İçinde b olan 6 harfli 790 kelime var. İçerisinde B harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında b harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu b harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- BABACA
-
-
[sıfat]
Baba gibi, babaya yakışır
- "Bu kardeşçe, babaca muameleleri karşısında, artık böyle bir hisse kapılmanın ne kadar yersiz olduğunu anlamaya başlamıştım." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Baba gibi, babaya yakışır
- BİAMAN
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Hoşgörüsüz, amansız, gaddar, zalim
- "Seciyeli bir adamdı, vefakâr kalmıştı, satılanların biaman bir düşmanı idi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Hoşgörüsüz, amansız, gaddar, zalim
- BİÇARE
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Çaresiz, zavallı kimse
- "Keşke bu biçarelere bir tren parası verseydik." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Kocaya vardığım günden itibaren büsbütün biçare oldum." (Sermet Muhtar Alus)
-
[isim]
Çaresiz, zavallı kimse
- BRİKET
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Linyit ve kömür tozundan basınçla elde edilen yakıt
-
Linyit, kömür tozu ve katran tortusundan basınçla elde edilen, tuğla biçimli yapı malzemesi
-
Kum ve çimentonun birleştirilmesiyle elde edilen yapı malzemesi
-
[isim]
Linyit ve kömür tozundan basınçla elde edilen yakıt
- YARBAY
-
-
[isim]
Orduda rütbesi binbaşı ile albay arasında olan subay
-
Kaymakam
-
[isim]
Orduda rütbesi binbaşı ile albay arasında olan subay
- BALÇIK
-
-
[isim]
İçinde çeşitli organik maddeler bulunan, genellikle killi, koyu, yapışkan çamur, mil
- "Yolları ve tarlaları görünce bir balçık ve çamur gölünü yarmak zorunda olduğumuzu anlamıştım." (Samiha Ayverdi)
-
Güçlük çıkartan
-
İçindeki kil oranı yüksek, yağlı, su geçirmez, koyu toprak
-
[isim]
İçinde çeşitli organik maddeler bulunan, genellikle killi, koyu, yapışkan çamur, mil
- BURKUK
-
-
[sıfat]
Burkulmuş olan
-
[sıfat]
Burkulmuş olan
- RAKİBE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kadın rakip
- "Kocalarının aşkına sahip ve hâkim olmak hususundaki mübarezede kadınlar rakibelerine nispetle pek müsait olmayan bir mevkide bulunurlar." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Kadın rakip
- BARDAK
-
-
[isim]
Su vb. şeyleri içmek için kullanılan, genellikle camdan yapılan kap
- "Elim titredi, bardağı dudağımda güç tuttum." (Falih Rıfkı Atay)
- "Son tartışmamızın bardağı taşıran damla olduğu belli oluyordu." (Erhan Bener)
- "Son davranışı bardağı taşırmaya yetti."
- "Sabahleyin yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Bu kabın alacağı miktarda olan
- "Bana sadece bir büyük bardak çay getirdiler." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Boduç, çamçak
-
Toprak testi
-
[isim]
Su vb. şeyleri içmek için kullanılan, genellikle camdan yapılan kap
- BOMBOK
-
-
[sıfat]
Çok kötü, çok berbat
-
[sıfat]
Çok kötü, çok berbat
- BONCUK
-
-
[isim]
Cam, taş, sedef, tahta, plastik vb. maddelerden yapılan, ortası delik, çoğu yuvarlak ve renkli süs tanesi
- "Havadaki heyecana kapılmak şöyle dursun hatta uykusu gelmiş, gözleri boncuk gibi küçülmüş." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
Cam, taş, sedef, tahta, plastik vb. maddelerden yapılan, ortası delik, çoğu yuvarlak ve renkli süs tanesi
- BOYALI
-
-
[sıfat]
Boya sürülmüş, boyanmış veya boyaya batırılmış
- "Türk evlerinde köşeler ve tavanlar türlü renklerle boyalı oyma tahtalarla süslü idi." (Falih Rıfkı Atay)
-
Yüzünü çok boyamış olan, makyajlı (kadın)
- "Boyalı kadınlar rüyası bitsin." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[sıfat]
Boya sürülmüş, boyanmış veya boyaya batırılmış
- FİBULA
- ...
- GALİBA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[zarf]
Görünüşe göre, sanılır ki, anlaşılan
- "Benim adımı işitince şöyle bir durdu, galiba beni tanımış olacak." (Memduh Şevket Esendal)
-
[zarf]
Görünüşe göre, sanılır ki, anlaşılan
- GİBİSİ
-
-
[sıfat]
Benzeri
- "Ahmet gibisi yok."
- "Öyle gibime geliyor ki bu işin içinden kolay çıkamayacağız."
- "Bu teklifi doğru bulmamış gibisine getirdi."
-
[sıfat]
Benzeri
- İBARET
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Oluşan, meydana gelen
- "Gene hep beraber, bir iki parçadan ibaret bulaşıklarını yıkamaya oturdular." (Necati Cumalı)
- "Büyük önderin bize verdiği mükâfat bundan ibaret değildi." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Oluşan, meydana gelen
- KÜBİZM
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Nesneleri geometrik biçimlerde gösteren bir sanat akımı
-
[isim]
Nesneleri geometrik biçimlerde gösteren bir sanat akımı
- TARABA
-
-
[isim]
Tahta perde
-
[isim]
Tahta perde
- BAĞRIŞ
-
-
[isim]
Bağırma işi veya biçimi
-
[isim]
Bağırma işi veya biçimi
- BAKRAÇ
-
-
[isim]
Çoğunlukla bakırdan yapılan küçük kova
- "Kuyu bakracı."
-
[sıfat]
Bu kovanın alabildiği miktarda olan
- "Bir kadın bir bakraç yoğurt götürüyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Çoğunlukla bakırdan yapılan küçük kova