İçinde atmak olan 8 harfli 35 kelime var. İçerisinde ATMAK bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında atmak olan kelimeler listesine ya da Sonu atmak ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi

Harf Sayısına Göre Kelimeler


Kelime bulma makinesi

A A K M T Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler

5 Harfli Kelimeler

ATMAK, KATMA, MAKAT, MAKTA, TAKMA

4 Harfli Kelimeler

AKMA, ATAK, ATMA, KAMA, TAAM, TAKA

3 Harfli Kelimeler

AKA, AMA, ATA, KAM, KAT, MAT, TAK, TAM

2 Harfli Kelimeler

AK, AM, AT, MA, TA

Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.



Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)

ALDATMAK

  1. [-i] Beklenmedik bir davranışla yanıltmak
    • "Genç kızı aldatmak için dil dökmeye başlamıştır." (Peyami Safa)
  2. Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak
    • "Üç defadır bu yezit beni aldatıyor." (Burhan Felek)
  3. Birine verilen sözü tutmamak
    • "Arkadaş bizi aldattı, toplantıya gelmedi."
  4. Yalan söylemek
  5. Bir şeyin görünürdeki durumu, o şeyin niteliği bakımından yanlış bir kanı vermek
    • "Dekor, tarihî esvap gözleri aldatıyor." (Yahya Kemal Beyatlı)
  6. Ayartmak, kötü yola sürüklemek, baştan çıkarmak, iğfal etmek
  7. Karı ve kocadan biri eşine sadakatsizlik etmek, ihanet etmek
  8. Oyalamak, avutmak

BUDATMAK

  1. [-i] Budama işini yaptırmak

KAPATMAK

  1. [-i] Bir malı değerinden aşağı bir karşılıkla elde etmek
    • "Evvelki hafta mühendis İlhami Bey'le karısı çok güzel bir bambu takımı kapattılar." (Haldun Taner)
  2. [-e] Kapamak
    • "Emine aklını oynattı sandılar ve evine kapattılar, kapısını kilitlediler." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
  3. Bir kadınla nikâhsız yaşamak
  4. [nsz] Yayımını yasak etmek, yayımına son vermek
    • "Gazete kapatmak."
  5. Herhangi bir yerin bütün masraflarını üstlenip başkalarını içeri almadan isteği doğrultusunda eğlenmek
    • "Geçen gün Kristal'i kapatmış, vur patlasın, çal oynasın âlemi yapmış." (Halide Edip Adıvar)
  6. Bitirmek, unutturmak, söz edilmesini engellemek
    • "Sanatçılar arasındaki tatsız olayı kapatmak istiyordu." (Çetin Altan)

TIKATMAK

  1. [-i] Tıkama işini yaptırmak

BOYATMAK

  1. [-i] Boyama işini yaptırmak, boya sürdürmek
    • "Kunduralarımı boyatmak istemiştim." (Burhan Felek)

AKLATMAK
...
YALATMAK

  1. [-i] Yalama işini yaptırmak

KOCATMAK

  1. [-i] Kocaltmak

OTLATMAK

  1. [-i] Hayvanı veya sürüyü otlayabileceği bir yere götürmek, otlamaya bırakmak, otlamasını sağlamak

KANATMAK

  1. [-i] Kanamasına yol açmak veya kanamasını sağlamak
    • "... biraz evvel kurdeleyi kestiği makasla oynarken parmağını kanatmıştı." (Reşat Nuri Güntekin)

ORNATMAK

  1. [-i] Bir şeyin yerine başka bir şeyi koymak, ikame etmek

AVLATMAK

  1. [-i] Avlanma işini yaptırmak
    • "Valinin bunları avlatıp yemesi oralılara çirkin, biraz da iğrenç görünürdü." (Memduh Şevket Esendal)

