İçinde aç olan 4 harfli 25 kelime var. İçerisinde AÇ bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aç olan kelimeler listesine ya da Sonu aç ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AÇAR
-
-
[isim]
Anahtar
-
İştah açmak için yemekten önce içilen alkollü içki, aperitif
-
[isim]
Anahtar
- AÇIT
-
-
[isim]
Bir duvarda açık bırakılmış bulunan kapı, pencere, kemerleme vb. açıklık
-
[isim]
Bir duvarda açık bırakılmış bulunan kapı, pencere, kemerleme vb. açıklık
- ANAÇ
-
-
[isim]
Yemiş verecek durumdaki ağaç
- "Bir yıllanmış ağaca anaç derler, babaç demezler." (Burhan Felek)
-
Yavru yetiştirecek duruma gelmiş olan hayvan
-
[sıfat]
İri, kart
- "Ön sıranın başına oturmuş, iki anaç kız, baş başa konuşuyorlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
[sıfat]
Kurnaz
-
[sıfat]
Deneyli, bilgili
-
[sıfat]
Başına buyruk
-
[isim]
Yemiş verecek durumdaki ağaç
- ÇAÇA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Ticaret gemilerinde eski ve usta gemici
-
Genelev işleten kadın, abla, mama
-
[isim]
Ticaret gemilerinde eski ve usta gemici
- AÇMA
-
-
[isim]
Açmak işi
-
Orman içinde ağaç kesme veya yakma yoluyla tarıma elverişli bir duruma getirilen arazi
-
Bir çeşit susamsız, kalınca, yağlı çörek
-
[isim]
Açmak işi
- ARAÇ
-
-
[isim]
Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta, gücünden yararlanılan nesne
-
Kişiler veya nesneler arasında bağlantı sağlayan şey, vasıta
- "Dil, anlaşmayı sağlayan bir araçtır."
-
Taşıt
- "Taşıt araçlarına hiç binmez, yaz kış asker postalları ile kilometrelerce yolu yaya yürürdü." (Haldun Taner)
-
[isim]
Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta, gücünden yararlanılan nesne
- SAÇI
-
-
[isim]
Gelinin başından aşağı saçılan çiçek, şeker, arpa, para vb. şeyler
-
Düğün armağanı
-
[isim]
Gelinin başından aşağı saçılan çiçek, şeker, arpa, para vb. şeyler
- FAÇA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
İskambil destesinin en altındaki kâğıt
-
Yüz, çehre, surat
-
Giysi
-
Yüklü geminin bordasındaki su düzeyi ile boş geminin bordasındaki su düzeyi arasında kalan bölüm
-
[isim]
İskambil destesinin en altındaki kâğıt
- İLAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir hastalığı iyi etmek veya önlemek için türlü yollarla kullanılan madde, em, deva
- "Hani eskiden cahillere davultozuyla minaregölgesinden ilaç yapıp paralarını alıverenler varmış." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Doktor geldi, ilaç yazdı..." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Çare, önlem
- "Böylesi zor bir iş için çalışmak bana ilaç gibi geliyordu." (Cahit Uçuk)
-
[isim]
Bir hastalığı iyi etmek veya önlemek için türlü yollarla kullanılan madde, em, deva
- MAÇA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Oyun kâğıtlarında, mızrak ucuna benzer, ayaklı siyah beneklerle oluşan dizi, pik
-
Döküm parçasında, içi boş, kopya elde etmek için kullanılan kum, maden veya erimiş durumdaki döküm maddesine dayanıklı başka bir maddeden yapılmış dolgu kalıp
-
[isim]
Oyun kâğıtlarında, mızrak ucuna benzer, ayaklı siyah beneklerle oluşan dizi, pik
- KAÇI
-
-
[zamir]
Ne kadarı, kaç kişi
- "Bunların kaçı sana ait?"
- "Kaçına belge verilecek?"
-
[zamir]
Ne kadarı, kaç kişi
- MAÇO
- ...
- AKAÇ
-
-
[isim]
Bir yerde birikip kalan sıvıları, bir işlem sonunda geriye kalan artıkları, gereksiz nesneleri dışarıya akıtmak için kullanılan boru vb. araç
-
Kanal, ark, su yolu
-
Yer altı su oluğu
-
[isim]
Bir yerde birikip kalan sıvıları, bir işlem sonunda geriye kalan artıkları, gereksiz nesneleri dışarıya akıtmak için kullanılan boru vb. araç
- KAÇA
-
-
[zarf]
Ne kadar bir değer karşılığında?
- "Bu giysi kaça satılıyor?"
-
[zarf]
Ne kadar bir değer karşılığında?
- ULAÇ
-
-
[isim]
Zarf-fiil
-
[isim]
Zarf-fiil
- İZAÇ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bunaltma, tedirgin etme, baş ağrıtma, can sıkma
- "Bu vaka Bilal'i, uşakların izacından tamamen kurtardı." (Halide Edip Adıvar)
- "Fısıltıları bu sakin adamı gıdıklıyor, izaç ediyor." (Halide Edip Adıvar)
-
[isim]
Bunaltma, tedirgin etme, baş ağrıtma, can sıkma
- PAÇA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Pantolon, don, şalvar vb. giyeceklerde bacakların çıktığı aşağı bölüm
- "Paçaları sıvadı, bir beygir kiralayıp köy köy dolaştı." (Ercüment Ekrem Talu)
- "Varımızı yoğumuzu teknenin oturmamış tarafına aktararak paçayı kurtardık." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
-
Kasaplık hayvanların kesilmiş ayağı
-
Bu ayaktan yapılan çorba
-
[isim]
Pantolon, don, şalvar vb. giyeceklerde bacakların çıktığı aşağı bölüm
- AÇIM
-
-
[isim]
Açma, açılış, küşat
- "Abdülhak Hamit köşesinin açım töreni yapıldı."
-
[isim]
Açma, açılış, küşat
- AÇAN
-
-
[isim]
Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı, büken karşıtı
-
[isim]
Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı, büken karşıtı
- AÇKI
-
-
[isim]
Bir cismin yüzeyi üzerinde sert bir madde veya bir araç sürterek onu düzleştirip parlatma, perdah
-
Demircilikte delik büyütmekte kullanılan araç
-
Anahtar ve her türlü açma aracı
-
[isim]
Bir cismin yüzeyi üzerinde sert bir madde veya bir araç sürterek onu düzleştirip parlatma, perdah