İçinde ayı olan 5 harfli 27 kelime var. İçerisinde AYI bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ayı olan kelimeler listesine ya da Sonu ayı ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A I Y Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

3 Harfli Kelimeler

AYI

2 Harfli Kelimeler

AY, YA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

KAYIN

  1. [isim] Kayıngillerin örnek bitkisi olan, 30-40 m boyunda, 2 m çapında, kışın yapraklarını döken, kerestesi beyaz ve değerli olan bir orman ağacı (Fagus orientalis)
  2. [sıfat] Bu ağaçtan yapılmış

MAYIS

Kelime Kökeni : Latince

  1. [isim] Yılın otuz bir gün süren, beşinci ayı

HAYIR

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] İyilik, karşılık beklenmeden yapılan yardım
    • "Ona o kadar öğüt hayır etmedi."
    • "Sevmeden yapılan işten hiç kimseye hayır gelmez." (Bedri Rahmi Eyuboğlu)
    • "Ne o, ne ben bu seçimlerimizin hayrını görmüştük!" (Halit Fahri Ozansoy)
    • "Bir iki yıla varmaz, ne evden ne eşyadan hayır kalır." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. [sıfat] İyi, hayırlı, yararlı, faydalı
    • "Hayır haberdir inşallah!"
    • "Hayırdır inşallah, rüya mı gördün böyle birdenbire?" (Ömer Seyfettin)

CAYIŞ

  1. [isim] Cayma işi veya biçimi
    • "Yüreğinde, gevşek bir isteksizlik, cayışa benzeyen tatsız bir gerileme vardı." (Cahit Uçuk)

HAYIT

  1. [isim] Ayıt

KAYIR

  1. [isim] Kalın kum
  2. İnce kum

SAYIN

  1. [sıfat] Konuşma ve yazışmalarda saygı belirtisi olarak kişi adlarının önüne getirilen söz, saygıdeğer, muhterem

SAYIŞ

  1. [isim] Sayma işi veya biçimi

ZAYIF

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan veya hayvan)
    • "Uzun boylu, zayıf, ellilik bir hanım." (Sermet Muhtar Alus)
    • "Güya bu sene biraz zayıf düşmüşüm." (Reşat Nuri Güntekin)
    • "Muhalefeti hep zayıf düşüren, muhalefeti hep hedefinden uzaklaştıran kusur, ondaki bu sonsuz kanma ve aldanma huyudur." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
    • "Kendisini en zayıf yerinden yakalamak istediğinden şüphelenir gibi." (Reşat Nuri Güntekin)
  2. Görevini yapacak yeterli gücü olmayan
    • "Zayıf bir ordu. Gözleri zayıf."
  3. Sağlamlığı, dayanıklılığı olmayan
    • "Zayıf bir yapı."
  4. Önemli, güvenilir olmayan
    • "Zayıf bir bilgi."
  5. Çok az
    • "Zayıf bir ihtimal."
  6. Enerjisi, etkisi, yoğunluğu az olan
    • "Radyoda uzak bir istasyonun zayıf sesini duydu. Zayıf ışık."
  7. [isim] Başarısızlığı gösteren not
  8. Bilgi yönünden yeterli olmayan, yeteneksiz
    • "Zayıf bir öğretmen."
  9. Kişilik ve ruhsal yönden gereği kadar güçlü olmayan
    • "Zayıf ve uydurma bir âşık bu cevaba karşı perişan olurdu." (Aka Gündüz)

BAYIR

  1. [isim] Küçük yokuş
    • "Her gün kırda bayırda dolaşmaya alışmış." (Memduh Şevket Esendal)

MAYIN

Kelime Kökeni : İngilizce

  1. [isim] Toprak altına, üstüne veya suyun içine yerleştirilen, doğrudan doğruya, çarpma veya basınç etkisiyle patlayarak zarara yol açan patlayıcı madde
    • "Akustik mayın. Mıknatıslı mayın."

TAYIN

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Asker azığı
  2. Asker ekmeği
  3. Savaş veya seferberlik dönemlerinde vatandaşlara karneyle dağıtılan ekmek
    • "Çok defa kahvaltı tayınım olan bir dilim kuru ekmekle bir topak tulum peynirini bile tıkınmaya imkân bulamıyordum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

YAYIN

  1. [isim] Basılıp satışa çıkarılan kitap, gazete gibi okunan veya radyo, televizyon aracılığıyla halka sunulan, duyurulan, iletilen şey, neşriyat

SAYIM

  1. [isim] Sayma işi, tadat
    • "Nüfus sayımı."

LAYIK

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [sıfat] Nitelikleri, özü, hareketleri, davranışlarıyla bir şeyi elde etmeye hak kazanmış olan
    • "Sevilmeye o herkesten fazla layıktır." (Peyami Safa)
    • "Ben işte oyum, şimdi söylemeye layık görmediğiniz Dikmen Yıldızı..." (Aka Gündüz)
    • "Bu itimada ne kadar az layık olduklarının farkına ancak yıllar sonra varabilmişimdir." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  2. Bir kimseye uygun olan, yaraşan
    • "İster misin, Tayfun'un da gözüne ilişsin; layığını bulmuş diye sevinsin." (Sermet Muhtar Alus)

YAYIK

  1. [isim] Tereyağı çıkarmak için sütün, yoğurdun içinde çalkalandığı kap veya makine
    • "Nina'nın bildiği alet değirmen ve yayıktır; buğday öğüten ve tereyağı çıkaran yararlı iki basit makine." (Refik Halit Karay)
    • "Yayık dövmek, yağ çıkartmak yeni gelinlerin görevi." (Nezihe Araz)

AYICI

  1. [isim] Ayı oynatmayı iş edinen kimse
  2. Kaba saba kimse

KAYIK

  1. [isim] Kürek veya yelkenle yürütülen ufak tekne
    • "Balıkçı kayığı."
  2. [sıfat] Bir yana kaymış

HAYIZ

Kelime Kökeni : Arapça

  1. [isim] Kadınlarda aybaşı

KAYIŞ

  1. [isim] Bağlamak, tutmak veya sıkmak amacıyla kullanılan, dar ve uzun kösele dilimi
    • "Şapkası yere düşmüş, yakası yırtılmış, kılıcının kayışı kopmuştu." (Ömer Seyfettin)
    • "Kayış gibi et."
  2. Ustura bilenen cilalı kösele
    • "Kayış gibi çamaşır."

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü