İçinde aşmak olan 8 harfli 24 kelime var. İçerisinde AŞMAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aşmak olan kelimeler listesine ya da Sonu aşmak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A A K M Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

5 Harfli Kelimeler

AKŞAM, AŞMAK

4 Harfli Kelimeler

AKMA, AŞMA, KAMA, MAAŞ, MAŞA, ŞAKA, ŞAMA

3 Harfli Kelimeler

AKA, AMA, AŞK, KAM, KAŞ, MAŞ, ŞAK, ŞAM

2 Harfli Kelimeler

AK, AM, AŞ, MA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

BAŞMAKÇI

  1. [isim] Ayakkabıcı
  2. Camilerde, giriş bölümünde, çıkarılan ayakkabılara bekçilik eden kimse

ANLAŞMAK

  1. [nsz] Düşünce, duygu, amaç bakımından birleşmek, antant kalmak
    • "Uyuşmazlığın her safhasında taraflar da anlaşarak Yüksek Hakem Kuruluna başvurabilir." (Anayasa)
  2. [-le] Sözleşmek, sözleşme imzalamak

SAVAŞMAK

  1. [nsz] Ordu ölçüsünde iki silahlı kuvvet karşı karşıya gelip çarpışmak, vuruşmak, muharebe etmek
  2. Bir şeyi ortadan kaldırmak, yok etmek amacıyla mücadeleye girişmek
    • "Azmi'yi bizimle beraber gelmeye pek güçlükle razı edebilmişizdir. Hatta bir kere de gazinonun kapısında bizden kaçmaya savaşmıştır." (Reşat Nuri Güntekin)

URLAŞMAK

  1. [nsz] Ur durumuna gelmek

YARAŞMAK

  1. [nsz] Yakışmak, uymak
    • "Gözlerim koyu olduğu için kuyruklu sürme, bana pek yaraşır." (Sermet Muhtar Alus)
  2. Yatkın olmak
    • "Söylenen sözü anlıyor, eli hemen her işe yaraşıyordu." (Ercüment Ekrem Talu)

YAŞMAKLI

  1. [sıfat] Yaşmak örtünmüş
    • "Muslin yaşmaklı sultanlar, yaldızlı arabalar Beyoğlu'nda piyasa ediyorlar." (Aka Gündüz)

AĞLAŞMAK

  1. [nsz] Birlikte ağlamak
    • "Onlar, hanım, evlatlık bir türlü birbirlerinden ayrılamayarak karanlıkta ağlaşıyorlardı." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. [nsz] Sızlanmak

UYLAŞMAK

  1. [nsz] Birbiriyle uyuşmak, uzlaşmak, anlaşmak

AKLAŞMAK

  1. [nsz] Ak duruma gelmek, ağarmak, beyazlaşmak

OYNAŞMAK

  1. [nsz] Birbiriyle oynamak
    • "Kardeşleri ile oynaşıyor, güreşiyor ve onları yeniyordu." (Ahmet Hikmet)
  2. Âşıktaşlık etmek
    • "Bu anlarda, en güzel bildiği birisiyle oynaşmak bile zevksizdir." (Sait Faik Abasıyanık)

BULAŞMAK

  1. [nsz] Bir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek
    • "Tabak bulaştı."
  2. [-e] İstenilmeyen bir madde bir şeye sürülmek
    • "Yüzüne gözüne yer yer kepek bulaşmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
  3. [-e] Hastalık geçmek, sirayet etmek
    • "Çocuğa suçiçeği bulaşmış."
  4. [-e] Çatmak, sataşmak, tedirgin etmek
    • "Atiye'nin ters ters yüzüne bakmasına aldırmadan yerde bir dirseğinin üstüne uzanmış keyifle yatan Seyit'e bulaştı." (Lâtife Tekin)
  5. [-e] İstemeden veya rastlantı sonucu bir işe karışmak
    • "Seninle hiç alakası olmayan bu işe bulaşmak istemiyorsun." (Ahmet Ümit)

DALAŞMAK

  1. [nsz] Köpekler boğuşup birbirini ısırmak
  2. Ağız kavgası etmek
    • "Günün birinde hain bir kedi bir kuyruk parçasını kapıp kaçmış, o da bunun için günlerce karısıyla dalaşmış." (Reşat Nuri Güntekin)

DOLAŞMAK

  1. [nsz] Gezmek, gezinmek
    • "Belki otuz defa belki kırk defa, otelin merdivenlerini inip çıkıyor, her yeri dolaşıyor." (Memduh Şevket Esendal)
  2. Doğru gitmeyip yolu uzatmak
    • "Bu yoldan giderseniz çok dolaşırsınız."
  3. Dönüp başka bir yönden gelmek
    • "Dolaş da arka kapıdan gel."
  4. Kan, damarlarda yer değiştirmek
    • "Damarlarında aynı kan dolaşıyor."
  5. Saç, iplik vb. şeyler birbirine karışarak güç çözülür duruma gelmek
    • "Saçları taranmamaktan dolaşmış."
  6. [-i] Bir yeri belli bir amaçla gezmek
    • "Müzeleri dolaşmak."
  7. Denetlemek amacıyla bir yeri gezmek
  8. Nefes, el bir şey üzerinde hafifçe hareket etmek
  9. Gezinmek
  10. Çok kimse tarafından söylenmek
  11. Belirmek
    • "Başında dolaşan bir tehlikeden bahsediyorum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

ADLAŞMAK

  1. [nsz] Ad durumuna gelmek

KAMAŞMAK

  1. [nsz] Güçlü bir ışık sebebiyle göz bakamaz olmak
    • "Işıktan gözlerimiz kamaşıyor." (Refik Halit Karay)
  2. Ekşi bir şey sebebiyle diş uyuşup tedirginlik vermek

KUBAŞMAK

  1. [nsz] İmece ile iş yapmak, yardımlaşmak

UZLAŞMAK

  1. [nsz] Aralarındaki düşünce veya çıkar ayrılığını, karşılıklı ödünlerle kaldırarak uyuşmak, karşılıklı anlaşmak ve mutabık kalmak, antant kalmak
    • "O vakit politika ile mücerret ilmi birbiriyle gayet kolay uzlaşır şeyler sanıyordum." (Reşat Nuri Güntekin)

OYDAŞMAK

  1. [nsz] Düşünce birliği içerisinde olmak

YANAŞMAK

  1. [-e] Bir şeyin, bir kimsenin yanına gelmek
    • "Usulca avluya indim, rafa doğru yanaştım." (Falih Rıfkı Atay)
  2. Vapur, kayık vb. kıyıya varmak
    • "Günün birinde kocaman bir motor Santa Maria'ya yanaştı, içinden çıkan bir subay muhafızlarla uzun uzun görüştü." (Refik Halit Karay)
  3. Karışmak, ilgilenmek, istek göstermek
    • "Ali Mehmet Bey, cihetlere yanaşacak kimselerden değildir." (Sermet Muhtar Alus)
  4. [nsz] İlişki kurmak
    • "Vahşi ve utangaç olduğu için pek yanaşmaz." (Reşat Nuri Güntekin)

SIVAŞMAK

  1. [-e] Bulaşmak, üstüne sürülmek
  2. [nsz] Sıvık veya sıvışık bir duruma gelmek

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü