İçinde ava olan 7 harfli 43 kelime var. İçerisinde AVA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ava olan kelimeler listesine ya da Sonu ava ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AV
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- ZAVALLI
-
-
[sıfat]
Acınacak kadar kötü durumda bulunan, mutsuz
- "Zavallıyı saatlerce kendine getiremediler." (Haldun Taner)
-
Gücü bir şeye yetmeyen, âciz
- "Bunu idrak etmekten o kadar zavallı ve biçareydi ki." (Ahmet Hamdi Tanpınar)
-
[sıfat]
Acınacak kadar kötü durumda bulunan, mutsuz
- YALAVAÇ
-
-
[isim]
Peygamber
-
[isim]
Peygamber
- DAVALIK
-
-
[sıfat]
Davayı gerektiren
-
[sıfat]
Davayı gerektiren
- PASAVAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Sınırdaş olan ülkelerin sınır bölgeleri içinde oturan kendi vatandaşlarına komşu bölge sınırları içinde kısa süreli dolaşmalarını sağlamak üzere verdiği belge
-
[isim]
Sınırdaş olan ülkelerin sınır bölgeleri içinde oturan kendi vatandaşlarına komşu bölge sınırları içinde kısa süreli dolaşmalarını sağlamak üzere verdiği belge
- BERHAVA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[sıfat]
Havaya atılmış, uçurulmuş
-
Yararsız, boş
- "Gazetede okuduğu haber, adamın sarhoş neşesini berhava etti." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Havaya atılmış, uçurulmuş
- LAVANTA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Lavanta çiçeğinden yapılan ispirtolu esans
- "Aşağıdan caz sesi, lavanta kokusu ve alkollü bir hava geliyor." (Refik Halit Karay)
-
[isim]
Lavanta çiçeğinden yapılan ispirtolu esans
- SAVATLI
-
-
[sıfat]
Savatı olan, savatlanmış
- "Belindeki yirmi sene evvel hediye gelen kayışın savatlı gümüş sarkıntıları pırıl pırıl parlıyorlar." (Ömer Seyfettin)
-
[sıfat]
Savatı olan, savatlanmış
- AVALLIK
- ...
- PARAVAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Menteşelerle birbirine bağlı birkaç parçadan oluşan ve yapılarda bazı bölümleri ayırmakta kullanılan, katlanır, taşınır çerçeveli perde
- "Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm." (Aka Gündüz)
-
Adından, yetkisinden, gücünden kendisine belli etmeden yararlanılan
-
[isim]
Menteşelerle birbirine bağlı birkaç parçadan oluşan ve yapılarda bazı bölümleri ayırmakta kullanılan, katlanır, taşınır çerçeveli perde
- ANDAVAL
-
-
[sıfat]
Andavallı
-
[sıfat]
Andavallı
- SAVAŞMA
-
-
[isim]
Savaşmak işi, muharebe
-
[isim]
Savaşmak işi, muharebe
- HAVADAN
-
-
[sıfat]
Boş, değersiz
- "Havadan sözler."
- "Havadan sudan konuştuk bir süre." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[zarf]
Emeksiz, açıktan
- "Havadan para kazanıyor."
-
[sıfat]
Boş, değersiz
- KAVALCI
-
-
[isim]
Kaval yapan, satan veya çalan kimse
-
[isim]
Kaval yapan, satan veya çalan kimse
- AKKAVAK
-
-
[isim]
Söğütgillerden, yapraklarının altı beyaz olan bir kavak türü, akçakavak, Hollanda kavağı (Populus alba)
-
[isim]
Söğütgillerden, yapraklarının altı beyaz olan bir kavak türü, akçakavak, Hollanda kavağı (Populus alba)
- CILKAVA
-
-
[isim]
Kurdun veya tilkinin ense postundan yapılan kürk
- "Sırtına da almış cılkava kürkü / Köroğlu söyledi üç beyit türkü." (Halk türküsü)
-
[isim]
Kurdun veya tilkinin ense postundan yapılan kürk
- BAKLAVA
-
-
[isim]
Çok ince yufkadan yapılarak arasına kaymak, fıstık, ceviz, badem vb. konulup pişirilen ve üzerine şeker şerbeti dökülen bir tür tatlı
- "Perihan nine evde kalacak, baklava açacak, dolma yapacaktı." (Halide Edip Adıvar)
-
Eşkenar dörtgen biçiminde olan nesne
- "Yeşil kadifeden dikilmiş yarım baklava şeklinde muska çok ufakken üzerine gelen havaleden Fikret'i kurtarırmış." (Reşat Enis)
-
[isim]
Çok ince yufkadan yapılarak arasına kaymak, fıstık, ceviz, badem vb. konulup pişirilen ve üzerine şeker şerbeti dökülen bir tür tatlı
- KAVANÇO
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Yelkeni bir bordadan öbür bordaya geçirme
-
Değiştirme, aynı türden bir şeyin yerine bir başkasını koyma
-
Bir işi başka birine yükleme, başına sarma
-
[isim]
Yelkeni bir bordadan öbür bordaya geçirme
- SALAVAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Namazlar
-
Hz. Muhammed'e saygı bildirmek için okunan dua
-
Yağlı güreşte, yarışmalardan önce cazgırın okuduğu dua
-
[isim]
Namazlar
- KARAVAŞ
-
-
[isim]
Savaşta tutsak edilen veya satın alınan ve sahibinin üzerinde tam bir kullanma hakkı bulunan kadın, kul
-
[isim]
Savaşta tutsak edilen veya satın alınan ve sahibinin üzerinde tam bir kullanma hakkı bulunan kadın, kul
- KAVALYE
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Kadına, dansta eş olan veya bir yerde, toplantıda arkadaşlık eden erkek
- "Kadınların karşısına da yine bekârlardan ve karısı yanında olmayan erkeklerden bir kavalye grubu diziliyordu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Kibar erkek
-
[isim]
Kadına, dansta eş olan veya bir yerde, toplantıda arkadaşlık eden erkek