İçinde ayı olan 5 harfli 27 kelime var. İçerisinde AYI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ayı olan kelimeler listesine ya da Sonu ayı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A I Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

AYI

2 Harfli Kelimeler

AY, YA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

HAYIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İyilik, karşılık beklenmeden yapılan yardım
    • "Ona o kadar öğüt hayır etmedi."
    • "Sevmeden yapılan işten hiç kimseye hayır gelmez." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
    • "Ne o, ne ben bu seçimlerimizin hayrını görmüştük!" (Halit Fahri Ozansoy)
    • "Bir iki yıla varmaz, ne evden ne eşyadan hayır kalır." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. [sıfat] İyi, hayırlı, yararlı, faydalı
    • "Hayır haberdir inşallah!"
    • "Hayırdır inşallah, rüya mı gördün böyle birdenbire?" (Ömer Seyfettin)

SAYIŞ

  1. [isim] Sayma işi veya biçimi

KAYIT

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Bir yere mal ederek deftere geçirme
    • "Çocuğun kaydı bulunamadı."
    • "Ben kayıt altına giremem."
    • "Kanun ... kamuoyunun serbestçe oluşmasını engelleyici kayıtlar koyamaz." (Anayasa)
  2. Bir yazının, bir hesabın tarih, numara vb.nin veya kopyasının bir yerde yazılı bulunması
    • "Hafızama güvenmeyiniz. Kayıtlarınız daha sağlamdır." (Refik Halit Karay)
  3. Önem verme, gözetme
  4. Resmî belge
  5. Sesi veya görüntüyü manyetik bant üzerine geçirme işlemi
  6. Şart
    • "Kitabımı geri gönderme kaydıyla verebilirim."
  7. Sınırlama, davranışlarını çerçeveleme
    • "Hiçbir kayıt ileri sürmeksizin."

KAYIK

  1. [isim] Kürek veya yelkenle yürütülen ufak tekne
    • "Balıkçı kayığı."
  2. [sıfat] Bir yana kaymış

MAYIN

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Toprak altına, üstüne veya suyun içine yerleştirilen, doğrudan doğruya, çarpma veya basınç etkisiyle patlayarak zarara yol açan patlayıcı madde
    • "Akustik mayın. Mıknatıslı mayın."

ZAYIF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan veya hayvan)
    • "Uzun boylu, zayıf, ellilik bir hanım." (Sermet Muhtar Alus)
    • "Güya bu sene biraz zayıf düşmüşüm." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Muhalefeti hep zayıf düşüren, muhalefeti hep hedefinden uzaklaştıran kusur, ondaki bu sonsuz kanma ve aldanma huyudur." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Kendisini en zayıf yerinden yakalamak istediğinden şüphelenir gibi." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Görevini yapacak yeterli gücü olmayan
    • "Zayıf bir ordu. Gözleri zayıf."
  3. Sağlamlığı, dayanıklılığı olmayan
    • "Zayıf bir yapı."
  4. Önemli, güvenilir olmayan
    • "Zayıf bir bilgi."
  5. Çok az
    • "Zayıf bir ihtimal."
  6. Enerjisi, etkisi, yoğunluğu az olan
    • "Radyoda uzak bir istasyonun zayıf sesini duydu. Zayıf ışık."
  7. [isim] Başarısızlığı gösteren not
  8. Bilgi yönünden yeterli olmayan, yeteneksiz
    • "Zayıf bir öğretmen."
  9. Kişilik ve ruhsal yönden gereği kadar güçlü olmayan
    • "Zayıf ve uydurma bir âşık bu cevaba karşı perişan olurdu." (Aka Gündüz)

HAYIZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kadınlarda aybaşı

TAYIN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Asker azığı
  2. Asker ekmeği
  3. Savaş veya seferberlik dönemlerinde vatandaşlara karneyle dağıtılan ekmek
    • "Çok defa kahvaltı tayınım olan bir dilim kuru ekmekle bir topak tulum peynirini bile tıkınmaya imkân bulamıyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

YAYIN

  1. [isim] Basılıp satışa çıkarılan kitap, gazete gibi okunan veya radyo, televizyon aracılığıyla halka sunulan, duyurulan, iletilen şey, neşriyat

YAYIM

  1. [isim] Yayma işi
  2. Kitap, gazete vb. okunacak şeylerin basılıp dağıtılması, neşir
    • "Kitap ve gazete yayımı işi bizim can davamızdır." (Reşat Nuri Güntekin)
  3. Herhangi bir eserin radyo ve televizyon aracılığıyla dinleyiciye, seyirciye ulaştırılması, neşir

KAYIŞ

  1. [isim] Bağlamak, tutmak veya sıkmak amacıyla kullanılan, dar ve uzun kösele dilimi
    • "Şapkası yere düşmüş, yakası yırtılmış, kılıcının kayışı kopmuştu." (Ömer Seyfettin)
    • "Kayış gibi et."
  2. Ustura bilenen cilalı kösele
    • "Kayış gibi çamaşır."

ÇAYIR

  1. [isim] Üzerinde gür ot biten düz ve nemli yer
    • "Çocukların neşesi birdenbire sönmüş, çayıra bir eski mezarlık sükûtu çökmüştü." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Böyle yerde biten ot

AYIRT
...
KAYIN

  1. [isim] Kayıngillerin örnek bitkisi olan, 30-40 m boyunda, 2 m çapında, kışın yapraklarını döken, kerestesi beyaz ve değerli olan bir orman ağacı (Fagus orientalis)
  2. [sıfat] Bu ağaçtan yapılmış

BAYIR

  1. [isim] Küçük yokuş
    • "Her gün kırda bayırda dolaşmaya alışmış." (Memduh Şevket Esendal)

HAYIT

  1. [isim] Ayıt

KAYIP

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kaybolma, yitme, yitim
    • "Bizim yokuş son iki yılda çok kayıp vermişti. Cemal Nadir bu kayıpların en büyüğüydü." (Yusuf Ziya Ortaç)
    • "Şu yeşil bu mor derken bizim futbol sevgisi gene kayıplara karıştı." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
  2. [sıfat] Kaybolmuş olan, yitik, zayi
    • "Kayıp eşya."

KAYIR

  1. [isim] Kalın kum
  2. İnce kum

SAYIM

  1. [isim] Sayma işi, tadat
    • "Nüfus sayımı."

YAYIŞ

  1. [isim] Yayma işi veya biçimi
    • "Gazete ve kitabın az okunması yayış ve satış işinin bozuk olmasından ileri geliyor." (Reşat Nuri Güntekin)

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü