saygısız, çekinmesi olmayan
- RABBANİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Allah ile ilgili, Allah'a bağlı, ilahî, Allah'tan gelen
-
Kalbini ve fikrini Allah'a bağlamış ve sadece onunla meşgul olan
-
[sıfat]
Allah ile ilgili, Allah'a bağlı, ilahî, Allah'tan gelen
- BANKACI
-
-
[isim]
Bankacılık işlemleri ile uğraşan veya bankada görevli kimse
- "Eczacı, bankacı olup da geceleri orkestracı kesilen derme çatma orkestramız..." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bankacılık işlemleri ile uğraşan veya bankada görevli kimse
- KOCABAŞ
-
-
[isim]
İspinozgillerden, 18 cm uzunluğunda, sırtı kahverengi, karnı pembe bir kuş türü, flurcun (Cocothraustes coccothraustes)
-
Eti, sütü ve derisinden yararlanılan sığır, manda vb. hayvanların genel adı, büyükbaş
- "Kocabaş sürüleri ne kışlaklarda ne yaylaklarda beslenebiliyordu." (Nezihe Araz)
-
Doğu Anadolu'da, yol ve tarla kenarlarında yetişen, 30-150 cm yükseklikte, iki yıllık otsu bir bitki (Onopordon acanthium)
-
Pancar, şeker pancarı
-
[isim]
İspinozgillerden, 18 cm uzunluğunda, sırtı kahverengi, karnı pembe bir kuş türü, flurcun (Cocothraustes coccothraustes)
- LEBALEP
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[zarf]
Ağzına kadar, silme
- "Kahve lebalep dolu, tavan ve duvarlar donanmış." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
[zarf]
Ağzına kadar, silme
- RANTABL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Gelir getiren, kâr sağlayan, verimli, getirimli
-
[sıfat]
Gelir getiren, kâr sağlayan, verimli, getirimli
- BASİRET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Doğru görüş, uzağı görüş, seziş, uyanıklık, anlayış, kavrayış, dikkat, sağgörü, önsezi
- "Kanal'ı müdafaa edenler, yüz millik cephe üzerinde çok basiretle vazife görmeye mecbur idiler." (Falih Rıfkı Atay)
- "Bazen en mahir canilerin bile böyle mühim nisyanlarda bulunacak kadar basiretleri bağlanır." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Doğru görüş, uzağı görüş, seziş, uyanıklık, anlayış, kavrayış, dikkat, sağgörü, önsezi