İçinde ağı olan 7 harfli 56 kelime var. İçerisinde AĞI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ağı olan kelimeler listesine ya da Sonu ağı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A I Ğ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

AĞI

2 Harfli Kelimeler

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SARIAĞI

  1. [isim] Kışın yapraklarını döken, sarı çiçekli ve çalı görünüşünde bir bitki, sifin, zifin (Rhododendron luteun)

DAĞITMA

  1. [isim] Dağıtmak işi, tevzi etme

AĞIZLIK

  1. [isim] Bir ucuna sigara takılan, öbür ucundan nefes çekilen çubuk biçimindeki araç
    • "Kiraz, bilir miydi ki günün birinde tütün diye bir ot çıkacak ve insanlar bunu içmek için dallarını kesip kesip ağızlık yapacak?" (Refik Halit Karay)
  2. Nefesli çalgılarda ağza gelen yer
  3. Yemiş küfelerinin üzerine yapraklı dallarla yapılan kapak
  4. Kuyu bileziği
  5. Su tesisatında su alıp vermeye yarayan vanalı uç
  6. Hayvanın ısırmasına, zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri vb. kafes
  7. Dokumacılıkta çözgünün açılıp kapandığı ve içinde mekiğin geçtiği yer
  8. Telefon vb. cihazlarda ağza yaklaştırılan bölüm
  9. Bir şeyin başladığı yer
  10. Huni

AĞIRŞAK

  1. [isim] Yün, iplik eğrilen iği ağırlaştırmak için alt ucuna geçirilen yarım küre biçiminde, ortası delik ağaç veya kemik parça
  2. Teker biçiminde yassı nesne, kurs (I)
    • "Kandil ağırşağı. Emzik ağırşağı. Diz ağırşağı."

ÇAĞIRMA

  1. [isim] Çağırmak işi
    • "Daha doktor çağırmaya giden olmamış." (Peyami Safa)

AĞILAMA

  1. [isim] Zehirleme

ALAŞAĞI
...
BAĞITÇI

  1. [isim] Bir işi karşılıklı olarak kararlaştırıp üstlerine alan taraflardan her biri, sözleşme yapan, âkit

DAĞINTI

  1. [isim] Karışık, gelişigüzel atılmış öteberi

BAĞITLI

  1. [sıfat] Bağıtla, sözleşme ile bağlanmış olan

DAĞITIŞ

  1. [isim] Dağıtma işi veya biçimi

YAĞILTI

  1. [isim] Derideki yağ ve ter bezleri tarafından salgılanan, lifleri bir kılıf gibi sararak dış tesirlerden koruyan madde

BAĞIŞÇI

  1. [isim] Bağış yapan kimse

YAĞIŞLI

  1. [sıfat] Yağışı olan
    • "Akşamüstü havanın yağışlı olmasına rağmen ... dediğim yerden geçiyordu." (Osman Cemal Kaygılı)
  2. Yağışı çokça olan
    • "Ekvator çevresi yağışlı bölgelerdendir."

DAĞITIK

  1. Kendinden geçmiş, sarhoş
    • "Polis, dağıtık gazino müşterisini derdest edip götürdü."

AĞIRLIK

  1. [isim] Ağır olma durumu
    • "Taşın ağırlığı."
    • "Yükün ağırlığı."
    • "Kimseye ağırlık olmaz, kimseyi sıkıştırmaz, iyilikten başka bir şey yapmaz." (Ömer Seyfettin)
    • "Başsavcının yargıçlar arasında belli bir ağırlığı var kuşkusuz." (Ayşe Kulin)
  2. Değerli olma durumu
    • "Hediyenin ağırlığı."
    • "Yavaş yavaş bir ağırlık çöktü. Bir sakinlik herkesi kapladı." (Memduh Şevket Esendal)
  3. Ağırbaşlılık
    • "Çocuğa yıllar geçtikçe bir ağırlık geldi."
  4. Tehlikeli olma durumu
  5. Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durum
    • "Havanın ağırlığı."
  6. Sıkıntı
  7. Çeyizini düzmek için güveyinin geline verdiği para, kalın
  8. Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum
  9. Yük, külfet
    • "Bütün ailenin ağırlığı omuzlarındadır."
  10. Takı
    • "Kadın bütün ağırlığını takıp düğüne gitti."
  11. Sorumluluk
    • "Bu işin ağırlığını tek başıma yüklendim."
  12. Etki, baskı, güçlük
  13. Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmak
    • "Şimdi bütün ağırlığı reklama vermeli." (Atilla İlhan)
  14. Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne
  15. Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer
  16. Uyuşukluk ve gevşeklik durumu
    • "Beynime bir ağırlık peyda olmuştu." (Aka Gündüz)
  17. Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleri
    • "Akşama doğru, ağırlığın başında bezgin neferlere iş gördürmeye uğraşıyordum." (Falih Rıfkı Atay)
  18. Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke
  19. Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori

DAĞINIK

  1. [sıfat] Geniş bir alana yayılmış olan
  2. Bir arada olmayan, birbiriyle bağlantısız
  3. Düzeni bozuk, düzensiz, karışık
    • "Kadın yatağın içinde saçları dağınık, dimdik oturuyordu." (Peyami Safa)
  4. Hoş görünmeyen, uyumsuz
    • "Bağırarak konuşmaktan hoşlanmaz, dağınık kıyafetle, kocasına bile görünmez bir kadın." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Düşüncelerini toparlayamayan
    • "Şu anda kafam çok dağınık."

YAĞIMSI

  1. [sıfat] Yağsı

KAĞITÇI
...
KAĞITLI
...
Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü