İçinde ava olan 6 harfli 31 kelime var. İçerisinde AVA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ava olan kelimeler listesine ya da Sonu ava ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AV
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AVANTA
-
-
[isim]
Bir kimsenin emek vermeden sağladığı kazanç
- "Şarkı söyleyip para kazanmaya bir çeşit avanta gözüyle bakıyordu." (Murathan Mungan)
-
[isim]
Bir kimsenin emek vermeden sağladığı kazanç
- HAVALI
-
-
[sıfat]
Herhangi bir nitelikte havası olan
- "O murdar kokulu, ağır havalı yere..." (Halide Edip Adıvar)
-
İyi, temiz hava alan, havadar
-
Bir işi gereğince benimsemeyen, önemsemeyen
-
Göz alıcı, çekici, albenisi olan
- "Havalı kız."
-
Kibirli, çalımlı, gururlu
-
Sıkıştırılmış hava ile çalışan (alet vb.)
-
[sıfat]
Herhangi bir nitelikte havası olan
- AVARIZ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kazalar, belalar
-
Engebe
-
Osmanlılarda önceleri yalnız olağanüstü durumlarda, sonraları ise sürekli olarak halktan toplanan vergi
-
[isim]
Kazalar, belalar
- SAVACI
-
-
[isim]
Haberci
-
Muştucu
-
[isim]
Haberci
- AVARYA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[isim]
Bir deniz yolculuğunda geminin veya yükünün gördüğü zarar
-
Çeşitli sebeplerle dayanıklılığını ve esnekliğini kaybetmiş yapağı ve yün
-
[isim]
Bir deniz yolculuğunda geminin veya yükünün gördüğü zarar
- AVAMCA
-
-
[zarf]
Avama yakışır bir biçimde
-
[zarf]
Avama yakışır bir biçimde
- KRAVAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir ucu ince, diğer ucu daha geniş, gömlek yakasının altından geçirilerek önde üçgen biçiminde bağlanan, özel kumaştan yapılan giysi aksesuarı, boyun bağı
- "Muallim Bey, kravatınızın rengi gömleğinize uymamış, dedi, suratıma güldü." (Falih Rıfkı Atay)
-
[isim]
Bir ucu ince, diğer ucu daha geniş, gömlek yakasının altından geçirilerek önde üçgen biçiminde bağlanan, özel kumaştan yapılan giysi aksesuarı, boyun bağı
- HAVALİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yöre
- "Şimdi o havalinin belki dünyanın en güzel, en nadir ve en cins güvercinlerine o sahipti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Yöre
- AVALCA
-
-
[zarf]
Avala yakışır biçimde
-
[zarf]
Avala yakışır biçimde
- OTTAVA
- ...
- KAVAİT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Kurallar
- "Ev hayatında en küçük teferruata, kavaide bütün ruhuyla bağlıydı." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
[isim]
Kurallar
- AVARCA
- ...
- TAVAŞİ
- ...
- LAVABO
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Üzerinde su muslukları bulunan, porselen, emaye, sac vb.nden yapılmış, el, yüz, bulaşık yıkamaya yarar, çukur yer veya eşya
- "Lavabonun kırık aynasında saçlarını taradı." (Haldun Taner)
-
Ayakyolu, hela, yüznumara, tuvalet
-
Lokanta, gar vb. yerlerde bu düzenin bulunduğu yer
-
[isim]
Üzerinde su muslukları bulunan, porselen, emaye, sac vb.nden yapılmış, el, yüz, bulaşık yıkamaya yarar, çukur yer veya eşya
- HAVANA
- ...
- AVADAN
- ...
- HAVALE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bir işi bir başkasının sorumluluğuna bırakma, ısmarlama, devretme
- "Bütün belgelerin bakanlığa havalesi gerekiyor."
- "Mahkemeye havale edeceğim, orada bülbül gibi söylersin." (Ömer Seyfettin)
- "Posta ile beş milyon liralık bir havale gönderdim."
-
Banka, postane vb. aracılığıyla gönderilen para
- "Ay başında havaleyi postaneye yatırdım."
-
Postane, banka vb. aracılığıyla para gönderildiğinde gönderenle alacak olanın adları ve para miktarı yazılı kâğıt, havale kâğıdı, havalename
-
Gebelerde, küçük çocuklarda görülen bir çeşit çırpınmalı, bazen ateşli de olabilen hastalık
-
Bir arsayı çevirmek, kapamak için çekilen perde veya duvar
- "Bu ufacık binayı bahçe ve bostan, ahır ve selamlık gibi müştemilatından birtakım duvarlar, bölmeler, havalelerle öyle bir ayırtmış..." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Yüksek ve büyük bir görünüşü olma
-
[isim]
Bir işi bir başkasının sorumluluğuna bırakma, ısmarlama, devretme
- DAVALI
-
-
[sıfat]
Dava edilen (kimse), müddeialeyh
-
Davası olan (kimse)
- "Mübaşir ilk duruşmanın davacı ve davalısını çağırıyordu." (Ayşe Kulin)
-
Dava konusu olan
- "Bu ev davalıdır."
-
[sıfat]
Dava edilen (kimse), müddeialeyh
- SAVANA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ekvator kuşağındaki otsu bitkilerle kaplı çayırlar
-
[isim]
Ekvator kuşağındaki otsu bitkilerle kaplı çayırlar
- KAVATA
-
-
[isim]
Oyma ağaç kap
-
Sert ve fazla kızarmayan bir domates türü (Solanum capsicum grossum)
-
[isim]
Oyma ağaç kap