İçinde b olan 6 harfli 790 kelime var. İçerisinde B harfi bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında b harfi olan kelimeler listesine ya da Sonu b harfi ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BUNGUN

  1. [sıfat] Sıkıntılı

TABELA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Üzerinde tanıtıcı, belirtici bir yazı, açıklama, işaret veya resim bulunan, tahta veya sac parçası, levha
    • "Birinci kata çıkıyorum, tabelalara bakıyorum, aradığımı bulamıyorum." (Refik Halit Karay)
  2. Hastane, yatılı okul, askerî birlik gibi toplu yemek verilen yerlerde, günlük yemek için çıkarılan erzakın türünü, miktarını gösteren çizelge
  3. Hastanelerde her hastanın gündelik yemek ve ilacının yazıldığı kâğıt

BAHANE

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Bir şeyin gerçek sebebi gizlenerek ileri sürülen uydurma sebep
    • "Alışveriş bahanesiyle acaba çıkıp bir dolaşsam mı?" (Atilla İlhan)
    • "Yalnız kalmak için bahaneler arayan sendin." (Peyami Safa)
    • "Yazmıyor, okumuyor, gözünün ağrısını, parmaklarının ağrısını, romatizmasını bahane ediyordu." (Ömer Seyfettin)

BALDIR

  1. [isim] Bacağın dizden ayak bileğine kadar olan bölümü, incik
    • "Dizlerinde, baldırlarında sızı kalmadı." (Ömer Seyfettin)
  2. Bu bölümün yumuşak ve şişkin olan arka tarafı

BALENA
...
BALKAR
...
BOĞATA

  1. [isim] Ağaçtan yapılmış, yuvarlak, delikli makara

BRANDA

Kelime Kökeni : İtalyanca

  1. [isim] Gemilerde tayfa ve erlerin yattığı dikdörtgen biçiminde, astarlanmış bezden yapılan, halatlarla bir yere tutturulan asılı yatak

GİBİLİ
...
SÜMBÜL

Kelime Kökeni : Farsça

  1. [isim] Zambakgillerden, soğanla üretilen, 15-20 cm yükseklikte, çiçekleri kuvvetli kokulu ve türlü renkli, çok yıllık bir süs bitkisi (Hyacinthus orientalis)
    • "Uçun kuşlar, uçun doğduğum yere / Şimdi dağlarında mor sümbül vardır." (Rıza Tevfik Bölükbaşı)

BİLMEK

  1. [nsz] Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak
    • "Bu adam, bilmek için öğrenmiş olmaya ihtiyacı olmayan, bildiğini bilen, bilmediğini de şıp diye sezen bambaşka bir insandır." (Haldun Taner)
    • "Efendiden gizli yine herkes bildiğini okuyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
    • "Her şeye peki, olur der fakat sonunda gene bildiğini yapardı." (Haldun Taner)
    • "Sütannenin sandık odası, bildim bileli akar." (Ömer Seyfettin)
  2. [-i] Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak
    • "Yani kısacası bu mükemmel dilimizi kimse bilmez, okumaz." (Burhan Felek)
  3. Bir iş yapmaya alışmış olmak, elinden gelmek
  4. Tanımak, hatırlamak
    • "Kadıncığım aç. Ben geldim. Bilemedin mi?" (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
  5. Sanmak, varsaymak, farz etmek
    • "Bir hastanın hastalığına gereken önemi vermesi, doktorun ancak kendini o hasta ile birlikte hasta bilmesi ile sağlanabilir." (Refik Halit Karay)
  6. [-i] Sorumlu tutmak
    • "Ben arkadaşını bilmem, seni bilirim."
  7. İnanmak
    • "Bilirim yaşamaz güneşte / Bilirim yaşamaz yan yana aşkla / Ne haksızlık / Ne korku." (Necati Cumalı)
  8. [-i] İşine gelmek, uygun bulmak
    • "Mal almasını bildi de parasını vermeyi mi bilmiyor?"
  9. -a / -e ekli fiillerle yeterlik bildiren birleşik fiiller oluşturur
    • "Anlayabilmek. Gidebilmek. Kapayabilmek. Yazabilmek."
  10. [-i] Saymak
    • "Teşekkürü borç bilirim."

BOZACI

  1. [isim] Boza yapan veya satan kimse

BÜKMEK

  1. [-i] Sertçe çevirmek, kıvırmak
    • "Bu kez onu sürmeden olduğu yerde büküp altına aldı." (Salâh Birsel)
  2. [nsz] Birkaç tel ipliği burarak sarmak
    • "İpek bükmek."
  3. Eğmek
    • "Olur der gibi başını büktü. Çelik halatı büktü."
  4. Katlamak
    • "Büktüğüm yeri kaybetmişim, nereye kadar geldiğimi bilmiyorum." (Sermet Muhtar Alus)
  5. Döndürmek

BÜKREŞ
...
EDEBEN
...
BATMAN

  1. [isim] 7,692 kg olan ağırlık ölçü birimi
    • "Şu güzelim zeytinin batmanını on sekiz mangıra bile almıyorlar." (Nabizade Nazım)

BİNMEK

  1. [-e] Yüksek bir şeyin veya bir hayvanın üstüne çıkıp ayaklarını sallandırarak oturmak
    • "Belki de atlara binerek dolaşırız." (Refik Halit Karay)
    • "Bindiği dalı kesmek diye bir deyim vardır ya, sanki insanlığın bugünkü bunalımını anlatmak için bulunmuş." (Haldun Taner)
  2. Bir yere gitmek için tren, vapur, uçak, otomobil vb. bir taşıtta yer almak
    • "Vapurlara, trenlere ihtiyarları itip çocukları ezip biniyoruz." (Orhan Seyfi Orhon)
  3. Bisiklet, motosiklet, binek hayvanı kullanmak
  4. İş istenilmeyen veya beklenilmeyen bir biçim almak
    • "İş inada bindi."
  5. Bir şey sıkışarak yanındakinin üstüne çıkmak
    • "Damar damara binmiş."
  6. [nsz] Fiyat artmak
    • "Pamuklulara yüzde on bindi."
  7. Eklenmek, katılmak
    • "Annemin dul maaşından ayrılmış bütçeme bir de posta masrafı binmişti her hafta." (Yusuf Ziya Ortaç)

BİSMİL
...
NALBUR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] At nalı yapan demirci
  2. Çivi, kilit, menteşe gibi yapı işlerinde kullanılan şeyleri satan kimse, hırdavatçı

ŞUBARA
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü