İçinde aşa olan 7 harfli 29 kelime var. İçerisinde AŞA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aşa olan kelimeler listesine ya da Sonu aşa ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A Ş Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AŞ
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AŞAMALI
-
-
[sıfat]
Aşaması olan, kademeli
-
[sıfat]
Aşaması olan, kademeli
- BAŞARIŞ
-
-
[isim]
Başarma işi veya biçimi
-
[isim]
Başarma işi veya biçimi
- BAŞAKLI
-
-
[sıfat]
Başağı olan (ekin)
-
Arka ucu başka biçimde olan (ok)
-
[sıfat]
Başağı olan (ekin)
- YAŞATIŞ
- ...
- YAŞATMA
-
-
[isim]
Yaşatmak işi
-
[isim]
Yaşatmak işi
- TAŞAKLI
-
-
[sıfat]
Taşağı olan
-
Sözünü geçirir, tuttuğunu koparır, yiğit
-
[sıfat]
Taşağı olan
- BAŞALTI
-
-
[isim]
Gemilerde tayfa ve erlerin baş taraftaki koğuşları
- "Bütün tayfa sandıklarını ve torbalarını başaltıdan güverteye taşımışlardı." (Halikarnas Balıkçısı)
-
[isim]
Gemilerde tayfa ve erlerin baş taraftaki koğuşları
- BAŞARMA
-
-
[isim]
Başarmak işi
- "Bu işi başarmaya kalkanların sanat kalitesi üzerinde duruyor." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Başarmak işi
- KAŞALOT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
İspermeçet balinası
-
[sıfat]
Aptal, budala
-
[isim]
İspermeçet balinası
- YAŞANAK
-
-
[isim]
Özellikle erken veya yeni doğmuş bebeklerin, zarar verebilecek dış etkenlerden korunması amacıyla içine yerleştirildiği, belirli sıcaklığın ve nemin özel olarak oluşturulduğu araç, kuvöz
-
[isim]
Özellikle erken veya yeni doğmuş bebeklerin, zarar verebilecek dış etkenlerden korunması amacıyla içine yerleştirildiği, belirli sıcaklığın ve nemin özel olarak oluşturulduğu araç, kuvöz
- MAŞALIK
-
-
[isim]
Başkasının pek de hoş olmayan, sakıncalı isteklerine, amaçlarına alet olma durumu
-
[sıfat]
Aşırı hırçınlık, yaramazlık yüzünden dayak yemeye aday (çocuk)
-
[isim]
Başkasının pek de hoş olmayan, sakıncalı isteklerine, amaçlarına alet olma durumu
- BAŞAĞAÇ
-
-
[isim]
Boyuna dikey yönden kesilmiş olan ve yıl halkaları çember biçiminde görüntü veren ağaç
-
[isim]
Boyuna dikey yönden kesilmiş olan ve yıl halkaları çember biçiminde görüntü veren ağaç
- YAŞASIN
-
-
[ünlem]
Yaşa, kahrolsun karşıtı
-
[ünlem]
Yaşa, kahrolsun karşıtı
- KARGAŞA
-
-
[isim]
Kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşi
-
Kalabalık, düzensizlik vb.nin yol açtığı kargaşa, kaos
-
[isim]
Kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşi
- KAŞARLI
-
-
[sıfat]
Kaşarla yapılmış
- "Kaşarlı tost."
-
Hoşa gitmeyen bir harekete veya bir işe alışarak artık ondan üzüntü duymayan
-
Oyunda açıkgöz, kurnaz olan
-
[sıfat]
Kaşarla yapılmış
- YAŞANTI
-
-
[isim]
Yaşanılanlardan, görülenlerden, duyulanlardan, edinilenlerden sonra kişide kalan şey
-
Yaşanılan bir an, hayatın bir bölümü
-
Hayat tarzı, içinde yaşanılan şartların tümü, hayat
- "Köy yaşantısı."
-
[isim]
Yaşanılanlardan, görülenlerden, duyulanlardan, edinilenlerden sonra kişide kalan şey
- YAŞAYIŞ
-
-
[isim]
Yaşama işi veya biçimi
- "Kendi dilimden, kendi sözlerimden, kendi yaşayışımızdan, şiirimizden..." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Yaşama işi veya biçimi
- KARMAŞA
-
-
[isim]
Karmaşık olma durumu
-
Hastalıklı davranışları ortaya çıkaran, kişinin bilincini az çok şartlandıran, genellikle çocukluk döneminde kazanılmış, baskı altında tutulmuş hatıra, duygu ve düşüncelerin bütünü, kompleks
-
[isim]
Karmaşık olma durumu
- YAŞANIŞ
- ...
- YAŞAMAK
-
-
[nsz]
Canlılığını, hayatını sürdürmek
- "Hiçbir şey yaşarken daha önemli değildir." (Atilla İlhan)
-
Sağ olmak
- "Deden yaşıyor mu?"
-
Varlığını sürdürmek
- "Balıklar suda yaşar."
-
Oturmak, eğleşmek
- "Köyde yaşamak. Şehirde yaşamak."
-
Geçinmek
- "Bu kazançla yaşamak kolay değil."
-
Herhangi bir durumda bulunmak veya olmak
- "Bekâr yaşamak. Tek başına yaşamak."
-
Görüp geçirmek, başından geçmek
- "Balkan Savaşı'nın bütün acılarını yaşamış bir ailenin kızıydı." (Necati Cumalı)
-
Sürmek, devam etmek
- "Onun anısı hep yaşayacak."
-
Varlıklı, endişesiz, hoş vakit geçirmek, keyif sürmek
- "Tek başına manevra yapan bir lokomotif rahatlığı ile hayatını yaşıyor." (Haldun Taner)
-
Keyfi yerine gelmek, mutlu olmak, işleri yolunda olmak
- "Bu iş olursa yaşadık."
-
Bir durumu yaşar gibi olmak, bir durumla özdeşleşmek, duymak, hissetmek
- "Sen genç gibi yaşar, ihtiyar gibi ölürsün." (Ömer Seyfettin)
-
[nsz]
Canlılığını, hayatını sürdürmek