İçinde av olan 6 harfli 114 kelime var. İçerisinde AV bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında av olan kelimeler listesine ya da Sonu av ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- SAVANA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ekvator kuşağındaki otsu bitkilerle kaplı çayırlar
-
[isim]
Ekvator kuşağındaki otsu bitkilerle kaplı çayırlar
- KAVRAM
-
-
[isim]
Bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı, mefhum, fehva, konsept, nosyon
- "Herkesin kendine özgü bir mutluluk kavramı vardır." (Haldun Taner)
-
Nesnelerin veya olayların ortak özelliklerini kapsayan ve bir ortak ad altında toplayan genel tasarım, konsept, mefhum, nosyon
-
Karın zarı, periton
-
Tutam, avuç dolusu
-
[isim]
Bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı, mefhum, fehva, konsept, nosyon
- MIRNAV
-
-
[isim]
Miyavlama sesi
-
[isim]
Miyavlama sesi
- SEMAVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Gökle ilgili, göğe ilişkin
- "Eski hayatımızda takvim semavi bir şeydi." (Hasan Âli Yücel)
-
[sıfat]
Gökle ilgili, göğe ilişkin
- FAVORİ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
Herhangi bir iş veya yarışmada üstünlük sağlayacağına inanılan (kimse, taraf, takım vb.)
-
En çok beğenilen
- "Favori şarkınız hangisi?"
-
[isim]
Yüzün iki yanında, saçın devamı olarak bırakılan sakal demeti, duluk
- "Gür ve sarı kaşları, beyaz favorileri ile bir İngiliz albayını andırıyordu." (Haldun Taner)
-
Herhangi bir iş veya yarışmada üstünlük sağlayacağına inanılan (kimse, taraf, takım vb.)
- MÜDAVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Hastaya bakan (kimse)
-
[sıfat]
Hastaya bakan (kimse)
- HAVALİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Yöre
- "Şimdi o havalinin belki dünyanın en güzel, en nadir ve en cins güvercinlerine o sahipti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[isim]
Yöre
- HAVANA
- ...
- TEDAVİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
İlaç vb. ile hastalığı iyi etme, iyileştirme, sağaltım, sağaltma
- "Hastadır diye tedavisine koşanların haddi hesabı yoktu." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Aksayan bir şeyi düzeltme, iyileştirme
- "Artık geri dönmek, istemeden açtığım yarayı tedavi etmek zamanı gelmişti." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[isim]
İlaç vb. ile hastalığı iyi etme, iyileştirme, sağaltım, sağaltma
- AVLAMA
-
-
[isim]
Avlamak işi
-
Voleybolda karşı oyuncuların boş bıraktığı ve yetişemeyeceği yere topu yavaşça indirip sayı kazanma
-
[isim]
Avlamak işi
- YAVRUM
-
-
sevecen bir biçimde söylenen bir seslenme sözü
- "Kedi yavrusu. Kuş yavrusu."
- "Yavrum, bir yerin mi acıyor?"
-
sevecen bir biçimde söylenen bir seslenme sözü
- DAVUDİ
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[sıfat]
Kalın, tok ve gür (ses)
- "Bak, hafif davudi sesi, gözlerini baygın baygın süzüşü aklımdan hâlâ gitmez." (Atilla İlhan)
-
[sıfat]
Kalın, tok ve gür (ses)
- LAVMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Radyolojik araştırma için kalın bağırsağı anüs yoluyla özel ilaçlı su fışkırtarak boşaltma
-
Bu iş için kullanılan alet ve sıvı
-
[isim]
Radyolojik araştırma için kalın bağırsağı anüs yoluyla özel ilaçlı su fışkırtarak boşaltma
- ÇAVDAR
-
-
[isim]
Buğdaygillerden, unlu tane veren bir bitki (Secale cereale)
-
Bu bitkinin esmer ve uzun tanesi
-
[isim]
Buğdaygillerden, unlu tane veren bir bitki (Secale cereale)
- NAKAVT
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[isim]
Boks maçında yumruk etkisiyle yere düşen ve on saniye içinde kalkıp devam edemeyen oyuncunun yenilmesi durumu
- "Yüzüm gözüm kan içinde, yarı nakavt olmuş bir vaziyetle kapaklandım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
[isim]
Boks maçında yumruk etkisiyle yere düşen ve on saniye içinde kalkıp devam edemeyen oyuncunun yenilmesi durumu
- SAVRUK
-
-
[sıfat]
Aklını işine vermeyen, dikkatsiz
- "Tavırları şiir gibi ahenktar olan Leyla, ev hayatında ne kadar savruk, güler yüzü ne kadar abustu." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Yersiz para harcayan, tutumsuz
-
Düzensiz, dağınık
- "Savruk bir çalışma."
-
[sıfat]
Aklını işine vermeyen, dikkatsiz
- AVUKAT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Hak ve yasa işlerinde isteyenlere yol göstermeyi, mahkemelerde, devlet dairelerinde başkalarının hakkını aramayı, korumayı meslek edinen ve bunun için yasanın gerektirdiği şartları taşıyan kimse
- "Kasabadan Bilal Efendi'yi avukat tuttular." (Memduh Şevket Esendal)
-
Gerekmediği hâlde başkasını savunan, onun adına konuşan kimse
-
[isim]
Hak ve yasa işlerinde isteyenlere yol göstermeyi, mahkemelerde, devlet dairelerinde başkalarının hakkını aramayı, korumayı meslek edinen ve bunun için yasanın gerektirdiği şartları taşıyan kimse
- MAVERA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Öte
-
Görülen âlemin ötesi
-
[isim]
Öte
- PAVYON
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir kuruluşun, bir kurumun, bir bahçe içindeki yapılarından her biri
- "Gölün karşı yanında kalan büyük pavyonların gölgeleri, gittikçe kendilerine doğru uzanıyordu." (Necati Cumalı)
-
Bir fuarda ürünleri bağımsız sergileme yeri
-
Geceleri geç vakte kadar açık, içkili eğlence yeri
-
[isim]
Bir kuruluşun, bir kurumun, bir bahçe içindeki yapılarından her biri
- SAVMAK
-
-
[-i]
İstenmeyen birini yanından uzaklaştırmak
- "Böylece Arif Ağayı başımızdan savar ve sizinle bir mehtap gezintisi yaparız." (Reşat Nuri Güntekin)
-
[-i]
Sıkıcı bir durumu geçirmek, atlatmak, savuşturmak, defetmek
- "Kendini unutturmak ve bu ziyareti kazasız, belasız savmaktan başka bir düşüncesi bulunmayan bizim kaymakam..." (Reşat Nuri Güntekin)
-
Geçirmek
-
Vakti geçmek
- "Vazodaki çiçekler savmış, yenilemeli."
-
[nsz]
İşleyip geçmek, etki etmek
- "Soğuk içime savdı."
-
[-i]
İstenmeyen birini yanından uzaklaştırmak