İçinde av olan 5 harfli 105 kelime var. İçerisinde AV bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında av olan kelimeler listesine ya da Sonu av ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- İLAVE
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Katma, ekleme, ulama
- "Bu istilanın nasıl bir facia olduğunu Avrupa tarihçileri iyi yazdıkları için bir kelime ilave etmeye lüzum yoktur." (Yahya Kemal Beyatlı)
-
Eklenmiş, katılmış parça
-
Arttırma, büyütme, abartma
-
Ek
-
[isim]
Katma, ekleme, ulama
- PİLAV
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Pirinçten, bulgurdan veya kuskustan yapılan bir yemek
- "Servis tabağını pilavla doldurdu, tepesine de kale burcu gibi etleri dikti." (Muammer İzgü)
-
[isim]
Pirinçten, bulgurdan veya kuskustan yapılan bir yemek
- TAVAN
-
-
[isim]
Bir yapının, kapalı bir yerin üst bölümünü oluşturan düz ve yatay yüzey, taban karşıtı
- "Başını kaldırdı, dumanı otobüsün tavanına üfledi." (Haldun Taner)
- "Gelmeyecek mi? Neden gelmedi? diye sordukları vakit tavan başıma yıkılıyordu." (Memduh Şevket Esendal)
-
Bir şeyi değerlendirmede kabul edilen en yüksek seviye veya fiyat
- "Yükseköğrenim görmüş bir devlet memurunun tavanı birinci derecenin dördüncü basamağıdır."
-
Çatı kiremidi
-
[isim]
Bir yapının, kapalı bir yerin üst bölümünü oluşturan düz ve yatay yüzey, taban karşıtı
- KAVAK
-
-
[isim]
Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde 30-40 m'ye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan uzun boylu bir ağaç (Populus)
-
[isim]
Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde 30-40 m'ye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan uzun boylu bir ağaç (Populus)
- AVANE
- ...
- HAVZA
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Bölge, mıntıka
- "Zonguldak kömür havzası."
-
Dağ veya tepelerle sınırlanmış, suları aynı denize, göle veya ırmağa akan bölge
- "Kızılırmak havzası."
-
Yer kabuğundaki kıvrımların çukur, alçak yeri, tekne
-
Tekne
-
[isim]
Bölge, mıntıka
- LAVAJ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Bir işlem sonrası, metal yüzeyleri su ile yıkama
- "Nuruosmaniye Semti'ndeki kârgir evinden, hastalarına lavaj yaparken, siyah çarşafını taktırarak bir kupa arabasına bindirip acele gitmişlerdi." (Refik Halit Karay)
-
Bir organı su vererek yıkayıp temizleme
-
[isim]
Bir işlem sonrası, metal yüzeyleri su ile yıkama
- TAVUS
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Tavus kuşu
-
[isim]
Tavus kuşu
- AVURT
-
-
[isim]
Yanağın ağız boşluğu hizasına gelen bölümü
- "Biri avurtlarını şişirip dümbelek çalmaya, diğeri zurna üflemeye başlar." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
- "Kırkını bitirmek üzeredir. Saçları dökülmüş, avurtları birbirine geçmiştir." (Memduh Şevket Esendal)
-
[isim]
Yanağın ağız boşluğu hizasına gelen bölümü
- HAVYA
-
-
[isim]
Madenlerle yapılan kaynak işlerinde lehimi eritmek için ateşle veya elektrikle kızdırılarak kullanılan, çoğunlukla çekiç biçiminde ucu bakır alet
-
[isim]
Madenlerle yapılan kaynak işlerinde lehimi eritmek için ateşle veya elektrikle kızdırılarak kullanılan, çoğunlukla çekiç biçiminde ucu bakır alet
- KAVİM
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Aralarında töre, dil ve kültür ortaklığı bulunan, boy ve soy bakımından da birbirine bağlı insan topluluğu, budun
-
[isim]
Aralarında töre, dil ve kültür ortaklığı bulunan, boy ve soy bakımından da birbirine bağlı insan topluluğu, budun
- KAVUZ
-
-
[isim]
Buğdaygillerin başağında, başakçıkları veya çiçeği saran kabuk
-
İçi boş, kabuklu yemiş
-
[isim]
Buğdaygillerin başağında, başakçıkları veya çiçeği saran kabuk
- KAVUK
-
-
[isim]
Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı
- "Vezir kavuğu."
- "Boş bulundun, oğlum, hiç olmazsa bir iki saat kavuk sallayacaksın." (Memduh Şevket Esendal)
-
İçi boş şey
-
İdrar torbası
-
[isim]
Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı
- SAVAT
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Gümüş üstüne özel bir biçimde kurşunla işlenen kara nakış
-
[isim]
Gümüş üstüne özel bir biçimde kurşunla işlenen kara nakış
- İSLAV
- ...
- SAVAP
- ...
- YAVRU
-
-
[isim]
Yeni doğmuş hayvan veya insan
- "Kedi yavrusu. Kuş yavrusu."
- "Yavrum, bir yerin mi acıyor?"
-
Çocuk, evlat
- "O zaman gördü ki küçük çocuk, memleketlisi minimini yavru ağlıyor." (Refik Halit Karay)
-
Bir şeyin küçüğü
- "Ev, bodrumu, tavan arası ve iki katıyla tam bir konak yavrusudur." (Tarık Buğra)
-
Güzel, alımlı genç kız
-
[isim]
Yeni doğmuş hayvan veya insan
- DAVYA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Dişçi kerpeteni
-
[isim]
Dişçi kerpeteni
- BAVCI
-
-
[isim]
Şahin, köpek vb. hayvanları avcılığa alıştıran kimse
-
[isim]
Şahin, köpek vb. hayvanları avcılığa alıştıran kimse
- LAVAŞ
-
Kelime Kökeni : Farsça
-
[isim]
Mayalı hamurdan tandırda pişirilerek yapılan ve yapıldığı yere göre büyüklüğü değişen ince ekmek türü
-
Yufka inceliğinde açılmış uzun sade pide
-
[isim]
Mayalı hamurdan tandırda pişirilerek yapılan ve yapıldığı yere göre büyüklüğü değişen ince ekmek türü