SINATMAK

  1. [-i] Sınama işini yaptırmak

ATLATMAK

  1. [-i] Atlama işini yaptırmak
  2. Basında başka ilgililerden önce bir haberin yayımlanmasını sağlamak
  3. Kötü bir durumu geçiştirmek, savmak
    • "Bana sorarsanız işin en güç tarafını atlattık." (Tarık Buğra)
  4. Başından savmak
    • "Bu Kurul'u atlatıncaya kadar sesimi çıkarmayacağım." (Memduh Şevket Esendal)
  5. Savsaklamak
  6. Aldatmak
    • "Onları da ara sıra atlatanlar bulunur." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)

OYNATMAK

  1. [-i] Oynamasını sağlamak
    • "Bir curcuna havası söyledi ve salondakilerin hepsini oynattı." (Peyami Safa)
  2. Kımıldamasına yol açmak
    • "Elindeki kamçıyı oynatarak güneş altında yanan ovalarda gözlerini gezdirdi." (Memduh Şevket Esendal)
  3. [nsz] Herhangi bir canlıya istenilen hareketleri yaptırmak
    • "Ayı oynatmak."
  4. [nsz] Bir araç, gereç kullanmak
    • "Akıllı bir adam mermer üzerinde keser oynatır mı?" (Ömer Seyfettin)
  5. [nsz] Aklını yitirmek
    • "Sizinle iki gün daha çalışsam aklımı oynatabilirim." (Falih Rıfkı Atay)
  6. Korkutmak, heyecanlandırmak
    • "Yüreğimi oynattın."
  7. Herhangi bir ödevi yerine getirmeyerek karşı tarafı düzenle oyalamak
    • "Borçlu alacaklıyı iki aydır oynatıyor."
  8. [nsz] Sahneye koymak
    • "Bu ramazan geceleri Karagöz oynatacağız." (Halide Edip Adıvar)

YAŞATMAK

  1. [-i] Yaşamasını sağlamak veya yaşamasına imkân vermek
    • "Mükrimin Hoca, İslam tarihini sade öğretmez, yaşatırdı." (Haldun Taner)
  2. Daha iyi ve zengin bir hayat sürmesini sağlamak
    • "O karısını yaşatıyor."
  3. [nsz] Keyiflendirmek, mutlu etmek
    • "... böyle bir gece daha yaşatması mümkün değildi." (Abdülhak Şinasi Hisar)
  4. Sürdürmek, devam ettirmek
    • "Onu içimizde yaşatıyoruz."

AKSATMAK

  1. [-i] Aksamasına yol açmak, bir işi gereği gibi yürütmemek
    • "Havanın bozulması ekim işini aksattı."

ANLATMAK

  1. [-i] Bir konu üzerinde açıklama yapmak, açıklamada bulunmak, bilgi vermek, izah etmek
    • "Gece sabaha kadar düşündüğü şeyleri babasına da anlatmak isterdi." (Peyami Safa)
  2. İnandırmak, ikna etmek
    • "Derdinizi ona anlatmak kolay değil."
  3. [nsz] Söylemek, nakletmek
    • "Sonra bir hikâye anlattı." (Abdülhak Şinasi Hisar)

SULATMAK

  1. [-i] Sulama işini yaptırmak
    • "Belediye bahçeleri sulatıyor, yangın söndürmenin yedek sularını da kullanıyormuş." (Memduh Şevket Esendal)

KUŞATMAK

  1. [-i] Çevresini sarmak, çevrelemek, çevirmek, abluka etmek, ablukaya almak, ihata etmek, muhasara etmek
    • "Denize bakan yönü ile yan sınırlarını rüzgârı kesen sık kargılıklar kuşatıyordu." (Necati Cumalı)
  2. Çevrelemek, çokça bulunmak
  3. Kaplamak
    • "Fabrika dumanları bütün şehri kuşattı."
  4. Bele sarılıp bağlanan şeyleri başkasının beline bağlamak

Kelime Anlamları Kaynağı : Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğü