İçinde ağlam olan 35 kelime var. İçerisinde AĞLAM bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ağlam olan kelimeler listesine ya da Sonu ağlam ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler

15 Harfli Kelimeler

SAĞLAMLAŞTIRMAK

14 Harfli Kelimeler

SAĞLAMLAŞTIRMA

12 Harfli Kelimeler

BAĞLAMACILIK, SAĞLAMLAŞMAK

11 Harfli Kelimeler

SAĞLAMCILIK, SAĞLAMLAMAK, SAĞLAMLAŞMA

10 Harfli Kelimeler

AĞLAMAKLIK, BAĞLAMALIK, SAĞLAMLAMA, SAPASAĞLAM

9 Harfli Kelimeler

AĞLAMAKLI, BAĞLAMACI, BAĞLAMSAL, SAĞLAMLIK

8 Harfli Kelimeler

AĞLAMALI, BAĞLAMAK, ÇAĞLAMAK, DAĞLAMAK, SAĞLAMAK, SAĞLAMCA, SAĞLAMCI, YAĞLAMAK, ZAĞLAMAK

7 Harfli Kelimeler

AĞLAMAK, AĞLAMSI, BAĞLAMA, ÇAĞLAMA, DAĞLAMA, SAĞLAMA, YAĞLAMA, ZAĞLAMA

6 Harfli Kelimeler

AĞLAMA, BAĞLAM, SAĞLAM




Kelime bulma makinesi

A A L M Ğ Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

4 Harfli Kelimeler

AĞMA, ALMA, AMAL, LAMA, MALA

3 Harfli Kelimeler

AĞA, ALA, AMA, LAM, MAL

2 Harfli Kelimeler

AĞ, AL, AM, LA, MA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

SAĞLAMLAŞTIRMAK

  1. [-i] Sağlam bir duruma getirmek, pekiştirmek

SAĞLAMLAŞTIRMA

  1. [isim] Sağlamlaştırmak işi

BAĞLAMACILIK

  1. [isim] Bağlamacının işi veya mesleği

SAĞLAMLAŞMAK

  1. [nsz] Sağlam duruma gelmek

SAĞLAMLAŞMA

  1. [isim] Sağlamlaşmak işi

SAĞLAMCILIK

  1. [isim] Sağlamcı olma durumu

SAĞLAMLAMAK

  1. [-i] Sağlam bir duruma getirmek
  2. Bir durumun, bir sözün doğru, gerçek olduğunu kanıtlamak

AĞLAMAKLIK
...
SAĞLAMLAMA

  1. [isim] Sağlamlamak işi
    • "Asım fikrini birçok sözlerle sağlamlamaya uğraşırken araya: -Olmaz mı? Ne dersiniz?- gibi sualler soruyor, cevap istiyordu." (Refik Halit Karay)

BAĞLAMALIK

  1. Bağlamaya yarayan
    • "Bağlamalık ağaç."

SAPASAĞLAM

  1. [sıfat] Çok sağlam, her yanı sağlam
    • "Kendi yaşında sırım gibi sapasağlam bir yerli kadın olan karısı bir hafta içinde tifodan ölüp gidivermişti." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Ferit dayı bu savaştan da sapasağlam, üstelik miralay olarak dönmüştü." (Atilla İlhan)

BAĞLAMSAL

  1. [sıfat] Bağlam ile ilgili

BAĞLAMACI

  1. [isim] Bağlama yapan veya satan kimse
  2. Bağlama çalan kimse

SAĞLAMLIK

  1. [isim] Sağlam olma durumu
    • "Ölenle, son zamanları gevşeyen, azalan fakat kökleri mazinin sağlamlığı içinde kalan eski bir aşinalığım vardı." (Abdülhak Şinasi Hisar)

AĞLAMAKLI

  1. [sıfat] Ağlar gibi olan, üzüntülü
    • "Çoğu ağlamaklı bu türlü şarkıları aslında sevmediklerini anlamışlar." (Necati Cumalı)
    • "Biz zayıf insanlar, yabancı bir yerde ağlamaklı oluyoruz." (Sait Faik Abasıyanık)

ÇAĞLAMAK

  1. [nsz] Su, köpürerek ve ses çıkararak coşkun bir biçimde akmak
    • "Bir gün nehirler gibi çağlayarak derinden." (Ömer Bedrettin Uşaklı)
  2. Coşmak
    • "Musiki, gönüllerin hüzünleriyle zevklerinin birleştiği sınırda çağlayan sesleridir." (Abdülhak Şinasi Hisar)

DAĞLAMAK

  1. [-i] Kızgın bir demirle hayvan derisine damga vurmak
  2. Akan kanı dindirmek veya hasta bölümleri ortadan kaldırmak için vücudun bir yerini kızdırılmış bir metal araçla yakmak
    • "Kızgın maşa demirini al da kollarını dağla dese dağlayacakmışım." (Osman Cemal Kaygılı)
  3. Çok sıcak, soğuk veya acı, bir şey, yakmak
    • "Soğuk yüzünü dağladı. Biber ağzını dağladı."
  4. Acısı yüreğine işlemek

SAĞLAMCA

  1. [sıfat] Oldukça sağlam, sağlama yakın
  2. [zarf] (sağla'mca) Sağlam olarak

BAĞLAMAK

  1. [-i] Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak
    • "Gemiyi iskeleye bağlamak."
  2. Düğümlemek
    • "İpi ipe bağlamak."
  3. [-i] Yara ilaç koyup bezle sarmak
    • "Yarayı bağlamak."
  4. [-i] Denk yapmak, paket yapmak
    • "Yatakları bağlamak. Eşyayı bağlamak."
  5. [nsz] Oluşmak, tutmak, meydana gelmek
    • "Şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı / Her yüze çiziyordu bir hüzün kırışığı." (Faruk Nafiz Çamlıbel)
  6. Bir iş veya kimse için ayırmak, tahsis etmek
    • "Birine haftalık bağlamak."
  7. Anlaşma yapmak
    • "İşleri sözleşmeye bağlamak."
  8. [-i] Uyulması zorunlu olmak
    • "Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır." (Anayasa)
  9. Başka bir işle uğraşamaz durumda olmak
    • "Bu iş beni çok bağladı."
  10. [-i] Sona erdirmek, bitirmek, tamamlamak
  11. [-i] Geçişi engellemek
    • "Bütün yolları bağlamışlar."
  12. [-i] Birini söz veya yazı ile bağlamak, taahhüt etmek, angaje etmek
  13. [-i] Büyü, muska vb.nin aracılığıyla birinin birtakım isteklerini veya yetkinliğini engellemek, yok etmek
  14. Gönlünü kazanmak
    • "Bu davranışınız beni size bağladı."
  15. Birinde bir şeye karşı ilgi, istek uyandırarak o şeye ilgi, yakınlık duymasını sağlamak
  16. Bütün ilgisini bir yerde yoğunlaştırmak
    • "Kızım, ne yapsak da seni bu eve bağlayabilsek acaba?" (Reşat Nuri Güntekin)

SAĞLAMAK

  1. [-i] Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek
    • "Biz bu ihtiyara son günlerinde hiç aklından geçirmediği bir saadet sağladık." (Haldun Taner)
  2. Elde etmek, sahip olmak
    • "... o sevimli yavru hâliyle sağladığı sempatinin büyük bir kısmını yitirmişti." (Yaşar Nabi Nayır)
  3. Bir işlemin doğruluğunu ortaya koymak

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü