İçinde ava olan 4 harfli 10 kelime var. İçerisinde AVA bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında ava olan kelimeler listesine ya da Sonu ava ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A V Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
2 Harfli Kelimeler
AV
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- AVAZ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yüksek ses, nara
- "Sinemi deler avazın / Turnam senin sunam senin." (Âşık Veysel)
- "Avazı çıktığı kadar haykırmak istiyordu." (Peyami Safa)
-
[isim]
Yüksek ses, nara
- SAVA
-
-
[isim]
Haber
-
Muştu
-
[isim]
Haber
- HAVA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı
- "Biraz hava almak için niye Hürriyet tepesine kadar bir gezinti yapmasınlar?" (Aka Gündüz)
- "Hava birden bozmuş, daha doğrusu poyraza çevirmişti." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Hekimleri Seniha'ya biraz yer ve hava değiştirmeyi, biraz kırlarda ve denizlerde gezip eğlenmeyi tavsiye ettiler." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Hava iyice kararmış, caddenin bütün elektrikleri yanmıştı." (Peyami Safa)
-
Meteoroloji ile ilgili olayların bütünü
- "Hava biraz bozukçaydı, dışarıda serin bir yağmur çiseliyordu." (Memduh Şevket Esendal)
- "Yine de bir öğretmenin iyi niyetinin, ilgisinin böyle havada kalışından acı duydu." (Adalet Ağaoğlu)
-
Canlılar üzerindeki etkisine göre hava yuvarının durumu
- "Havanın üşütecek kadar serinlemiş olmasına göre sabah yakın." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Hava alalım diye beni bir akşam bir yazlık bahçeye götürdüler." (Burhan Felek)
-
Gökyüzü
- "Havada bir tek bulut yok."
-
Çevreyi kuşatan boşluk
- "Tozlar havada uçuşuyordu."
-
Esinti
- "Bugün hava olursa yelkenli kalkacak."
-
Müzik parçalarında tür
- "Kâğıthane havası tutturur, bahriye çiftetellisi çalardık." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Müzik aletlerinden çıkan ses perdesi
-
[sıfat]
Sonuçsuz, anlamsız, boş (durum, davranış, söz)
- "Bu sözlerin sonu hava."
-
Görünüş, davranış, söz vb. için bir kimsenin durumunu belirten özellik
- "Buna rağmen öyle kibar ve asil havası vardır ki bu damga bile onu çirkinleştiremez, inadına daha bir uçarı, daha bir sevimli yapar." (Haldun Taner)
-
Tarz, üslup
- "Namık Kemal'e, Tevfik Fikret'e başarılı nazireler yazmıştır. Onların diliyle, onların sesiyle, onların havasıyla..." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
Durum, ortam, çevre, muhit, atmosfer, ambiyans
- "Bugünlük, bu masal havası içinde onunla beraber yaşamalıyız." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Çekicilik, albeni, alım, cazibe
- "Kadın güzel değil ama havası var."
-
Keyif, âlem
- "Onu kendi havasına bıraksak çalışmaz."
-
[isim]
Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı
- AVAL
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ticari senetlerde, ödemeden sorumlu olanların ödememesi durumunda üçüncü bir kişinin alacaklılara senet bedelini ödeyeceğine ilişkin verdiği güvence
-
[isim]
Ticari senetlerde, ödemeden sorumlu olanların ödememesi durumunda üçüncü bir kişinin alacaklılara senet bedelini ödeyeceğine ilişkin verdiği güvence
- FAVA
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Bakla tanelerinin kabuğu soyulduktan sonra yapılan zeytinyağlı yemek
-
[isim]
Bakla tanelerinin kabuğu soyulduktan sonra yapılan zeytinyağlı yemek
- DAVA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Korunmanın bir hüküm ile sağlanması için yargı organlarına başvurma
- "Dayak yiyen kadın kimi, kime dava edecek?" (Aka Gündüz)
- "Danıştay, davaları görmek ... ve kanunlarla gösterilen diğer işleri yapmakla görevlidir." (Anayasa)
- "Davayı kazanamazlar, kanunlar kiracıdan yana." (Ayşe Kulin)
- "Bütün edebiyatım, Tanin gazetesinin cumartesi sayılarında garpçılık davasını gütmekle geçiyor." (Falih Rıfkı Atay)
-
Sav
- "Erkekler davalarını hanımlar kadar hararetle müdafaa edememişlerdir." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
Sorun
- "O kırkyıllık davada beyhude akıntıya kürek çekmişiz." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Ülkü
- "Ankara'nın bırakılışını Türkiye'nin ve davanın bırakılışı sayanlar vardı." (Tarık Buğra)
-
Sevgili
-
[isim]
Korunmanın bir hüküm ile sağlanması için yargı organlarına başvurma
- AVAM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Alt tabaka, havas karşıtı
- "Bu zihniyette olan avam değildi, bilhassa havas denilen insanlar böyle düşünüyordu." (Atatürk)
-
Halk
-
[isim]
Alt tabaka, havas karşıtı
- AVAR
- ...
- TAVA
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Yağ kızdırma, yiyecek kızartma vb. işlere yarayan, uzun saplı yayvan kap
-
Bu kapta pişmiş yemek
- "Balık tavası. Ciğer tavası."
-
Maden eritilen saplı pota
- "Kurşun tavası."
-
Kireç karıştırılan tekne
-
Deniz veya göllerde suların geri çekilmesiyle kuruyan bölüm
-
Gemilerde borda iskelesinin alt başındaki sahanlık
-
Fide yetiştirmek için ayrılmış toprak bölümü
-
[isim]
Yağ kızdırma, yiyecek kızartma vb. işlere yarayan, uzun saplı yayvan kap
- LAVA
-
Kelime Kökeni : İtalyanca
-
[ünlem]
Herhangi bir yere yanaşmış filikanın kürek çekmeksizin ilerlemesi için verilen buyruk
-
[ünlem]
Herhangi bir yere yanaşmış filikanın kürek çekmeksizin ilerlemesi için verilen buyruk