İçinde aran olan 8 harfli 11 kelime var. İçerisinde ARAN bulunan kelimeler listesini scrabble oyununda ya da Türkçe araştırmalarınızda kullanabilirsiniz. Bir de başında aran olan kelimeler listesine ya da Sonu aran ile biten kelimeler listesine gözatmak isteyebilirsiniz. Ayrıca şunu da deneyebilirsiniz, İşlerinizi kolaylaştıracak bir kelime bulucu : Kelime bulma makinesi
Harf Sayısına Göre Kelimeler
A A N R Harfleri İle Yazılabilecek Bazı Kelimeler
4 Harfli Kelimeler
NARA
3 Harfli Kelimeler
ANA, ARA, NAR
2 Harfli Kelimeler
AN, AR, RA
Daha kapsamlı sonuç için lütfen kelime bulma makinesini kullanın.
Bazı kelimelerin anlamları (Kaynak : TDK)
- PARANTEZ
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Ayraç
- "Şimdi burada yeni bir uzun parantez açmak ve bu dağ gezintisi hikâyesinden çok gerilere dönmek ihtiyacını duyuyorum." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
- "Şair bu kaba imalı latife parantezini çoktan kapatmış, şarkısına devam etmişti." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
Konunun dışında kalan söz ve yazı
- "Bu zorunlu parantezden sonra konumuza dönelim." (Haldun Taner)
-
[isim]
Ayraç
- KARANFİL
-
Kelime Kökeni : Arapça
-
[isim]
Karanfilgillerden, güzel renkli çiçekler açan bir süs bitkisi (Dianthus caryophyllus)
-
Mersingillerden, Molük adalarında, Filipinler'de ve Hindistan'da yetişen ve yaprakları sürekli yeşil kalan bir ağaç (Caryophyllus aromaticus)
-
Bu ağacın karanfil yağı elde edilen ve baharat olarak kullanılan, ağız kokusunu gideren, acımsı, koyu renkli, küçük çivi biçimindeki tomurcuğu
- "Yengemin verdiği karanfili dişlerimle ezip emerek odaya giriyorum." (Yusuf Ziya Ortaç)
-
[isim]
Karanfilgillerden, güzel renkli çiçekler açan bir süs bitkisi (Dianthus caryophyllus)
- TARANMAK
-
-
[nsz]
Tarama işi yapılmak
- "Yünler yıkandıktan sonra tarandı."
-
Kendi başını taramak
- "Bugün bu tarağımla taranmıştım." (Sait Faik Abasıyanık)
-
Dikkatlice bir şey aramak
- "Kalkarlarken tütün kesesini kuşağına sokan İboş arandı, tarandı" (Ömer Seyfettin)
-
[nsz]
Tarama işi yapılmak
- ARANJMAN
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Düzenleme
-
[isim]
Düzenleme
- GARANTÖR
-
Kelime Kökeni : İngilizce
-
[sıfat]
Güvence veren ve bunun gerçekleşmesini gözeten ve denetleyen (kimse, kuruluş veya devlet)
-
[isim]
Kredi kartlarından doğacak her türlü borç ve yükümlülükten, kart sahibi olarak sorumluluğu bulunan gerçek veya tüzel kişi
-
[sıfat]
Güvence veren ve bunun gerçekleşmesini gözeten ve denetleyen (kimse, kuruluş veya devlet)
- MARANGOZ
-
Kelime Kökeni : Rumca
-
[isim]
Ağaç işleriyle uğraşan ve ağaçtan çeşitli eşya yapan usta
-
[isim]
Ağaç işleriyle uğraşan ve ağaçtan çeşitli eşya yapan usta
- PARANOİT
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[sıfat]
Paranoya ile ilgili
-
Paranoyaya tutulmuş
-
[sıfat]
Paranoya ile ilgili
- PARANOYA
-
Kelime Kökeni : Fransızca
-
[isim]
Abartılı gurur, kuşku, güvensizlik, bencillikle belli olan bir ruh hastalığı
- "Herkes birbirini kuşkuyla süzüyor. Toplumsal bir paranoya yaşıyoruz bugün." (Tomris Uyar)
-
[isim]
Abartılı gurur, kuşku, güvensizlik, bencillikle belli olan bir ruh hastalığı
- KARANLIK
-
-
[sıfat]
Işığı olmayan, bütünü veya bir parçası ışıktan yoksun olan
- "Akşamdı, ortalığa hafif bir karanlık çökmüştü." (Reşat Nuri Güntekin)
- "Tekrar ana yola geldiğim zaman karanlık basmıştı." (Sait Faik Abasıyanık)
- "Gece kandili birdenbire sönmüş, oda zifirî karanlık kesilmişti." (Ömer Seyfettin)
- "Gözleriyle sokakların karanlıklarını yırtmaya uğraşarak sinirli bir telaş içinde çırpınıyordu." (Hüseyin Rahmi Gürpınar)
-
[isim]
Işık olmama durumu
- "Biz, karanlığın içinde ilerliyoruz." (Haldun Taner)
- "Türkiye'nin güneşi battı, karanlığa gömüldük." (Burhan Felek)
-
Yasalara, töreye uygun olmayan
- "Bu karanlık işlerin hesabını sorarlar." (Memduh Şevket Esendal)
-
Gereğince anlaşılıp bilinemeyen, ne olacağı, sonu belli olmayan (durum)
- "Bu kadar karışık ve karanlık bir mevzuda neye istinaden, hangi ... teşhis konulabilir?" (Abdülhak Şinasi Hisar)
-
Karışık
-
[isim]
Üzüntü, sıkıntı, perişanlık
- "Demiştim ya; bütün memleketi bir yas karanlığı kaplamıştı." (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
-
[sıfat]
Işığı olmayan, bütünü veya bir parçası ışıktan yoksun olan
- ARANILMA
-
-
[isim]
Aranılmak işi veya durumu
-
[isim]
Aranılmak işi veya durumu
- YARANMAK
-
-
[-e]
Bir davranışla birini memnun etmek
- "Vatanın hukukunu müdafaa etmek lazımken düşmana yaranmak bahanesi altında..." (Hüseyin Cahit Yalçın)
-
İçten olmayan davranışlarla birini memnun etmeye, gözüne girmeye çalışmak
-
[-e]
Bir davranışla birini memnun etmek